30 Ocak 2015 Cuma

Sorunlar Yazılımla Değil Yaptırımla Düzelir



Değerli Ankara'lı meslektaşlarım, Haksız Rekabet İle Mücadele Yazılımından yada sisteme bilgilerin nasıl girileceğinden haberiniz var mı?

Haksız rekabet yazılımının fayda sağlayıp sağlamayacağını değil bu konuda yeterince bilgilendirilip bilgilendirilmediğinizi soruyorum. Eğer bilgilendirilmişseniz nerede ve ne zaman bilgilendirildiniz?

Çünkü ben Ankara SMMM Odası tarafından bu konuyla ilgili bütün üyeleri kapsayan bir eğitim yapıldığını duymadım. Sadece Eylül 2014 döneminde birçok iletişim aracı olmasına rağmen bütün meslektaşlara duyurulmayan Türmob başkanının da katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu toplantı Ankara SMMM odasının 5. katında ve yaklaşık 50 kişiyle gerçekleştirildi. (Toplantı sonrası görüşlerimi paylaştığım yazım için tıklayınız...
http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2014/10/farkndaym.html)

Şimdi şunu soruyorum; konu hakkında yeterince bilgilendirilmemiş meslektaşlarımızdan haksız rekabet yazılımının kullanılması isteniyor. Peki bizler bilmediğimiz bir yazılımı, aklımızda bir dolu soru varken nasıl kullanabiliriz?

Aklımızdaki sorular?

1- Bu yazılımın hayata geçirilmesi ile birlikte her sene sözleşme yenilememiz ve yenilenen sözleşmelerin damga vergilerinin ödenmesi isteniyor. Mevcut durumda eğer ben müşterim ile sözleşme yenilememişsem yani ortada yeni bir sözleşme yok ise damga vergisi ödemiyorum. Getirilen düzenleme ile her yıl damga vergisi ödemek zorunda kalacağım, bunu nasıl kabul edebiliyorsunuz? Sorun damga vergisi rakamının yüksekliği yada düşük olması değil sorun kanunen vergiyi doğuran bir olay olmamasına rağmen Türmob'un bu dayatmaya alet olmasıdır. 

2- Her sene sözleşme yenilecekse maliyenin sistemine de her sene sözleşmeleri girmemiz gerekmeyecek mi? 

3- Yine insana dayalı olan bu sistemin gerçekten haksız rekabeti önleyeceğine inanıyor musunuz? Asgari ücretin altında iş kabulünün, daha düşük ücret ile başka bir mali müşavirin iş kabul etmesinin, başka bir mali müşavire borç varken iş kabul edilmesinin zaten disiplin yönetmeliğinde yazan cezaları yok muydu?

Önceden böyle bir durumu yaşayan kişi odaya şikayette bulunur ve oda da gerekeni yapardı/yapmalıydı. Şimdi ise bu şikayet programa girilen veriler ile ilgili odanın disiplin kuruluna otomatik olarak iletilecek. Peki odanın disiplin kurulu bu sefer gerekeni yapabilecek mi..!?

Çözüm önerileri...!!!
- Öncelikle tek başına bu yazılım haksız rekabeti hiç bir şekilde engellemeye yetmeyecektir. Çünkü  uygulamanın mevcut durumdan bir farkı yoktur, madem bu yolla haksız rekabeti engellemeye bu kadar meraklıydınız mevcut sistemde disiplin mekanizmalarını neden işletemediniz?

- Bu sistemde aslında almadığı ama almış gibi gösterdiği ücretleri sisteme yükleyen insanlarla karşılaşma ihtimali çok yüksektir. Bunun önüne geçebilmek için ücretlerin mutlaka bankadan geçirilmesi ve mutlaka müşteri sınırlaması (kota) uygulamasının hayata geçirilerek belirli müşteri sayısını aşan mali müşavirlerin; mali müşavir yada stajyerini istihdam etme zorunluluğu getirilmesi gerekmektedir.

Haksız rekabetle gerçek anlamda mücadele edebilmek için  yazılım ile birlikte bu iki uygulamanın da aynı anda hayata geçmesi gerekirdi. Bu söylediklerimin zaman içerisinde sisteme dahil edilmesi geçen zaman zarfında işini düzgün yapmaya çalışan meslektaşların zarar görmesine ciddi anlamda sebep olabilecektir.

4- Sorunlar yazılımla değil yaptırımla düzelir...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

23 Ocak 2015 Cuma

Geleceğin Karlı İş Fırsatları



Bu yazımızda geleceğin en çok para kazandıran iş fırsatlarını değerlendirmeye çalıştık. Umarım faydasını görebilirsiniz...

Türmob tarafından Etik Eğitimlerine tabi tutulacağınızı biliyor muydunuz? Teorik ve Pratik Eğitimden oluşan eğitimin ücreti bireysel olarak bakıldığında sudan ucuz sadece 50-TL. Peki Türkiye genelindeki bütün meslektaşların katılması durumunda ödenecek toplam para ne kadar? 80 bin x 50-TL : 4 Milyon Türk Lirası. Eski parayla 4 trilyon.

Peki burada Türmob gerçekten meslektaşlarının etik değerleri öğrenmesini mi amaçlamış yoksa hiç bir geçerliliği olmadığı halde verilen "Bağımsız Denetim Eğitimlerinde" boşa giden trilyonları finanse etmeye mi çalışmıştır?

Kusura bakmayın arkadaşlar ama Maliye Bakanlığı ile yapmış olduğum görüşmelere ara vermek durumundayım. Yeni hedefim Türmob benzeri bir birlik kurmak, görünen o ki bu iş çok daha karlı... :))

13 Ocak 2015 Salı

Şirketin Vergi Mükellefi Olmayan Birinden Araç Kiralaması


ŞİRKETİN ARAÇ KİRALAMASI


Vergi mükellefi olmayan bir şahıstan  veya bir serbest meslek erbabından araç kiralanması durumunda şirketin ödeyeceği iki çeşit vergi vardır. Bunlar KDV ile gelir vergisi stopajıdır.

Vergi mükellefi olmayan bir şahıstan 1.000-TL bedelle araç kiralanması durumunda şirketiniz;

1.000-TL x % 20 : 200-TL. Gelir Vergisi Stopajı Ödeyecektir.
1.000-TL x % 18 : 180-TL. KDV ödeyecektir. (2 Nl. Kdv beyannamesi ile beyan edilir.)

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken husus şirketin ödemiş olduğu KDV’ni 1 Nl. Kdv beyannamesinde indirebilecektir. Yani ilerleyen süreçte kestiğiniz faturadan dolayı her ay kdv ödemenizin çıktığını düşünürsek; 2 Nl. Kdv beyannamesi ile beyan edip ödediğiniz kdv tutarı kadar az ödemeniz çıkacak. Buradan yola çıkarak KDV’ni zaten ödeyeceğinizi hesap ederek sizin ödeyeceğiz sadece 200-TL gelir vergisi stopajı olacaktır. Bir yılda ödenecek gelir vergisi tutarı 2.400-TL olacaktır.

Şirkete Olan Faydaları :

            Her ay 1.000-TL direk gider yazabileceksiniz. Kullandığınız benzin faturalarının tamamını gider olarak yazabilecek ve KDV’lerini de yine ödeyeceğiniz KDV’den düşebileceksiniz. Aylık ortalama 500-TL benzin kullandığınızda size sağlayacağı yıllık katkı şöyle olacaktır.

Araç Kira Bedeli            : 1.000-TL x 12 ay : 12.000-TL.
Benzin Bedeli               :    500-TL x 12 ay :   6.000-TL.

Toplam                        : 18.000-TL Gider yazabileceğiniz rakam.


Bu rakam şirketin karından direk indirilir ve şirkete 3.600-TL bir vergi avantajı sağlar. (Kurumlar Vergisi) Benzinlerden dolayı her ay indirebileceğiz yaklaşık 90-TL’lık avantajı da unutmayalım. Ayrıca bu hesaplamada araçlar için ödenmesi muhtemel bakım onarım giderleri de dikkate alınmamıştır. (Şirketin kar edeceğini düşünerek yazdım), Yıl sonu için beklenen rakamlar ile bir hesaplama yapılarak kiralanacak araç sayısının 1 yada 2 olmasına karar verilebilir.

1 yılda ödenecek vergi              : 2.400-TL

Sağladığı Avantaj                     : 4.680-TL. 
1-Kurumlar Vergisi : 3.600-TL.
2- KDV (90*12 ay) : 1.080-TL.

Size Faydası                            : 4.680-TL – 2.400 : 2.280-TL. (1 araç için)


Araç Kiralama Bedeli Ne Kadar Olmalı :

            Bu soruya hem kiraya veren hem de kiralayan açısından bakmak gerekir. Kiralayan için yıllık kira bedeli, emsal kira bedeli olan aracın bedelinin % 5’inden az olamaz. Kiralayan için ise kurumlar vergisi kanunundaki transfer fiyatlandırması hususu yüzünden piyasa koşullarından az olamaz. Yani belirleyeceğimiz kira bedeli piyasa bedeline yakın bir bedel olmalıdır.

Kiraya Verenin Vergisel Yükümlülüğü :

            Vergi mükellefi değil ise;

            Kiraya veren kişi vergi mükellefi değil ise yıllık kira bedeli (işyeri kira gelirlerinde olduğu gibi) 25.000-TL’yi aşmıyorsa herhangi bir vergilendirme yoluna gidilmez. Yalnız bu rakam her sene artarak değişir. Eğer kişinin başkaca bir geliri var ise durum farklılaşabilir.

           
Serbest meslek erbabı ise;

            Kiraya veren şahsın serbest meslek faaliyeti bulunuyorsa bu durumda şahsın serbest meslek faaliyetinden elde ettiği kazanç ile birlikte kira geliri de dikkate alınır. İki gelirin toplamı 25.000-TL’yi geçerse işte o zaman beyan edilmesi gerekir. Yalnız burada da bir sorun olmayacaktır, çünkü kiraya veren adına sizin ödemiş olduğunuz gelir vergisi stopajı olası bir vergi çıkması durumunda o vergiden mahsup edileceğinden o yönden de kiraya verene bir mahsuru olmayacaktır.

            Kira Bedeli Nasıl Ödenmelidir :

            Kira bedeli tıpkı işyeri kira ödemelerinde olduğu gibi mutlaka banka üzerinden yapılmalıdır.

            Kiralamanın şirkete ve kiralayanlara artı ve eksileri böyle sıralanabilir. Sizin merak ettiğiniz veya kafanıza takılan başkaca hususlar var ise elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. 

Saygılarımla,
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

7 Ocak 2015 Çarşamba

A-SOSYAL





Umarım başlıktan; gününü gün eden alemden aleme akan bir insana söylenen "aaa ne sosyal bir insan" anlamı çıkartmazsınız. Bahsini edeceğim husus asosyaller yani sosyal hayata karışamayanlar üzerine olacak. Burayı kazara ziyaret edenlerin bile, sadece mavi bir bölümün içine yazılmış Mm harflerini okuyarak bilebileceği gibi burası esasen muhasebe ile ilgili edinimlerin paylaşılmaya çalışıldığı bir blog. Ama ben artık burada da iş ile ilgili konuşmaktan sıkıldım. Hatta belki bakalım bişey eklemişmi şu dallama diye bakanlar varsa, onlarda görüyorlardır ki; uzun bir süredir meslekle ilgili pek de fazla bir bilgiye yer vermiyorum. Bilgiden kastım zannetmeyin ki kendi yazdığım makaleler falan olsun. Bilgiden kastım güncel gelişmelerin ve dikkatimi çeken konuları burada paylaşmaktan ibaret. Daha kendi makalelerimi yazacak aşamaya gelmedim. Aslına bakarsanız aşamanın neresindeyim bilmiyorum ama istesem ve üşenmesem kralını yazarım. Her zaman yaptığım gibi yine kendi g..tümü kaldırmamda üstüme yok. Yine hemen havaya girdim.

Yaptığımız iş muhasebe ve işimiz birçok insanla iletişim içinde olmamızı gerektiren bir meslek. Fakat iletişimde olduğumuz insanlar da yine işimizle alakalı olduğu için kurulan bu iletişiminde aslında bizim bazen, hatta çokca; normal hayatımızda normal insanlar gibi olamamamıza neden oluyor. Bunu biz diye genellemek ne kadar doğru olur bilmiyorum tabi ama ben yine de genelleyeceğim. Bi kere bizlerin işimizin haricinde görüştüğü insan sayısı çok az. Bırak sayının az olmasını zaman yok bu görüşmelerde bulunmak için. Zaman bulup görüşüldüğünde de, hep bir tartma, şüphe duyma psikolojisi mevcut hayatımızda. Duyulan şüphe yanlış anlaşılmasın görüşülen kişiye karşı değil. Geride bırakılmış ve yapılmayı bekleyen bitirilmemiş işler için ya yetiştiremezsem, ya ceza yersem yine bana girecek türünden şüpheler. Bu şüphe mi korku mu? Her ne boksa işte normal olamıyoruz. Adını yanlış söylediğim fakat normal de olmayan davranışlarımızın varlığı esgeçilemez.

Düşünsenize, bir arkadaşınızla nasıl olduysa vakit bulup sinemaya gitmişsiniz; filmdeki kahraman sevdiği kadını elde etmek için herşeyini feda etmeye hazır, son derece romantik bir film ve sizinde ortama ayak uydurup romantik olmanız gerekirken içinizden gelen sesin sürekli sizi dürtmesi sonucu bu değerli dakikalarında içine etmiş oluyorsunuz. Neden değerli? Çünkü; çok değerli zamanınızdan birazını arkadaşınızla geçirmek için ayırabilmişsiniz fakat ambiyansa uyup kız arkadaşınızı öpeceğinize salak gibi yarın yapacağınız işlerinizi düşünüyorsunuz. Aslında kız arkadaşınızı öpme fikri sizde de var. Fakat öyle bir hal almış ki asosyallik, yapılması gereken yerde bu eylem akla gelmiyor yada normal insan davranışlarının aksi davranışlar sergilemenize sebep olabiliyor. Buradan sinemaya gitme amacının aslında yiyişmek olduğu anlamı çıkarılmasın lütfen. Bu bahsedilen normal insan doğasında bulunan gayet insancıl bir davranıştır. İnsan sevgilisini öper.

Bu yazıyı yazmadan aklıma bazı şeyler geldi. Neden sosyalin karşıtı Asosyaldi. Neden metal karşıtı Ametaldi. Yoksa metalin karşıtı değilmiydi o? Neyse okuyanlarında anlamını bilmediğini düşünerek bu metal mevzuunu geçiyorum. Aşağıya bazı karşıt sözcükler yazıp onu muhasebecilere göre yorumlamak istiyorum.

Sosyal / A-Sosyal
Tüm insanların olması gerektiği gibi, bir muhasebeci de sosyal olmalıdır. Ama muhasebecilerin büyük bir çoğunluğu Asosyaldir. Zaten yukarıda anlatmaya çalıştım. Anlayan anlamıştır, o yüzden bunu geçiyorum.

Dam / A-Dam
Buradaki dam'ı sevgili olarak düşünün. İsteyen ev olarak düşünsün. Ne düşünürseniz düşünün serbestsiniz. Muhasebeci bir adamın sevgilisi olmalıdır. Muhasebeci bir adamın geçtiği eğitim ve çalışma temposunu gözümüzün önüne getirirsek rahatlıkla bir ev alacak parası olmalıdır. Ben ya muhasebeci değilim ya da malım. Bilmem anlatabildim mi? Bu devirde, bu yoğun iş temposunda sevgili bulunabilirse helal olsun. Hadi zaman bulup bir sevgili yaptık ve yukarıda dediğim gibi sinemaya gittik. Romantik bir sinema filminin en duygulu sahnesinde sevgilisini öpmeyi akıl edemeyen bir salak ile kim sevgili olarak kalır. Sonra; yaptığı iş hiç değer görmeyen ve bunun karşılığında gerek çok cüzi ücretler alan, gerekse müşterilerinin ödeme planlarında hep son sırada olan zavallı bir muhasebeci nasıl bir ev alabilir? Bu bölümden anlaşılacağı gibi muhasebeciler, özellikle benim gibi mesleğin daha başındaki muhasebeciler A-Dam grubuna giriyor. Yani sevgilisiz ve evsiz; yada siz ne düşündüyseniz.

Man / A-Man
Buradaki Man, adam anlamında kullanılmıştır. Yukarıdaki damdan esinlendim. Kadınlar bunu WO-Man da yapabilir. Ama zaten bahsini edeceğim husus cinsiyet ile ilgili değil. Adamlık cinsiyet gözetmez. Adam olan adamdır. Adam gibi kadında olabilir. Yani doğru dürüst insan anlamında kullanılmıştır buradaki adam sözcüğü, yani MAN sözcüğü. Muhasebeci bir insan, dürüst olmalıdır. Mesleğin gereklerini kimsenin, hatta kendi çıkarını bile düşünmeden yapmalıdır. Ancak böyle onurlu bir yaşam sürdürülebilir, bize böyle öğretildi ve ben böyle bir yaşamı seçtim. Fakat sanki bu yolu seçtiğim için baya bi sıkıntı çekeceğim gibime geliyor. Yani bu bölümde Man grubuna girdiğini düşünüyorum. Eğer ilerde bu yolun çileleri beni bezdirirse o zaman belki A-man grubuna da girebilirim. O zaman şöyle derim "A-maannn koy biyerine gitsin, yemişim adam olmayı ben cüzdanıma bakarım oğlum" İnşallah hayat bana A-man dedirtecek çileler vermezsin. A-min.

Zar / A-Zar
Şimdi arkadaşlar muhasebecilik mesleği biraz şansa dayalı. İyi bir müşteri grubuna denk gelmek size bağlı olduğu gibi ne kadar şanslı olduğunuzla da alakalı. Eğer zarınız dü-şeş gelmiş ve iyi bir müşteri grubunuz oluşmuşsa korkmanıza gerek yok çünkü onların aracılığı ile gelenlerde büyük bir ihtimalle iyi müşteriler olacaktır. Peki ya attığınız zarlar hep, hep-yek geliyorsa. İşte o zaman ayvayı yediniz demektir. Hayat çekilmez olur, hem A-zar grubunun bir üyesi olursunuz, hem de paranızı alamadığınız müşterinizden yada üç kuruş verdiği parayla sizi satın aldığını sanan müşterinizden, onun istekleri bitmeyen bankacısından, vs.'den ve yine parasız olduğunuzdan evinizdeki eşinizden azarlar işitirsiniz. İnşallah attığınız zarlar hep düşeş gelirde siz ilk grubun yani Zar grubunun üyesi olursunuz. Gerçi onunda kötü bir yanı var. O da Nazar. İşleriniz iyi gittiğinden sizi çekemeyenler tarafından nazara gelebilirsiniz. Ama herşeye rağmen siz Zar grubuna girmeye bakın. Varsın nazar değsin, bir nazarlık takarsınız geçer. Daha da olmadı, büronuza bir at nalı almazsam şerefsizim.

Tüm bu eşleşmelerden sonra size göre çoğunluk nasıl?

-İlk bölümde çoğunluk A-Sosyalden yana bundan hiç şüphem yok.

-İkinci bölümde yeni nesilin çoğu için A-dam grubunun fazla olduğu su götürmez bir gerçek. Eskilerin ise Dam grubunda olup buna rağmen çoğunluğunun A-dam grubundakiler gibi yaşadığına ise eminim.

-Üçüncü bölümde bir genelleme yapmak ne kadar doğru olur bilemiyorum ama piyasada muhasebecilere gösterilmeyen saygıdan A-Man grubuna mensup olanların sayılarının fazla olduğu izlenimi doğuyor bende. Umut yeni nesilde ama benim gibi gariban yeni nesilciler nasıl dayanır Man grubunda daha fazla inanın hiç kestiremiyorum.

-Dördüncü bölüm için ise genelleme yapamayız, galiba bu bölüm için harbiden zar atmamız gerekebilir. Çünkü eskilerin elinde gerçekten iyi müşteriler var ve bunların yanında göndermeye kıyamadığı kötü müşterileri de var. Yeni neslin elinde ise iyi müşteri mutlaka vardır ama azdır. Kötü müşteri ise iyilerin kat kat fazlasıdır. İnşallah adil dağılımlar görebiliriz birgün.

Tüm bu yukarıda anlattıklarımdan sonra şımarık bir çocuk yada dırdırcı, kafa ütüleyen bir kadın edasıyla (Bunu lütfen kafanızda canlandırın);

"Yoo efendim ben gayet sosyalim, hem işime hem kendime vakit ayırabiliyorum, sevgilimde var, aynı zamanda adam gibi adamım ve müşterilerimde gayet iyi" diyenler olacaktır elbet. Onlara ilk başta hasss siktir diyorum. Bunu isteyen inanmadığım için söylediğimi, isteyende şaşırdığımı belli etmek için söylediğimi düşünebilir. Elbette böyle arkadaşlarımız vardır ve dilerim bu arkadaşlarımızın sayısı artar fakat ben çoğunluğu oluşturan gruptan bahsediyorum. Çoğunluk olduğunu nerden biliyorsun, saydın mı diyenler var ise; "saydım ulan. Var mı?" :))

Unutmayalım ki, bir kişinin veya ufak bir grubun rahat bir yaşam sürmesi bu mesleğe birşey katmaz. Bizler mesleğimizin hakettiği değeri bulmasını ve yukarıdaki maddelerin hepsinin olumlu yönlerini kendimizde görmek istiyorsak tüm meslek camiasını içine alacak bir refahı sağlamak için çalışmalar yapmalıyız.

İnşallah hepiniz sosyal, damlı, adam gibi ve zarların hep düşeş geldiği bir hayat yaşarsınız.


Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Not: Bu yazı ilk olarak 19 Ocak 2009 tarihinde önceki bloğumda (http://hasanvolkan.blogspot.com.tr/) paylaşılmıştır. O günden bu güne pek birşey değişmedi galiba...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...