30 Ekim 2019 Çarşamba

Zamlar İllegal Yapılara Yarıyor

KDV oranlarına 2 puanlık artış yapılacağı iddiasını daha önce paylaşmıştım. Biliyorsunuz kısa bir zaman önce sigaraya ve alkollü ürünlere de zam yapılmıştı. Şimdi gelelim zamların yansımasına;
- Sigaraya gelen zamlardan sonra kaçak sigara (tütün) kullanımında artış oluyor ve bu işten terör örgütleri yada illegal yapılar kazanç sağlıyor.
- İçkiye yapılan zamlardan sonra bir çok insan kimyager edası ile kendi içkisini yapar hale geldi. Burada topluma yeni kimyagerler kazandırmak güzel gibi görünebilir ama bireysel kullanımlardan ziyade merdiven altı illegal yapılar tarafından yapılan içkiler bir çok insanın ölmesine ya da kör olmasına sebep oluyor. İllegal yapıların kazanç sağlamasının yanında halk sağlığı da ciddi tehdit altına girmiş oluyor.

- Peki gelelim KDV oranlarına gelecek 2 puanlık olası artışın yansımalarına. Türkiye ölçeğinde incelemelerin yetersiz kalması bir tarafa, ortalama iki üç yılda bir yapılan matrah artırımları insanların fütursuzca sahte fatura kullanmasına sebep oluyor. Yapılan her matrah artırımı; düzgün çalışan firmaların cezalandırılması ve bir sonraki dönemde düzgün iş yapmayanların safına geçişi anlamına geliyor.
Şimdi yöneticiler nihai tüketicilerden alınacak KDV'yi düşünerek kar edeceklerini hesap etmiş olabilirler ama bu yine devletimizi zarara uğratan ve haksız kazanç peşinde koşan, sahte fatura ticareti yapan insanların bu işten kazanç sağlaması anlamına geliyor. Yani yukarıdaki gibi illegal yapılar bu işten ciddi kazanç sağlıyor.
Görüldüğü üzere daha çok vergi toplamak için yapılan bu uygulamalar illegal yapılar ile terör örgütlerinin kazanç kapısı haline gelmiş durumda. Bütçe açıklarını koyacağımız ilave vergiler ile halkın sırtına yüklemek en kolayı. Vergileri artırıp halkı bunaltmak, sağlıkları ile oynamak ve bu sayede haksız kazanç peşinde koşanların ekmeğine yağ sürmek yerine üretime dayalı daha faydalı çözümler getirmekten başka çaremiz yok...

İçindeki Devi Uyandır



Kişisel gelişim kitabı sevenler için kitaplıklarının en gözde yerine konacak nadide bir eser. Ben bu kitabı şöyle tanımlıyorum;
Bazen bir film,
Bazen bir müzik,
Bazen bir şiir,
Bazen gökyüzüne boş boş bakarken düşündüklerin,
Bazen içini ürperten bir sonbahar rüzgarı,
Bazen de bir insan; hayatınızı değiştirebilir.

İşte bu kitapta yukarıda saydıklarım gibi okuduğunuzda hayatınızı değiştirebilecek türden bir kitap. Eğer gerçekten değişime hazırsanız (ki bunu en iyi siz bilirsiniz) bir an önce okumalısınız.
Ee canım abartma bir kitap nasıl insanın hayatını değiştirirmiş diyenler olacaktır. Aynı mantıkla;
Hadi canım; bir film, bir müzik, bir şiir, bir insan, sonbahar rüzgarı, hadi bunları geçtim gökyüzüne boş boş bakmak hayat mı değiştirirmiş.
Eğer sen istersen, eğer senin hayatına değer katıyorsa ve eğer senin için bir anlam ifade ediyorsa bunların hepsi senin hayatını değiştirebilir. Unutma büyük yangınlar ufacık bir kıvılcımın eseridir. Keyifli okumalar dilerim, her gününüz okuyarak geçsin...

29 Ekim 2019 Salı

Kooperatifler


2010 yılından beri birlikte çalışmanın, branşlara ayrılarak kurumsal bir çatı altında birleşmenin önemini anlatan biri olarak güçlerimizi birleştirerek dayanışma içinde bir şeyleri başarmak, bir başka deyişle kooperatifçilik hep ilgimi çekmiştir. Çünkü bireysel olarak yapamayacağınız bir çok şeyi güçlerinizi birleştirerek hayata geçirebilir ve bu sayede herkesin daha iyi bir hayatı olmasını sağlayabilirsiniz. 

Yazar Abdullah AYSU bu kitabında sizi Türkiye'deki kooperatifçiliğin tarihine doğru yolculuğa çıkarıp, kooperatifçiliğin nasıl yozlaştığına dair bilgilerini paylaşıyor. İnsanların kent yaşamına özendirilmesi, bununla birlikte kent insanlarının üretme becerisini nasıl kaybettiklerini ve kaybettikleri şeyin sadece bu olmadığı bireyselliğin nasıl ön plana alınıp, dayanışma ruhunun yerle bir edilişini ve sonuçta kurtuluş reçetesinin yine birlikte hareket etmek, dayanışmak yani kooperatifçilikte olduğunu göreceksiniz. Dayanışma kültürünü hayatınızın bir parçası haline getirmeniz dileğiyle, keyifli okumalar dilerim...

Kitaplar bazı bölümleri aşağıya paylaşıyorum...

- Kooperatiflerin asıl amacı vurguncu kapitalist sektöre/şirketlere karşı bireyleri birleştirerek, ekonomik yönden kendilerini korumalarına imkan ve ortam sağlamaktır.

- 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren bütün ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli roller üstlenen kooperatifler, hala mutlak piyasacı kapitalizme karşı geliştirilebilecek bir alternatif olarak Üzerlerinde düşünülmeyi hak ediyorlar. Kooperatifler gelişmiş yada gelişmemiş ülkelerde öyle ya da böyle, bir toplumsal hareket niteliği taşımayı da sürdürüyorlar. Dolayısıyla kooperatifler küresel dünyada demokrasi, barış ve ekolojinin korunmasına büyük katkılar sağlayabilecek araç ve platformlar olarak itinayla geliştirilmeyi bekliyorlar. 

- Bugün saklanamaz bir gıda krizi var. Gıda konusunda herkes kaygılı. En çok da kentliler. Ancak kentliler üretme kabiliyetlerini kaybetmiş durumda.

- Ayrıca sistem ve işleyen kent kültürü insanları iyiden iyiye bireyselleştirdi. Dayanışma ilişkileri çözülmüş durumda. 

- Kooperatifin işleyen imece usulü sona ermiş, kentlerde insanlar bırakın dayanışmayı, kendilerini dostuna, komşusuna hatta akrabalarına bile kapatmış durumdalar. 

- Tarımın şirketleşmesinden yana olanlar, aile çiftçiliğini büyük tarım işletmelerine göre ülke için sakıncalı diye anlatıyorlar. Oysa aile çiftçiliği büyük tarım işletmelerine göre daha üstün olduğu bir gerçektir. Bu durum dünya üzerinde kanıtlanmıştır da. Ayrıca küçük aile çiftçiliğinin ülkelerin de yararına olduğu başka bir gerçekliktir.

- Kooperatifler genel olarak atıl varlıkları harekete geçirirler. Adil paylaşımın yaygınlaşmasını sağlarlar. Dezavantajlı kesimlerin kendini ekonomik ve sosyal güvenceye almasına çözüm üretirler, destek sunarlar. Bunu başarmak için sorunun sahipleri kooperatiflerde bir araya gelir, dayanışır sorunlarını kooperatif çatısı altında birlikte çözerler...

Kooperatifler - Abdullah AYSU

24.10.2019 Perşembe

25 Ekim 2019 Cuma

Tahsilat Sorunumuza Yönelik Çözüm Önerisi

Öncelikle yöneticilerimizin gerekli iradeyi göstermeleri halinde çok rahat çözüleceğine inandığım bir konu olduğunu belirtmek isterim. Tahsilat sorununun çözülmesi için aşağıdakilerin hayata geçirilmesi yeterlidir diye düşünüyorum. Elbette sizlerin daha işlevsel fikirleri olabilir, onları da aşağıya yorum olarak yazarsanız sevinirim. Gerekirse bütün önerileri derleyip, uygulanabilir bir hal aldığını gördükten sonra ilgili kurumlara iletebiliriz. 

Çözüm önerilerim şöyle;

Madde 1- En az asgari ücret tarifesinden düzenlenmiş sözleşmelerin maliye sistemi ile entegre edilmesi

Madde 2- Asgari ücret tarifesindeki artışa paralel her sene sözleşmelerin zorunlu olarak yenilenmesi

Madde 3- Ekonomik koşullar gözetilerek mükelleflere 3 aylık opsiyon tanınması

Madde 4- 3 Aydan fazla borcu olanların sistemden beyanname göndermelerinin engellenmesi

Madde 5- Ücretlerin mutlaka banka yada pos ile tahsilinin zorunlu olması

Madde 6- Her yıl sözleşmedeki yıllık bedel ile gelir vergisi beyannamesindeki gelir beyanının zorunlu kontrolü.

Maddeler ile ilgili düşünceler;

1-2.Madde: Sözleşmelerin maliye bakanlığı ile entegre edilip her sene yenilenmesi her sene damga vergisi yükü getirebilir diye düşünebilirsiniz ama bu disiplini sağladığımızda gelirlerinizde en az % 50 artış olacağından bence ödeyeceğiniz damga vergisini gözünüz görmeyecektir. En kötü damga vergilerini mükellefleriniz adına ayrı ayrı tahakkuk ettirirsiniz.

3-4. Madde : Ülkece ekonomik sıkıntılardan geçtiğimiz doğrudur ama muhasebecisinin ücretini ödeyemeyecek duruma gelen bir esnafın o iş yerini daha fazla açık tutmasının hem yanında çalıştırdığı insanlara, hem devlete, hem malzeme aldığı tedarikçi firmalara hem de kendisine çok yakın zamanda zararı dokunacaktır.

Buradan hareketle iki yoklamada üst üste yerinde bulunamayan yada iki dönem üst üste beyanname vermeyen mükellefler hakkında sorunlu mükellef yada yanlış işlere bulaşmaya müsait bir mükellef olarak değerlendirilip nasıl ki resen terk işlemi tesis ediliyor ise; muhasebe ücretini 3 aydan fazla ödemeyen mükellefler de aynı kulvarda değerlendirilip beyanname vermeleri engellenmeli hatta bu resen terk işleminin bir unsuru olarak kabul edilip yukarıda saydığım tarafların mağdur edilmemesi adına resen terk işlemi tesis edilmelidir.

5-6. Madde : Sanırım ücretlerin banka yada pos aracılığı ile tahsil edilmesi artık genel olarak istenen bir durum. Yalnız içimizde hala kötü niyetli insanların olduğu unutulmamalı. Bu kötü niyetli insanlar sözleşmeler asgari ücret tarifesine göre düzenlenmiş olmasına ve sözleşme bedelleri bankadan ödenmesine rağmen mükelleflere elden para iadesi yapabilecektir.

İşte bu yüzden yıllık sözleşme bedeli ile beyan edilen gelir kontrolünün mutlaka her yıl zorunlu olarak yapılması gerekmektedir. Biz kaçakçı mıyız? Bizi niye her sene inceleyeceklermiş diyenler olacaktır. Elbette haklısınız ama bu kontrol meslekteki adil gelir paylaşımı için sadece sözleşme bedelleri ile beyan edilen gelir için yapılacak bir inceleme olacaktır. Ayrıca şunu unutmayın ki denetimde en öncelikli kurallardan biridir. "İtimat kontrole mani değildir." Kendine güvenen ve bir sıkıntısı olmayan biri bundan gocunmaz göğsünü gere gere alın kardeşim bakın diyecektir. Tüm bunlara rağmen hala elden para iadesi yapacak olan olursa da o da salaklığına doymasın artık. Çünkü beyanlarını gerçek bedeller üzerinden yaptığında elinde kalan para ancak vergilerini ödemeye yetecektir diye düşünüyorum.

Bir de bunların yanında kota uygulaması gelirse tadından yenmez olacaktır.

Bunlar hayata geçirilebilirse;

Artık kimse asgari ücret tarifesinin altında defter tutamaz haliyle gelirleri artar, mevcut personeline hak ettiği ücreti verir, özellikle genç arkadaşları sömürmeyi bırakırlar, hatta belki bir personel daha istihdam edebilirler, kendilerine ve sevdiklerine daha fazla vakit ayırıp yaptıkları işten keyif alabilirler.

(Katkı koyanların düşünceleri ile güncellenecektir.)

Hasan Volkan ÇEVİK

24 Ekim 2019 Perşembe

Elektronik Uygulamalar Gözünüzü Korkutmasın...


İnsanlar elektriğe hemen alışıvermedi. :) 

Bu tabela, ABD Tarım Bakanlığı'nın eski çalışanlarından Phil Shull'un büyükbabasına 1900'lerin başından kalmış ve onun tarafından saklanmış bir uyarı tabelasıdır.

Tabelanın Türkçesi şöyledir;

"Bu oda, Edison elektrikli ışıkları ile donatılmıştır. Lütfen ışığı kibritle yakmaya çalışmayınız. Basitçe, kapının yanındaki duvarda bulunan anahtarı çevirin. Elektrik kullanımı sağlığa hiçbir şekilde zararlı değildir ve uyku sağlığını da hiçbir şekilde etkilemez." (*)

Evet yanlış görmediniz bugün ufacık bir çocuğun bile hiç korkmadan rahatça açıp kapatabildiği elektrik anahtarı ilk kullanılmaya başlandığında korkulan ve nasıl yapılacağı böyle yönlendirmeler ile anlatılan bir şeydi.

Şimdi bunu günümüze ve mesleğimize uyarlayalım. E-defter, e-fatura, e-arşiv fatura, e-irsaliye, e-serbest meslek makbuzu vs. vs. vs. Belki de bir çoğunuz nasıl yapacağız, müşteriler bunu nasıl yapacak diye düşünüp dert ediyorsunuz kendinize. Etmeyin. Kendinizi değişen dünyaya ve gelişen teknolojiye hazırlayın, merak etmeyin bundan 3-5 yıl sonra bu işler ışıkları açıp kapatmak kadar sıradan bir iş olacak. 

Nasıl yaparım, nereden çıktı şimdi bunlar diye düşünmek yerine rotanızı belirleyip kendinizi değişimin rüzgarına bırakıverin. Merak etmeyin şikayet etmeyi bırakıp gerekeni yaparsak; bu çağın yaşayanları olarak bu değişikliklerin bizlere denk gelmesi aynı zamanda uygulayıcı bireyler olarak bizler için bir fırsat olacaktır. 

Son olarak elektronik uygulamalar ile ilgili değişikliklerin Türkçesi şöyledir;

"Bu elektronik uygulamalar, Mali Müşavirlerin emekleri ile donatılmıştır. Lütfen faturalarınızı elle kesmeye çalışmayınız. Basitçe, bilgisayarınızdaki (sitenizdeki) kayıtlı programa tıklayın. Elektronik uygulamaları kullanmak sağlığa hiçbir şekilde zararlı değildir ve uyku sağlığını da hiç bir şekilde etkilemez. Eğer sisteminizi düzgün kurabilirseniz kendinize ve sevdiklerinize daha fazla vakit ayırıp, günlerinizi çok daha güzel geçirebilirsiniz." 24.10.2019 14:10 Hasan Volkan ÇEVİK - Ankara - Türkiye - Dünya

Bilerek tarihi ve adımı da yazdım ki; kazara bu yazıyı 100 yıl sonra birileri okursa o günkü gelişen teknolojiyi kullananlar, bugünkü halimizi görüp eğlensinler ve bugün benim 100 yıl önce elektriği kullanmaktan korkan insanlar üzerinden verdiğim örneği o gün yaşayan nesiller için örnek olarak gösterebilsinler.

Yıl 2120;

"Yahu üstad gördün mü insanlar 100 yıl önce neleri dert ediyormuş." :)))

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

(*) @evrimagaci isimli twitter kullanıcısının paylaşımından alıntılanmıştır.

16 Ekim 2019 Çarşamba

Faturada Şekil Şartlarına Uyulmazsa Ne Olur?



Soru : Merhabalar, adımıza kesilen faturalarda teslim edilen ürünlerin adet bilgilerine yer verilmiş fakat karşılığındaki birim fiyat ve tutar bilgilerini yazmamışlar. Sadece faturanın altında toplam, kdv ve genel toplam tutarlarına yer vermişler. Bu normal midir?

Cevap : Merhabalar,

Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde faturanın şeklinin nasıl olacağına ve faturada en az hangi bilgilerin yer alması gerektiğine yer verilmiştir. 

Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur: 

1. Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası; 
2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası; 
3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası; 
4. Malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı;  

Yukarıdaki VUK'nun 230. maddesinde belirtilen zorunluluğa uymayanlar ile ilgili yine Vergi Usul Kanunu'nun 352. maddesinde yazılı olan maddelerden biriyle ilişkilendirilip aşağıdaki ilgili cezalar uygulanabilir.

- Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması; (İşlem başına 180,00-TL 1.Derece Usulsüzlük Cezası)

- Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması; (İşlem başına 98,00-TL 2. Derece Usulsüzlük Cezası)

Firmanız idare tarafından "vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derece noksan" olmasından ötürü eleştiriye, haliyle yaptırıma konu olabilir. Bu sebeple bu şekilde düzenlenen faturaların düzeltilmesi yerinde olacaktır. Bu bilgiyi size fatura kesen firmaya ulaştırırsanız o firma da yaptığı bu işlem için geçmiştekilere yapacak bir şey yok ama hiç değilse bu tarihten sonrakiler için bir sıkıntı yaşamamış olur. 

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir


2 Ekim 2019 Çarşamba

Birden Fazla İşverenden Ücret Alanların AGİ Ödemelerine DİKKAT..!!!


Biliyorsunuz yakın zamanda Gelir İdaresi Başkanlığı aynı takvim yılında birden fazla işverenden ücret geliri elde edenler ile ilgili; "bu geliri elde edenlerin şahsına" yazılar göndermiş ve birinci işyerinden sonraki işyerlerindeki gelirlerinin toplamının Gelir Vergisi Kanunu’nda yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşan kısmı için vergi tarhiyatı yapmıştı. 

Şimdi ise yapılan bu uygulamanın bir parçası olsa gerek, Maliye Bakanlığı birden fazla işverenden ücret geliri elde edenler için Asgari Geçimi İndirimi tutarının işverenler tarafından doğru bir şekilde beyan edilip edilmediğini incelemek için bu sefer de "işverenlere" yazı göndermeye başladı.

265 Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 10.1 bölümünde; "Aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, asgari geçim indirimi uygulamasının, en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştirileceği, en yüksek ücretin hangi işverenden alınacağı belli değilse indirimden yararlanacağı işvereni ücretlinin kendisinin seçeceği ve ücretlinin aynı anda birden fazla işverenden dolayı asgari geçim indiriminden faydalandığının tespiti halinde; oluşan vergi ziyaı, "ücretliden" cezalı olarak tahsil edilecektir." denilmektedir. 

Yine aynı tebliğin 10.2 bölümünde ise; "işverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarının, o ayki ücretiyle birlikte ücretliye nakden ödenmesi gerekir. Aksi takdirde, ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi, işverenler tarafından haksız yere yapılan bir mahsup işlemi niteliği taşıyacak ve tevkif suretiyle kesilen verginin bu tutar kadar olan kısmı, muhtasar beyanname ile eksik beyan edilmiş olacaktır.

Bu nedenle, yukarıda belirtilen şekilde ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi o ayda eksik beyan edilmiş vergi tevkifatı olarak kabul edilerek, bu vergiler için de işverenler hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır." denilmektedir.

Gerek işverenler gerekse ücretliler cezalı tarhiyata maruz kalmak istemiyorlar ise Asgari Geçim İndirimi ile ilgili yukarıda yer verdiğimiz hususlara özen göstermeleri gerekmektedir. Birden fazla işverenden ücret alan personeller nasılsa bu durum kontrol edilmiyor ben işverenime söylemezsem o da bilmez biraz daha fazla para alırım diye düşünebilirler; fakat bu durumda yukarıda paylaştığım ilgili tebliğ gereği sebep oldukları vergi kaybının sorumlusu olacaklarını ve bu tutarın cezalı olarak kendilerinden tahsil edileceğini bilmeleri gerekir. 

Sonuç olarak birden fazla işverenden ücret alan ücretlilerin daha sonra vergi ve cezası ile muhatap olmaması için bu durumu mutlaka işverenlerine beyan etmelerini, hatta işverenlerin bu riski önlemek ve daha sonra uğraşmamak adına personellerden matbu bir yazı (form) almalarını; bunun yanı sıra ücret bordrolarında gösterdikleri asgari geçim indirimi tutarlarını mutlak suretle personellerine ödemelerini önemle tavsiye ediyorum. 

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...