14 Şubat 2020 Cuma

Yetişin Çocuklar...





Umut, çocukların kuracağı dünyada. Yetişin çocuklar... 

Anne baba olun yada olmayın bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Çocukların kuracağı dünyanın güzel olabilmesi için bizlerin bugünden sadece kendi çocuğumuza değil BÜTÜN çocuklara iyi bakmamız gerekiyor. 

Kıssadan hisse; 

Her sene düzenlenen en iyi buğday yarışmasını yine aynı çifti kazanır. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek ister. Çiftçi, bu sırrın kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyler. Gazeteciler çok şaşırır: - “Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” 

Çiftçi cevap verir: 

- “Neden olmasın? Bilmiyor musunuz!.. Rüzgar, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor." 

Bu küçük hikayeden esinlenerek durumu çocuklarımıza uyarladım. Düşünsenize paranız var her türlü imkanınız var ve çocuğunuzu en iyi şekilde yetiştirdiniz. Bütün bu uğraşlarınıza rağmen eğer çevrenizdeki yada ülkemizdeki çocukların durumu kötüyse onun bireysel başarısı bir işe yaramayacaktır yada ancak belirli bir yere kadar tatmin sağlayacaktır. Hatta belki de çevresindekiler ona zarar verecektir. Çocuklarımızın tamamını kendi çocuğumuz gibi görüp onlara iyi bir gelecek hazırlamazsak maalesef üzerine titrediğimiz çocuğumuz, yoksulluğa terk edilerek büyümüş başka bir ana kuzusu olan kurbanın kurbanı olabilir. 

Ben bunu yıllar öncesinde bu hikayeden haberim yokken kendi mesleğimiz içinde söylüyordum. Mesleğimizde ki bir zümrenin başarılı yada çok iyi olması tek başına yeterli olmaz, bütün camianın aynı oranda iyi olması için mücadele etmeliyiz. Toplumsal iyileşmeyi sağlayamaz ve sadece belirli bir kesimin iyi olması ile yetinirsek maalesef durumunu iyileştiremediklerimiz iyi durumda olanlara da zarar vermeye başlayacak. Nitekim veriyor da... 

Haliyle kendi çocuğumuzun iyi bir geleceği olmasını ve iyi bir ülkede yaşamasını istiyorsak; bütün çocuklara aynı imkanları sağlayabilmeli ve ülkemizin daha iyi olması için el birliği ile çalışmalıyız. 

Aynı şekilde mesleğimizi daha iyi koşullarda yapmak istiyorsak, bütün meslektaşlarımızın koşullarını düzeltmeli belirli bir zümrenin değil bütün camianın şartlarını iyileştirmeli ve mesleğimizin daha iyi olması için el birliği ile çalışmalıyız. Yetişin çocuklar...

7 Şubat 2020 Cuma

Prokrastineyşın



Sabah iş yerine gelirken kafanda bir sürü planın vardı. Akşama kadar bir dünya iş yapacaktın. Sonra gelirken bir poğaça aldın, poğaçamı yiyeyim de sonra işlere başlarım dedin. Poğaçandan bir ısırık aldın, kuru kuru gitmez tabi, dumanı tüten sıcacık çayından korkudan dudaklarını büzüştürerek bir yudum aldın. Sonra aklına poğaça yerken ki zamanı "değerlendirmek" maksadı ile maillerine ve facebooka bakmak geldi. Poğaçanın son ısırığı ile çayın son yudumunu ayarladıktan sonra, poğaçanın ağızda kalan o güzel tadı ile bir bardak çay daha içmek istedin. Oturdun çayını yudumlarkan facebookta gezinmeye devam ettin. Sonra telefon çaldı, artık neyse ne. Kapatınca kaldığın yerden devam ettin gezinmeye. Bir de twittera bakayım derken çoktan bir saatin geçtiğini fark ettin. Oturup tam işe başlayacaktın ki mesai arkadaşın bir şey sormaya geldi ardından biraz geyik yaptınız. Sonra işe başlamadan şu facebooka tekrar bakayım dedin. Derken saatin öğlene yaklaştığını fark ettin. Bu seferde öğlen ne yiyeceğim telaşı başladı. Öğlen yemeği, yemek sonrası çay ve yemek masasında konuşulan hayata dair konular derken saat oldu bir buçuk. Biraz çok yemişsin galiba üzerine bir ağırlık çöktü, sodadır, çaydır, telefonlar derken sabah planladığın işlerin bir çoğunu yapamadığını fark ettin ve kendine çok kızdın. Hele bir yarın olsun asla bugün yaptığın gibi yapmayacaktın. Yarın oldu ve dün yaptığının aynısını yaptın ve yine kendine kızdın. Taki yapmak zorunda olduğun işler için zamanın iyice daralana kadar.

Merak ediyorum bu yazdıklarım sizlere de oluyor mu? İşte bunun adı savsaklama hastalığı. Sadece işimizi değil o kadar çok şeyi savsaklıyoruz ki; işimizi, eşimizi, çocuklarımızı, yarınımızı ve hatta öbür dünyamızı bile. Savsaklama hastalığının farkına varmak ve bundan bir nebze de olsa kurtulabilmek için okuyabileceğiniz bir kitap. Ben okudum ve beğendim sizlere de tavsiye ederim...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...