21 Aralık 2017 Perşembe

Eski Yazar Kasaları Kullanmaya Devam Edebilirsiniz



Yeni nesil yazar kasa kullanma zorunluluğunun başlamasına az bir zaman kala hatta sona kalmak istemeyen mükelleflerin bir çoğu da yeni nesil yazar kasalarını almışken bugün yayımlanan 488 ve 489 numaralı VUK Tebliğleri ile yeni nesil yazar kasa kullanma mecburiyeti ile ilgili bir süre uzatımı daha geldi. 

Söz konusu tebliğlere göre;

Mükellefler mevcut eski nesil ödeme kaydedici cihazlarını mali hafızaları doluncaya kadar veya mali hafıza değişimini gerektiren durumun oluştuğu tarihe kadar kullanabileceklerdir. 

Ayrıca mevcut eski kasalarını kullanmaya devam eden mükelleflerin 01.07.2018 tarihinden itibaren günlük kapanış (Z) raporlarına ait mali bilgilerini Gelir İdaresi Başkanlığı'na elektronik ortamda bildirmesi gerekmektedir. 

Yapılan bu değişiklik ile daha önce 466 VUK tebliği ile 2014 yılı cirosuna göre yazar kasa alma mecburiyeti getirilmesine rağmen bu zorunluluğa uymayanlar için ceza uygulanmaması gerektiğini düşünüyorum.

Detaylı bilgi için 488 ve 489 numaralı VUK Tebliğleri için inceleyebilirsiniz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

7 Aralık 2017 Perşembe

Fiyata Değil Hizmetin Kalitesine Odaklanın



Sayın mükellef; defter tasdik ücreti konusunda lütfen mali müşaviriniz ile tartışmaya girmeyiniz. Mali müşaviriniz sizin için en uygun ve iyi olanı düşünen kişidir. 

Mali müşavir seçiminizi aldığı defter tasdik ücretinin azlığına göre değil size sunduğu hizmetin kalitesine göre belirleyin. 

Defter tasdik ücretini daha az alıyor diye mali müşavirini değiştirmek; alırken % 10 indirim yaptığı için tercih edilen ama çok yakan, servisi olmayan, parçası pahalı bir araç ile arabanızı değiştirmek gibidir. Başta ettiğiniz % 10 kar sizden fazlası ile çıkar. 

İşte bu yüzden mesleğine ve işine saygısı olan, size sıkıntı çıkarmayan ve hizmet kalitesinden memnun olduğunuz mali müşaviriniz ile istediği ücret yüzünden sakın ha sakın yollarınızı ayırmayın.

Bir başka öneri de düşük fiyat vererek müşteri bulma derdinde olan meslektaşlarımıza gelsin. Bugün 50-100 lira düşük fiyat verdiğiniz için sizi tercih eden müşterinin yarın sizden daha düşük fiyat veren başka birine gitmesi kaçınılmazdır. Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın. 

Müşteriler sizi fiyat kırdığınız, haksız rekabet yaptığınız için değil; işinde yetkin bir kişi olduğunuz için, kaliteli hizmet sunduğunuz için tercih etsinler. Böyle yaparsanız hem mesleğimiz kazanır hem de sizler şimdikinden çok daha fazla kazanırsınız... 

Hasan Volkan ÇEVİK 
Mali Müşavir

6 Kasım 2017 Pazartesi

M.Ö. 3400 ve Muhasebe



Sümer yazı sistemi MÖ 3400-3000

Tarihteki ilk metinler felsefi bir düşünce, şiir, efsane, yasa, hatta savaş zaferlerinden bile değil, vergi ödemelerinden, borç birikiminden ve mülkiyet sahipliğinden bahseden sıkıcı ekonomik belgelerdi. 

Tarihte adı yazılmış ilk insanın peygamber, şair veya büyük bir komutan değil de bir muhasebeci olması çok anlamlıdır.

Kitabın devamı sayfalarında bu tarihten önce de yazı sistemlerinin olabileceği ama Sümer'i, firavunlar dönemi Mısır'ı, eski Çin'i ve İnka imparatorluğunu diğerlerinden ayıran şeyin arşiv, kataloglama ve tarama tekniklerini geliştirmiş olmalarına ve Bu ülkelerde muhasebeciler için okulların kurulmuş olmasına yer verilmiş. 

Ne acıdır ki MÖ 3400 lü yıllarda bile muhasebeciler için açılan okullar varken günümüzde sadece muhasebe alanında eğitim veren okullar bulunmuyor yada sadece bu okullardan mezun olanların mali müşavir olabilmesi sağlanamıyor... 

(Hayvanlardan Tanrılara - SAPİENS - Yuval Noah Harari)

6 Ekim 2017 Cuma

Meslektaş Yolunacak Kaz Değildir..!!!


Konu bilirkişilik eğitimleri…

Henüz bilirkişilik eğitimleri başlamadan;
http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2017/09/gunaydn-meslektasm-ne-guzel-bir-gun.html 
bu linkte ne demiştim size. Konu para kazanmak olunca kimse (yöneticilerimiz) meslek yasamızda bilirkişilik yapabiliyor olmamıza hele hele 5 yıl kıdem şartı olmasına aldırış etmez. Yöneticilerimiz mesleki olarak böyle bir hak aramaları gerekirken olayın para kazanma yönüyle ilgilenirler demiştim. Nitekim dediğim gibi de oldu.

Her fırsatta Türmob’u aşmayalım, ilk önce müracaatlarımızı Türmob’a yapalım, bizim adımıza görüşmeleri Türmob yapsın diyen yöneticilerimiz Türmob’tan bağımsız bir şekilde bilirkişilik eğitim izni aldıkları gibi şimdi de Türmob’un yayınladığı bilirkişilik ücretlerine uymuyorlar.

Hadi Türmob izin almakta gecikti ve bu yüzden Türmob’tan bağımsız bir şekilde izin aldınız diyelim. Peki olayın ücret ile ilgili olan kısmına ne diyeceksiniz? Eğitim için 885-TL ücret belirlediniz, sonra aynı eğitim için Türmob 475-TL ücret belirleyince ücreti 750-TL’ye indirdiniz ve hala Türmob’un belirlediği ücrete uymamakta direniyorsunuz.

Ankara odamızın verdiği eğitim ile Türmob’un vereceği eğitim arasında ne gibi bir fark var da Ankara odamız meslektaşlarından 275-TL fazla ücret talep edebiliyor.

Şimdi biz size bir şey söylediğimizde hangi yüz ile ilk önce Türmob’a gidelim görüşmeleri Türmob yürütsün diyeceksiniz. İşinize gelince Türmob’u dikkate alalım, orayı aşmayalım; olay maddi kazanç sağlamaya gelince Türmob’u takmayalım. Böyle bir düşünce olabilir mi?

Samimiyetten uzak, tamamen meslektaşları üzerinden para kazanmak üzerine kurulmuş bu sisteme yazıklar olsun. Sayın yöneticilerimiz bizler sizleri; bizlerin haklarını gözetin diye seçtik. Lütfen artık meslektaşlarınızı yolunacak kaz gibi görmekten vaz geçin ve Türmob’un belirlediği fiyatlara uyun…

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

27 Eylül 2017 Çarşamba

Unutmayın Siz Her Şeyi Başarabilirsiniz...


Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğlunun öyküsüdür.

Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını ister hocası. Çocuk, bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazar. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlatır. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizer.

Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterir. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesidir. İki gün sonra ödevi geri aldığında, kâğıdın üzerine kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir sıfır ve "Dersten sonra beni gör" uyarısını görür. "Neden sıfır aldım ?" diye merakla sorar hocasına. "Bu ödev, senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" der hocası. "Paran yok. Gezgin bir aileden geliyorsun. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da almalısın. Bunu başarman imkânsız" der ve ekler : "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."

Çocuk evine döner. Uzun uzun düşünür. Babasına danışır. "Bak oğlum," der babası, "bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu, senin için oldukça önemli bir seçim." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürür hocasına. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ..." der, "ben de hayallerimi."

O orta iki öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev ise şöminenin üzerinde asılı…


Kimsenin hayallerinizi çalmasına, küçümsemesine ya da ertelemesine izin vermeyin. Ne durumda olursanız olun, KALBİNİZİN SESİNİ DİNLEYİN ve HAYALLERİNİZİN PEŞİNİ ASLA BIRAKMAYIN…!!!

26 Eylül 2017 Salı

Günaydın Meslektaşım Ne Güzel Bir Gün Değil Mi?



Günaydın meslektaşım ne güzel bir dün değil mi? Kahvaltıdan önce biraz daha… Neyse konumuz o değil :) (Bknz. Şebnem Ferah)

Dün KDV beyannamelerinin son günüydü. Bugün sabaha Kdv beyannameleri ile diğer işlerini bitirmiş ve kdv beyannamesinin ekinde istenen belge sayıları ertelenmiş olarak uyanmış meslektaşlarım için gerçekten güzel bir gün(!) Fakat benim günaydın derken kastettiğim şey gününüzün güzel geçmesinden çok bazılarına vermek istediğim; “Hayırdır aklınız başınıza yeni mi geldi” mesajıdır.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce ve devamında 660 sayılı KHK kararname ile (kısaca) Kamu Gözetim Kurumu’nun kurulması ve de son olarak 2012 yılının son ayında çıkarılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin ardından Bağımsız Denetimde genç meslektaşlar aleyhine yapılan uygulamaların yanlışlığını ısrarla ve her yerde (parmağına bir parmak bal sürülünce kendinden başka herkesi unutanlara inat) anlatmaya çalıştım. Çünkü bu uygulama bana göre zaten var olan mesleki bölünmüşlükleri artıracak ve özellikle genç meslektaşlarımız üzerinde ciddi bir haksız rekabet yaratacaktı.

Biliyorsunuz 3568 sayılı meslek yasamızda açık açık denetim yapabileceğimiz yazmasına rağmen yeni bir lisanslama sistemi getirilmiş ve geçiş aşamasında da 15 yıldan fazla kıdemi olanların gayet kolay bir şekilde bağımsız denetçi olması sağlanmıştı. 15 yıl kıdemi olmayan genç meslektaşlarımız ise bir dolu prosedür ve sınav ile uğraştırılmak zorunda bırakılmış idi. Yaşanan bu haksızlığa meslek camiası olarak top yekûn karşı çıkmamız gerekirken maalesef kıdemi yetenler (daha doğrusu kıdemi yetenlerin içindeki çoğunluk) bu kapsamda bir karşı duruş gösterip meslek yasamızdaki hakkımızı aramak yerine genç meslektaşlarını hiçe sayarak koşa koşa paralarını verip belgelerini almaya gittiler. Onlara bir kez daha Cengiz Kurtoğlu’ndan “Ne güzel de duruyor belgen duvarda” isimli şarkıyı armağan ediyorum. Çünkü bağımsız denetçilik belgesini alanların bir çoğu bu belgelerini kullanamadığı gibi şimdi de yine ücretli olan lisans yenileme eğitimlerine katılmak zorunda kalacaklar.

Bu uygulamanın yanlışlığını ifade ettiğimizde Yeminli Mali Müşavirler alıyor ne yapalım biz almayalım mı meydanı onlara mı bırakalım demişlerdi. Sen meslek yasana sahip çıkıp, tüm meslek camiası olarak hakkını aradığında meydanı Yeminli Mali Müşavirlere bırakmış olmazsın, aksine meydanda aslanlar gibi durduğun izlenimini verirsin. (Merak edenlerin H. Burak GEMALMAZ’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde MÜLKİYET HAKKI isimli kitabının 352. Sayfasında yer alan Hollanda’lı Var Marle davasını incelemesini öneriyorum. Belki mesleki mücadele ve yaklaşımlarınızda sizlere biraz faydası dokunur.) Şimdi meydanı Yeminli Mali Müşavirlere bırakmadınız da ne oldu? Mesleki bölünmüşlükte zirve yaşattınız böyle iyi mi oldu yani? Aldığınız belgeleri kullanabilseniz hadi bir nebze anlayış göstereceğim ama o da olmadı, dereyi görmeden paçaları sıvadınız ve bir sürü insanın sebeplendiği o dereyi kirlettiniz. Mutlu musunuz?

Gelelim 2017 yılına…

03 Ağustos 2017 tarihinde Bilirkişilik Yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmeliğe göre bilirkişi olabilmek için 5 yıllık mesleki kıdeminiz olması gerekiyor. Yani kısacası döndük 2012 yılına. 3568 sayılı meslek yasamızda tıpkı denetçi olabileceğimiz gibi bilirkişilik yapabileceğimiz de yazmakta. 2012 yılında sırf kıdemleri yettiği için koşa koşa bağımsız denetçilik belgesini almaya gidenler şimdi kalkmışlar bilirkişilik için istenen 5 yıllık kıdemi eleştiriyorlar. Bu meslektaşlarımıza GÜNAYDIN demek istiyorum.

Yalnız bu eleştirilerini de ne hikmetse Bilirkişilik Eğitimi verecek kurum ve kuruluşlar açıklandıktan sonra yapıyorlar. Aslına bakarsanız daha doğrusu bilirkişi eğitimi verecek kurum ve kuruluşların bu eğitimler için istediği ücretleri gördükten sonra bu eleştirilerini getiriyorlar. Bilirkişilik yönetmeliği 03 Ağustos’ta yayımlandı. Eğitim izni alan kuruluşlar ve onların alacağı ücretler ise geçtiğimiz hafta ufak ufak belli olmaya başladı. Meslek yasamıza sahip çıktığını iddia eden bu arkadaşlarımız neden 03 Ağustos’tan sonra bu tepkilerini dile getirmediler de; ücretler belli olduktan sonra serzenişte bulunmaya başladılar. Neden olacak 2012 ve devamında bir dolu para vererek aldıkları bağımsız denetçilik belgesi hiçbir işlerine yaramadı da ondan. Şimdi yine çok da fazla getirisi olmadığını düşündükleri bilirkişilik için para vermek istemiyorlar. Yani sütten ağızları yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Acaba eğitimler ücretsiz olsaydı bu arkadaşların akıllarına meslek yasamız falan gelir miydi?

2012 yılı ve devamında meslek yasamızı savunmak aklına bile gelmeyenlerin ve koşa koşa parasını verip bağımsız denetçilik belgesini almaya gidenlerin; bugün bilirkişilik yönetmeliğini eleştirmeleri, zaten meslek yasamızda bilirkişilik yapabileceğimiz yazıyor, böyle bir dayatmaya karşıyız, meslektaşlarımızın buna para vermesine karşıyız türünden söylemleri inanın hiç samimi gelmiyor.  

Gelelim olayın Türmob ve Odalar kısmına…

Türmob ve bağlı odaları bilirkişilik yönetmeliğine göre bilirkişi eğitimi verebilecek kurumlar arasında sayılmış. Biliyorsunuz nispi aidatlar artık yasal olarak kalktı. Güya Türmob konu ile ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılması için çalışacakmış ama bu bana göre pek mümkün görünmüyor. Haliyle odalar ve Türmob kendilerine üyelerinin verdiği aidatlar haricinde gelir kaynakları yaratmak zorundalar. Bilirkişilik eğitim izni alan Sakarya Üniversitesi eğitim bedelini 1.200-TL olarak belirlemiş. Nispi aidatların kaldırılmasından dolayı zor durumda olduklarını iddia eden odalar ve Türmob önlerine gelen bu fırsatı kaçırmayacak ve meslek yasamızdaki haklarımızı korumak yerine ellerini ovuşturarak kasalarına koyacakları paraları hesap edeceklerdir diye düşünüyorum. Haliyle 2012 yılı ve devamında koşa koşa belge almaya gidip, bu gün bilirkişi eğitim ücretlerini duyunca eylem çağrısı yapan meslektaşlarımız maalesef bu sefer türmob ve odaları yanlarında bulamayacaklardır.

Haliyle 2012 yılında kıdemi yetenlerle, dönemin yöneticileri (ki yöneticilerinde hemen hemen hepsinin zaten kıdem sorunu yoktu) nasıl ki el birliği ile meslek yasamızı savunmamış ve kendi menfaatlerini ya da belirli bir zümrenin menfaatlerini mesleğimizin genelinin menfaatlerinden önde görmüşler ise bugün de yine mevcut yöneticilerimiz sırf odalara gelir yaratmak adına meslek yasamızı ve var olan haklarımızı savunmayıp kendi menfaatlerinin peşinden koşacaklardır.

Değerli meslektaşlarım yöneticilerimizin önderliğinde tüm meslek camiası olarak ayrım gözetmeksizin bir bütün halinde hareket etmez isek hiçbir şeyi başaramayız. Zamanında yapılanlara göz yummak bir zümreye bir şey kazandırdığını zannettirmiş olabilir ya da bugün odaların paralı eğitim vermesi onlara maddi olarak kazanç sağlayabilir ama başta meslek yasamızdan gelenler olmak üzere haklarımızı savunmamak emin olun hem mesleğimize ve hem de genç yaşlı ayrımı yapmadan bütün meslektaşlarımıza yapılmış en büyük ihanettir.

Hepinizi kişisel menfaatlerinizden sıyrılıp meslek odaklı faaliyetler ve eylemlerde bulunmaya davet ediyorum.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Not: Daha önce bağımsız denetim ile ilgili yapılmış olan uygulamaları eleştirdiğim yazıları aşağıya paylaşıyorum. İlgi duyanlar inceleyebilirler.












http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2013/03/genc-meslektas-nasil-kaygi-yasamasin.html

6 Eylül 2017 Çarşamba

Taşeronlarda İşe Başlama



Soru:
Merhabalar. Mükellefimiz limited şirket, alt taşeron olarak bir is alacak yarin ana firma ile sözleşme imzalayacaklar. Bu isler nasıl olur, ne yapmamız gerekiyor? Mükellefi nasıl bilgilendirmeliyiz yardımcı olursanız sevinirim konu hakkında pek bilgim yok? 

Cevap: Öncelikle en çok dikkat etmeniz gereken konu işe başladığınız gün çalıştırdığınız işçilerin işe giriş bildirgelerini vermeniz. Biliyorsunuz ilk defa dosya açtıran işverenlerin çalıştıracakları işçileri bildirmek için işe başladıkları tarihten itibaren bir aylık süreleri var. Fakat bu süre taşeron olarak başlanılan işlerde yok. O yüzden işe başladığınızı beyan ettiğiniz tarihte mutlaka işçi girişlerini yapmanız lazım.

Taşeron olarak çalışmaya başladığınızı SGK'na bildirirken işyeri bildirgesi yerine taşeron olarak işe başladığınızı belirten bir dilekçe ile başvuruyorsunuz. (Dilekçenin örneğini yazının devamına ekledim oradan alabilirsiniz.) Diğer işlerde işyeri bildirgesine hangi evrakları ekliyorsanız taşeron olarak çalışacağınız bu iş yeri bildiriminde de aynı evrakları veriyorsunuz bir fark yok. (12/05/2010 tarihli resmi gazetede yayımlanmış Sos.Güv. İşlemleri Yönetmeliğinin 29. maddesinde verilmesi gereken evraklar sayılmıştır) Her zaman verdiğiniz evraklara ilave olarak taşeron sözleşmesinin bir örneği ile tutulmuşsa yer teslim tutanağını da eklemeniz gerekir. Ayrıca bazı SGM'leri ana firmadan işe başlanıldığının beyan edildiği bir dilekçe isteyebiliyorlar. 

Evraklarınızı hazırlayıp SGK'na müracaat ettiğinizde size ana firmanın sosyal güvenlik numarasına ilave olan 3 haneli bir taşeron numarası verecekler. (4.4120.01.01.xxxx.06.23 - 005 gibi) Taşeron numarasını aldıktan sonra hemen e bildirge şifresi için müracaatta bulunmanız ve şifreyi alıp hemen o gün işe giriş bildirgesini vermeniz gerekiyor. Tekrar söylüyorum 1 aylık süreniz yok. 

Ayrıca bir başka önemli hatırlatmada şu; SGK'na işe başlama için taşeron dilekçesi verirken çalıştırmaya başlanılacak işçi sayısını da yazıyorsunuz. 50 işçi çalıştırmaya başlıyor olsanız bile mutlaka çalıştırılacak işçi sayısına 1 (Bir) yazın. Çünkü oldu ya işe başlama dilekçesini verdiniz ve çeşitli sebeplerle e bildirge şifresini alamadınız yada şifreyi aldınız ama yine çeşitli sebepler ile işe giriş bildirgelerini aynı gün veremediniz; işte bu durumda eğer işe giriş bildirgesini veremezseniz 50 işçi yazarsanız 50 işçi için idari para cezasına maruz kalırsınız. 1 işçi yazarsanız ve yapamazsanız 1 işçi için idari para cezasına maruz kalırsınız. Çalıştırmaya başlanacak işçi sayısına 1 kişi yazdınız diye o gün başka birini sigortalı yapamazsınız diye bir kural yok. Siz 1 kişi yazın şifrenizi alıp işleminizi sorunsuz bir şekilde halledince daha sonra çalıştırmaya başlayacağınız diğer 49 işçinin girişini de o gün yapabilirsiniz.

SGK ile ilgili bildirimler bu kadar bir de İSG uzmanı ve işyeri hekimi ile sözleşme imzalama ve e-devlet üzerinden sözleşme tamamlama süreci var onu ana firma ile koordineli bir şekilde halledebilirsiniz. E bildirge başvurusunda yetkili olarak belirlenen kişinin e devlet şifresi ile internet üzerinden ilgili İSG uzmanı ve işyeri hekimi atamalarını yapabiliyorsunuz.

Bir diğer konu çalıştırdığınız işçilere ait stopaj ödemelerinin nereye yapılacağı hususu. Çalıştırdığınız işçilere ait stopaj ödemelerini yani muhtasar beyannamesini ister işin olduğu yerdeki vergi dairesine isterseniz de merkezinizin bağlı bulunduğu vergi dairesine yapabilirsiniz. Benim tavsiyem merkezinizin bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmeniz şeklinde olacaktır. Merkezinizin bağlı bulunduğu vergi dairesine şu şu adreste işe başladığımızdan çalıştırdığımız işçilere ait g.stopaj ödemelerimizi dairenize yapmak istiyoruz şeklinde bir dilekçe ile ekine ana firma ile imzaladığınız taşeron sözleşmesini de ekleyerek bildiriyorsunuz. Sözleşmede bedel var ise damga vergisini ödemeyi unutmayın. Vergi dairesine işe başladığınızı bildirmek için 1 ay, eğer sürekli damga vergisi mükellefi değilseniz damga vergisi beyannamesini beyan edip tahakkuk eden damga vergisini ödemek için sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 gün süreniz var.

Ayrıca işin birden fazla yıla sirayet etmesi durumunda keseceğiniz faturalarda % 3 oranında stopaj kesintisi yapacaksınız, bunun yanında yaptığınız iş KDV tevkifatı yapılmasını gerektiriyorsa bu duruma da ayrıca dikkat etmeniz gerekir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

İlginizi çekebilecek konuyla ilişkili başka bir yazıda aşağıdaki linkte; http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2017/06/insaat-dosyalarnn-sube-tescili-yaplmal-m.html





24 Ağustos 2017 Perşembe

Yeni Nesil Yazar Kasa Kullanma Zorunluluğu Kalktı Mı?



Yeni Nesil Yazar Kasa Kullanma Zorunluluğu Kalktı Mı?

Sürekli olarak bir şeylerin ertelenmesine o kadar çok alıştık ki; hele bir de buna yetkililerin söylediklerinin yanlış anlaşılması yada aktarılması eklenince haliyle insanlar yeni nesil yazar kasa kullanma zorunluluğunun kaldırıldığına dair yanlış bir algıya kapılabiliyorlar. 

Maliye Bakanı Naci AĞBAL Nisan ayı içerisinde; perakende zinciri içindeki işletmenin mevcutta ofis sistemine entegre eski nesil yazar kasası varsa 1 Ocak 2018'den sonra da bunu kullanmaya devam edebileceğine yönelik bir açıklama yapınca piyasada yeni nesil yazar kasa kullanım zorunluluğunun tamamen kaldırıldığı gibi yanlış bir algı oluşturuldu. 

Yukarıda da izah ettiğim gibi sadece; perakende zinciri içindeki işletmenin mevcutta ofis sistemine entegre eski nesil yazar kasasını değiştirmesi gerekmeyecek. Bu kapsamda olmayan diğer işletmelerin 01.01.2018 tarihinden itibaren yeni nesil yazar kasa kullanma zorunluluğu şu an için devam etmektedir. Şu an için diyorum çünkü insanlar yeni bir erteleme beklemekte çok da haksız değiller her an yeni bir erteleme gelebilme ihtimali var. Zorunluluğu erteleyen böyle bir düzenleme olursa bunu da ayrıca duyururuz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

İşbaşı eğitim programında geçen süreler stajdan sayılır mı?





İşbaşı eğitim programında geçen süreler stajdan sayılır mı?

İşbaşı eğitim programının amacının, SMMM stajından beklenen amaçlar ile uyumlu olması sebebiyle staja giriş sınavında başarılı olmuş aday meslek mensuplarının işbaşı eğitimleri kapsamında yerine getirecekleri çalışmalar staj kapsamında değerlendirilecektir.

Söz konusu durum ile ilgili TESMER'e ait yazıya aşağıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.

http://corlusmmmodasi.org.tr/…/2…/Ekim/06.10.2016/tesmer.jpg

22 Temmuz 2017 Cumartesi

10 Yıl Sonra Kendinizi (Mesleğinizi) Nerede Görüyorsunuz?



Yeterlilik sınavında başarılı olanlar, staja başlama sınavlarına girip mali müşavir olma yolunda önemli bir engeli aşanlar. Bir yılda Ankara’da yaklaşık 750 kişi mali müşavir olmaya hak kazanıyor. Allah bütün bu arkadaşlarımızın yollarını ve bahtlarını açık etsin ama mali müşavir sayısındaki düzenli ve hızlı artışa rağmen mükellef sayısındaki durağanlık bu şekilde devam ederse maalesef hepimizi sıkıntılı günler bekliyor.

Bu konuda ciddi bir çalışma yapılmaz ise çok yakın zamanda işsiz mali müşavirler ordusu ortaya çıkabileceği gibi iş alabilmek için fiyat kıranlar, bir işverene bağlı olarak çalışabilmek için düşük maaşla çalışmayı kabul edecek çok sayıda meslektaş olabilecek; bu da mesleğimizin ve meslektaşlarımızın durumunu şimdikinden çok daha kötü bir hale getirecek demektir.

Bizim mesleğimizde yaşanması muhtemel sıkıntıya benzer bir sıkıntının tıp alanında da görülmesi bekleniyor. Tıp fakültelerinden mezun olan doktor sayısındaki artışın fazla olması sebebiyle; işsiz doktorlar ordusu meydana getirmemek adına dönemin sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2023 yılından sonra tıp fakültelerindeki kontenjanların dondurulacağını ifade etmişti. Bu yöntemin doğruluğunu tartışabiliriz ama sadece muhasebe alanında eğitim veren üniversiteler kuramıyorsak ve sadece muhasebe alanında eğitim veren bölümlerden mezun olanların mesleğe girmesini sağlayamıyorsak ve hala herkese ne olursan ol gel demeye devam edeceksek maalesef mesleğimizin geleceği çok da aydınlık görünmüyor. İşte bu yüzden hem mesleki yöneticilerimizin hem de maliye bakanlığının mesleğin geleceğine yönelik öngörülerde bulunup acil önlemler alması kaçınılmaz görünüyor. (http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2016/01/mali-musavirlik-kontenjanlar.html)

Konu öngörüden açılmışken son dönemde maliye bakanımızın ülkemizin çeşitli illerindeki meslek odalarında gerçekleştirilen toplantılarda dile getirdiği beyan muhasebeciliğinin sona ereceğini ve mali müşavirlerin danışmanlık yapması gerektiği yönündeki beyanlarını sanırım sizlerde duymuşsunuzdur. 2010 yılından beri derneğimizin (http://www.mmegitimder.com) kurucu üyesi olan arkadaşlarımız ile kurumsallaşmanın önemi, branşlara ayrılma ve farklı uzmanlık alanlarına yönelme konularında çalışıyoruz. Bunu bugün dile getirdiğimizde malumun ilanı gibi oluyor ama sanırım birazcık gelecek odaklı düşünen her birey buna benzer şeyler düşünmüştür.

Maliye bakanımız elbette sadece bizim odalarımızı ziyaret etmiyor. Diğer meslek grupları ve odalarını da ziyaret edip onlarla ilgili sorunlara da yardımcı olmaya çalışıyor. Geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir videoda maliye bakanımızın yapmış olduğu bir bakkallar odası ziyaretinde bakkallar odası başkanının taleplerini izledim. Bakkallar odası başkanı yılda bir sefer ödedikleri defter tasdik ücretlerinin fazlalığından dert yanıyor ve defter tasdiklerinin kendi odalarınca yapılmasını talep ediyordu. Maliye bakanı bu isteklerini yerine getireceğini ve ilgili çalışmanın yapılacağını hatta yapılmakta olduğunu ifade etti, salon alkıştan yıkıldı. O videoyu izlerken, bakkallar odası başkanının bakkal esnafının çok daha önemli sorunları varken yılda bir defa ödedikleri defter tasdik ücretinin kaldırılmasını çok büyük bir sorunmuş gibi maliye bakanından istemesine mi yoksa maliye bakanının buna olur vermesine mi şaşırayım bilemedim.

Peki Maliye Bakanından bizim Türmob başkanımızın ne gibi istekleri var onu da söyleyim. Benim de katıldığım Türmob hizmet binası açılışında dönemin Türmob başkanı sayın Nail SANLI; konuşmasının büyük bölümünü binanın çatı oluklarını yapan firmadan, inşaata kum taşıyan firmaya varana kadar emeği geçenlere teşekkür etmek için ayırdı. Konuşmasının en duygusal bölümü ise binayı yapmalarına rağmen görev süresi dolduğu için binada oturamamasına içerlediği bölümdü. Nail SANLI konuşmasında 2 dönemden fazla yapılamayan Türmob başkanlığı için maliye bakanımızdan 2 dönem yasağının kaldırılması için çalışma yapılmasını istiyordu. Yani 100 bin meslektaş kendisi için talepte bulunulmasını beklerken maalesef Türmob başkanı o koltukta daha çok oturabilmek için yasal bir düzenleme istiyordu. Yukarıda bakkallar odası başkanının daha önemli sorunları varken defter tasdiki sorununu gündeme taşımasını eleştirdim ama bakklar odası başkanı en azından üyelerinin sorunları için bir talepte bulunuyordu; bizimkiler gibi daha çok görevde kalmanın yollarını aramak için değil.

Bu olayın hemen devamında başka ilginç bir gelişme daha yaşandı. Ziraat odaları birliği bir program geliştirdiklerini ve işlemlerin belirlenen bir mali müşavir aracılığı ile yapılacağını duyurdu. Meslek camiası olarak hemen ayaklandık, derneğimizin değerli yöneticilerinden İlyas KOCAER beyin katkıları ile Serkan TAVŞAN arkadaşımız hem derneğimiz hem de sendikamız adına ziraatçilerin sıkı takipçisi olduğu bir TV programına canlı olarak bağlanarak uygulamanın yanlış ve yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğunu ve bir an önce kaldrılmasını gayet güzel bir şekilde ifade etti. Zenginlerin yatlarına aldığı yakıt fiyatı 1 lira, çiftçilerin aldığı yakıt fiyatı 4 lirayken ziraat odaları birliğinin kendilerini bire bir ilgilendirmeyen konulara burnunu sokması hepimize çok garip gelmişti.

Değerli meslektaşlarım bunları neden anlatıyorum. Bu ülkede 100 bin meslek mensubu var ama milyonlarca da esnaf var. Yaşadığımız bu teknolojik çağda geliştirilecek programlar ile muhasebe işlemlerinin tek bir merkezden takip edilebilmesi çok daha kolay hale gelecek. Belki diğer esnaf kuruluşları da tıpkı ziraat odaları birliğinin yaptığı gibi geliştirilen bir program ile bütün üyelerinin işlemlerini kendi bünyelerinde yapabilecekler. Bizler basit usulün kaldırılmasını beklerken böyle bir şey olmaz demeyin. Bizim meslek camiamızda bu boşvermişlik, yöneticilerimizde bu vizyonsuzluk ve koltukta daha çok nasıl otururum telaşı da varken; defter tasdiklerinin kaldırılması için çalışma yapan Maliye bakanlığı milyonlarca esnafın gönlünü hoş tutabilmek için böyle bir çalışmaya gidebilir. Ee nede olsa beyan muhasebeciliği kalkacak ve danışmanlık hizmeti vermeye başlayacağız.!!!

Sonra e-defter limitleri aşağıya inecek ve e-deftere geçen mükellef sayısı günden güne artacak. E-Deftere geçen bir mükellef bir sistem kuracak ve kuvvetle muhtemeldir ki bünyesinde bağımlı bir mali müşavir çalıştırmaya başlayacak. Yani bu gelişmeler gösteriyor ki zaten ciddi artış eğilimi gösteren bağımlı meslektaş sayısı belkide 5 sene sonra toplam meslektaş sayısının %80’ini oluşturacak.  Bugün bağımsız çalışanlara göre dizayn edilmiş odalarımız; en önemli görevi beyannameler için süre uzatımı talep etmek yada bunu duyurmak olan yöneticierimiz o zaman ne yapacak çok merak ediyorum.

Meslektaş sayısındaki hızlı artış arz fazlası ortaya çıkaracağı için bugün 5 bin liraya çalışan bir mali müşavir ileride çok daha düşük bir ücret ile çalışmak zorunda kalabilecektir. Eğer yöneticilerimiz mali müşavirler için dişe dokunur ve uygulanabilir bir taban ücret belirlenmesi için çalışmalar yapmaz ise çok komik ücretler ile çalışmaya şimdiden hazır olun.

Evet, sanırım son derece karamsar bir tablo çizdim. Şimdi içinizden ne yapalım o zaman kapatıp gidelim mi diyebilirsiniz. Hayır arkadaşlar kimse bir yere gitmiyor, kalıp hep birlikte mesleğimiz için mücadele edeceğiz. Öncelikle nasıl kurumsallaşabiliriz, nasıl farklı uzmanlık alanları geliştirebiliriz, nasıl branşlara ayrılabiliriz buna kafa yormamız gerekiyor. Maliye bakanımızında söylediği gibi beyan muhasebeciliğini bırakıp nasıl danışmanlık faaliyeti ile uğraşabiliriz buna kafa yormak lazım.

Dönemin türmob başkanı Nail Sanlı’da bundan yaklaşık 3 yıl önceki bir toplantıda farklı uzmanlık alanlarına yönelmenin mesleğin geleceği olduğunu söylemiş;  fakat hemen bu söyleminin ardından odalar ile birlikte tuik formlarının mali müşavirlerce verilmesi için protokol imzalamıştı. Sen hem meslektaşa farklı alanlara yönel diyeceksin hem de omzuna böyle angaryalar yükleyeceksin. Meslektaşımız tuik formu doldurmaktan, karşıt inceleme doldurmaktan, sgk vergi numarası eşleştirmekten, faturaları sayacağım diye uğraşmaktan, mevcut işlerini yapmak için gece yarılarına kadar çalışırken nasıl olurda farklı alanlara yönelebilir ki? (http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2015/05/tuik-angaryasn-kim-getirdi-icimizdeki.html)

İşte bu yüzden mevcut mali müşavirler için iyi oldukları alanlar ile ilgili güç birliğine gidip kurumsallaşmaktan başka çare yok. Örneğin sgk, vergi ve ttk konularında ayrı ayrı daha başarılı olduğuna inanan 3 mali müşavirin birleşerek kurumsal bir yapı ortaya koyması gibi.

Aksi takdirde maalesef hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler ile bireysel performans gösteren meslektaşlarımızı çok zor günler bekliyor. Yeni sanayi devrimi ile birlikte geliştirilen yazılım ve uygulamalar ile çok köklü değişiklikler olacak. Örneğin geliştirilen bir yazılım sayesinde giyim mağazasında kimseye ihtiyaç duymadan alışverişinizi tamamlayabileceksiniz yada süpermarketlerde kasiyer gibi bir çalışana ihtiyacınız kalmayacak. Yani teknolojik gelişmeler bir çok mesleği ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Eğer bizler bireysel performanslar ile çalışmaya devam eder, yaşanan gelişmelerin gerisinde kalır kendimizi geliştiremezsek yok olacağımızı sanmıyorum ama hayat standartlarımızda ciddi düşüşler yaşayacağımız da kaçınılmaz.

Branşlara ayrılma yada farklı uzmanlık alanlarına yönelmenin mesleğe yeni girenler için daha uygulanabilir olduğunu düşünüyorum ama burada da türmob ve odalara büyük iş düşüyor. Öncelikle staja başlayan aday meslek mensubu stajının başladığı tarihten bir müddet sonra uzmanlık alanı seçmeye yönlendirilebilir. Seçilen uzmanlık alanına göre 1 ay yada 3 ay gibi süreler iie verilecek eğitimler ile aday meslek mensubunun seçtiği uzmanlık alanında kendini geliştirmesi sağlanabilir. Farklı uzmanlık alanını seçmiş 5 ayrı aday meslek mensubu ruhsatını almaya hak kazandıktan sonra mevcut mali müşavirler için önerdiğim kurumsal yapıyı çok daha kolay kurabileceklerdir. Tabi odalar yada Türmob tarafından verilecek maddi destek bunu çok daha kolay hale getirebilecektir. (http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2015/08/bu-kumbara-meslegi-kurtarr.html)

Sonuç olarak değerli meslektaşlarım yaşanan teknolojik gelişmeler ve mesleğimizin içinden geçtiği bu süreç mesleğimizde farklı uzmanlık alanlarına yönelmeyi ve birlikte çalışmayı zorunlu hale getirmektedir.

Bizler dayanışma içerisinde olursak bir çok şeyin üstesinden gelebiliriz. Birlikte hareket etme becerisini gösterebilmek bizlere ekonomik olarak değer katacağı gibi, mesleki sorunlarımızın çözümüne de katkı sağlayacaktır. Bu sorunlarımızı gelip bir süper kahraman düzeltmeyecek, eğer bizler duyarlı olur çözüm için çabalarsak hepimiz birer süper kahraman olabiliriz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Not: Mali Müşavirler Eğitim ve Dayanışma Derneği olarak 15.04.2017 tarihinde düzenlediğimiz Sosyal Güvenlik Uygulamaları konulu seminerde yaptığım açılış konuşmasının yazılı halidir.

21 Temmuz 2017 Cuma

Eksik Gün Bildirim Formu Ne Zaman Verilir?



Mesleği icra edenlerin sıkça sorduğu bir soru. Aylık prim ve hizmet bildirgesi verme süresi uzatıldı yada verilme süresinin son günü pazar gününe denk geliyor, bu durumda eksik gün bildirim formu verme süresi de uzar mı? 

SGK Aylık prim ve hizmet bildirgesi uzatılmışsa; eksik gün bildirim formunun verilme süresi de uzar...

5510 Sayılı Kanun 86. Maddesinin 4. fıkrası;

(Değişik dördüncü fıkra: 15/7/2016-6728/48 md.) Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgeler, işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesinin veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin VERİLMESİ GEREKEN SÜRE İÇİNDE VERİLİR.

Yani kısaca aylık prim ve hizmet bildirgesinin verilmesinin son günü ne zaman ise eksik gün bildirim formunu vermenin süresi de aynı gündür. 

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir


20 Haziran 2017 Salı

İş Güvenliği 2020'ye Kaldı..!!!


Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı bulunan özel sektör işyerleri için 1 Temmuz’da başlaması gereken iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu; 2020 yılına ertelendi.

Sanayi ve Üretime Destek Yasa Tasarısı’nın 19.06.2017 tarihinde TBMM tarafından kabulüyle 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli sınıftaki iş yerlerinde, (işe giriş, periyodik muayeneler ve tetkikler hariç) iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri, işverenler veya işveren vekilleri tarafından yürütülebilecek, 1 Temmuz 2020 yılına kadar iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunlulukları olmayacak.

15 Haziran 2017 Perşembe

İnşaat Dosyalarının Şube Tescili Yapılmalı Mı?



Soru: Slm arkadaşlar.insaat isi ile ugrasanlar her actıkları yeni ssk dosyasını vergi dairesine şube olarak tescil ettirmek zorundamı.şube tescili yapılmadıgı icin muhtasar beyanname verilirken insaattaki calısan sayısı ve ucretleri merkez dosyaya ilave edilip veriliyor. Bence yanlış gibi şube tescili olmak zorunda mı?

Cevap: Şube tescili farklı bir olay. İnşaat işi ile uğraşanların açtıkları şantiyeler şube olarak nitelendirilmez. Yapacağınız inşaat işi ile ilgili düzenlenen sözleşmeyi ekleyerek ....... yerde ........ işini yapmak üzere ...... tarihinde işe başlamış ve işçi çalıştırmaya başlamış bulunmaktayım şeklinde bir dilekçe ile inşaat işine başladığınızı vergi dairesine bildirmeniz gerekir. 

Stopaj konusuna gelince açtığınız şantiyelerde çalışan işçilere ait stopaj ödemesini şantiyenin bağlı olduğu vergi dairesine bildirebileceğiniz gibi merkez vergi dairenize de bu bildirimleri yapabilirsiniz. Bu durumu yazacağınız dilekçede ayrıca belirtmelisiniz. Şantiye şehir dışında da olsa bu yolu izleyebilirsiniz. 

Çalışan sayısı ve ücretlerin merkez dosyaya ilave edilip bildirilmesini yanlış bulmuşsunuz. Çalışan bütün işçiler için muhtasar beyannamenizi merkezin bağlı olduğu vergi dairesi üzerinden bildirmeyi tercih etmişseniz elbette muhtasar beyannamenin ön yüzünde bulunan çalışan sayısında bütün şantiyelerde çalışan işçilerinizin toplam sayısı yer alır. Fakat beyannamenin arka sayfasında var olan işyeri sgk sicil numaraları listelenir ve bu listede her bir işyerinde çalışan sigortalı sayılarına ayrıca yer verilir. Haliyle bir yanlışlık bulunmamaktadır.


Soru: Hasan bey sgk sicil numaraları sube tescili yapılmadıgı icin merkezin sicil numarasında bildiriliyor isciler bunu sormak istedim

Cevap : Ceylan hanım siz inşaat işi derken ne tür bir inşaat ile uğraşıyorsunuz. Yap sat mı yoksa taahhüt işi mi?

Yap-Sat işi ile yapıyorsanız; inşaatın yapılacağı yer için SGK'da işyeri tescili yaptırıp burada çalışan işçilerinize ait işçilik ödemelerinizi bu dosya üzerinden yapacaksınız. İnşaat bitirilince de iskan almak için SGK'dan ilişiksiz belgesi almanız gerekir. Böyle bir inşaat dosyası için şube tesciline gerek yok.

Taahhüt işi yapıyorsanız ve işin ana yüklenicisi sizseniz yine yapacağınız işe uygun olarak tamamlamanız gereken bir asgari işçilik oranı vardır. Bu gibi bir iş için de SGK'da işyeri tescili yaptırmanız gerekir. Böyle bir inşaat dosyası için de şube tesciline gerek yoktur.

Taahhüt işi yapıyorsanız ve ana yüklenici değil de taşeronluk yapıyorsanız esasında yine işyerini taşeron olarak tescil ettirmeniz gerekir ama bazı yüklenici firmalar (bu çok fazla görünen bir durum değildir) taşeron olarak dosya açtırmanızı istemezler. Bu durumda siz işçilerinizi mecburen merkez dosyanızdan gösterir ve çalışılan işyerine görevlendirme yazısı ile gönderirsiniz. Burada sıkıntı şudur; eğer merkez dosyanız inşaat firmanızın bürosu şeklinde tescil edilmişse buraya yapacağınız yüksek sayıdaki işçi girişi SGK tarafından incelemeye tabi tutulabilir. Taşeronluk faaliyeti sebebiyle merkezden görevlendirme yaptığınızı beyan ederek bu konuda bir problem yaşamazsınız. Böyle bir inşaat dosyası için de şube tesciline gerek yoktur. 

Son olarak bir de ufak çaplı inşaat işleri vardır. Bu işler için SGK'da dosya açtırmaya gerek yoktur, işçiler merkezden görevlendirilir. Haliyle böyle bir inşaat işi için de şube tesciline gerek yoktur.

Sonuç olarak; merkezden görevlendirdiğiniz inşaatta çalışan işçilerinizi muhtasar beyannamenizde merkez de göstermenizin bir sakıncası yoktur.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

14 Haziran 2017 Çarşamba

Ertelenen SGK Primleri Yapılandırma Kapsamına Girmemektedir...!



Daha önce ertelenen 12/2016, 01-02/2017 dönemlerine ait SGK borçları 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamına girmemektedir. 

Merak edenler; 2017/21 Sayılı SGK genelgesinin 10- Yapılandırma Kapsamına Dahil Edilmeyen Borçlar bölümünün (a) bendine bakabilirler.

(a) bendi; 5510 sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında ödeme süresi ertelenen prim tutarları; ... bu Kanun kapsamında yeniden yapılandırılmayacaktır. 

Merak edenler için geçici 72. maddeyi de paylaşıyorum... 

GEÇİCİ MADDE 72- (Ek: 18/1/2017-6770/28 md.)

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinden, 2016 yılı Aralık ayı için geçici 68 inci, 2017 yılı Ocak ve Şubat ayları için geçici 71 inci madde kapsamında Hazine katkısına müstahak olanların, anılan maddeler uyarınca Hazine katkısı hesabında ilgili aylarda dikkate alınacak prim ödeme gün sayısının günlük 60 TL ile çarpımı sonucu bulunacak sigorta primine esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak 2016 yılı Aralık, 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait sigorta prim tutarlarını, sırasıyla 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayları içerisinde Kurumca belirlenecek tarihe kadar ödemeleri halinde bu aylara ilişkin primler süresinde ödenmiş sayılır. Bu maddenin uygulamasında, 2016 ve 2017 yılı içerisinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerleri için sigorta primlerini yasal süresinde ödeme şartı aranmaz 

Saygılarımla,
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

2 Haziran 2017 Cuma

Henüz Gerçekleşmemiş Mahsup Talebi Olanlar Dikkat...!!!

7020 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce, vergi mevzuatında yer alan düzenlemeler nedeniyle mahsuben iade talebi bulunan mükellefler diledikleri takdirde mahsup talep ettikleri borçları için Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu takdirde, mahsuben iade talebinden vazgeçtiklerini bağlı bulundukları vergi dairesine, birden fazla vergi dairesine mahsup talepli borçları olması hâlinde, her birine ayrı ayrı Kanundan yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içinde ekte yer alan (Ek:2/F) dilekçeyle bildirmeleri gerekmektedir.

Mükellefin kendi borcu dışında, ilgili mevzuat uyarınca üçüncü şahısların borçlarına mahsup talebi olması hâlinde ise mahsup talebinden vazgeçebilmesi için borcuna mahsup istenen üçüncü şahsın da bu konuya yönelik irade beyanı aranılacaktır. Bu takdirde, mükellefin üçüncü şahıs lehine yaptığı mahsup talebi hükümsüz kalacaktır. Lehine mahsup talep edilen üçüncü şahsın ise mükellefin irade beyanı olmadan Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunabileceği tabiidir.

Bununla birlikte, mahsup talebinden vazgeçen mükelleflerin, mahsup talebine konu iade alacaklarını 7020 sayılı Kanun kapsamındaki taksitlerine Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre veya Kanun kapsamında yapılandırılmayan vergi borçlarına ilgili mevzuat uyarınca mahsubunu talep etmeleri mümkündür. Bu durumda, mahsuba esas alınacak tarih, Kanunun yayımı tarihinden sonra yaptıkları başvuru esas alınarak belirlenecektir.

Ancak mevcut mahsup taleplerini iptal ederek 7020 sayılı kanunda belirtilen şekilde borçlarını yapılandırmak isteyen mükelleflerin, kanunun 3. Maddesinin 15. Fıkrasında belirtilen dava açmamak yada açılan davalardan feragat ettiklerini beyan etmek zorunda olduklarını unutmamaları ve bir hak kaybı yaşamamaları için bu madde hükmüne özellikle dikkat etmeleri yerinde olacaktır. 7020 sayılı kanundaki şartlara göre başvuruda bulunup işlemiş gecikme zamlarından kar edeyim derken devam eden ihtilaflı durumlar yada oluşması muhtemel ihtilaflı durumlar yüzünden yasal yollara başvuramayacak olması nedeniyle sıkıntıya düşecek olmalarını ayrıca değerlendirmek/değerlendirmeleri yerinde olacaktır.

Örnek :

26/1/2014 vadeli 13.400,00 TL gelir (stopaj) vergisi süresinde ödenmemiştir. Önceki yapılandırma kanunlarına başvurmamış olan mükellef; ödenmeyen bu borç için vergi dairesinden olan alacağın kesinleşmesi üzerine mahsup talep etmiş fakat mahsup işlemi 7020 sayılı kanunun yayım tarihine kadar yapılmadığından mahsup talebi iptal edilmiş ve 7020 sayılı kanuna göre yeniden başvuruda bulunulmuştur. Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 7.504,00 TL gecikme zammı hesaplanmıştır. Kanunun yayımı tarihi itibarıyla toplam borç tutarı 20.904,00 TL’dir.

Bu Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunulması hâlinde, vergi aslına uygulanan gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları kullanılarak Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır. Hesaplanan Yİ-ÜFE tutarı : 2.485,70-TL. Peşin Ödeme tercih edildiğinde % 50 si ödenecektir.

Buna göre, ödenecek (mahsup edilecek) tutar ile tahsilinden vazgeçilen alacak tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

Ödenecek (Mahsup Edilecek) Tutar

Gelir (Stopaj) Vergisi                                               : 13.400,00 TL
Yİ-ÜFE Tutarı (Gecikme Zammı Yerine) %50            :   1.242,85 TL
TOPLAM                                                                : 14.642,85 TL


Tahsilinden Vazgeçilen Alacaklar

Vergi Aslına Uygulanan Gecikme Zammı              : 7.504,00 TL

Henüz gerçeklememiş önceki mahsup talebi iptal edilerek, 7020 sayılı kanuna göre başvuruda bulunan mükellefin iade alacağından 14.642,85 TL tutar mahsup edilecek ve mükellef önceki mahsup talebini iptal ederek 7020 sayılı kanuna göre başvuruda bulunduğu için toplam 6.261,15 TL daha az vergi ödemiş olacaktır.

Söz konusu mükellefin Kanundan yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içinde 1 nolu tebliğ ekinde yer alan (Ek:2/F) dilekçeyle başvurmaları gerekmektedir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

9 Mayıs 2017 Salı

Hayal Kurmaktan Vazgeçmeyin...


Denilen şu; evrenin başlangıcından 13 milyar yıl sonra insanlığın ilk şafağı söktü. Bilinen de şu; her şeye rağmen doğanın üzerinde yükseldik. Hep kendi bedenimizin sınırlarını aşmaya çalıştık. Ateş; karanlığı, soğuğu ve korkuyu yenmemizi sağladı. Tarım ise,  dünyanın bahşettiklerini kaynak olarak algılamamızı. Biriktirmeye başladık.

Uygarlık iletişim ağlarını, bilgi paylaşımını ve teknolojiyi getirdi. Beraberinde yoksulluk, suç, savaş ve yıkım. Medeniyetlerimiz çöktükçe dünyamızı yeniden kurduk. Bazen onu yeniden keşfedip geliştirdik, yeni ufuklar fethettik. İster adına kader deyin, ister karma, ister başka bir şey.

Her yeni çağ yeni fikirlerin peşinde koşan ve seçilmiş olduğu düşünülen öncüler tarafından açıldı. Birçoğu tıpkı bizim gibi oldukça garip karakterli insanlardı. Hayal kurdukları için, dünyayı değiştirmeye, en azından kendi dünyalarını değiştirmeye çalıştıkları için garip gözle bakılan insanlardı. Yılmadılar ve bir çok şeyin öncülüğünü yaptılar.

Sizler de hayal kurmaktan, dünyanızı değiştirmeye ve güzelleştirmeye çalışmaktan asla vazgeçmeyin. Size olmaz diyenlere, garip gözlerle bakanlara inat asla yılmayın.


Ve son olarak; her zaman umut vardır. Belki sende yok, belki burada yok ama bir yerde birilerinde var. Umudum kendimde...

3 Mayıs 2017 Çarşamba

MADEN

Dün başrollerinde Cüneyt Arkın ve Tarık Akan'ın oynadığı "MADEN" isimli filmi izledim. Cüneyt Arkın'ın oynadığı İlyas karakterini de kendime benzettim. Eğer izlemediyseniz izlemenizi yada izleyip de anımsayamamışsanız tekrar izlemenizi rica ediyorum.
İlyas karakteri madende bir sürü ölüm ve kötü çalışma şartları olmasına rağmen hiç sesini çıkarmayan ve halinden memnun yaşayan, sürekli uçkurlarının peşinde koşan işçilerin seslerini çıkarmalarını sağlamak ve haklarını aramaları için var gücü ile savaşıyor ama maalesef diğer emekçi arkadaşlarından istediği desteği bulamıyordu.
İşçilerin bir kısmı elimde bir işim var işten atmasınlar işimden olmayım diyor, bir kısmı İlyas'ı boş işlerle uğraşıyor diye tenkit ediyor, büyük bir kısmı da ocağa kurulan çadır yerindeki dansözlere kafa yoruyordu.
Filmin sonunda İlyas karakteri çökme tehlikesi olduğu bilinen ocağa bile bile gönderildi ve su basması sonucu öldü.
Allah bütün emekçi ve mücadeleci insanlara yardım etsin, sağlıklı uzun ömürler versin inşallah.

22 Nisan 2017 Cumartesi

Sayenizde 5 Paralık Olduk..!!!



Yıl 2012..!!!

Maliye Bakanlığı 413 No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (1*) ile birlikte bir çok bilgi kendilerinde olmasına rağmen yada diğer kamu kurumlarından alabilecekken; içinde elektrik sayaç numaralarının da yer aldığı bir dolu bilgiyi girmemizi istemişti. Bu bilgileri girdiğimiz için ilk yıl 100-TL, sonraki yıllarda da 50-TL. ücret alınacağı da tarifeye konulmuştu.

Bu duruma benimle birlikte duyarlı bir çok meslektaşım itiraz ettik. Biz yoklama memurunun yapması gereken işi neden yapıyorduk? Neden bu bilgileri zaten vermişken, teknolojinin bu kadar ilerlediği bir çağda kurumlar kendi aralarında bu işi halledemiyordu. Mali müşavirlik mesleği eline üç kuruş para verilince her işin yapılması mubah olan bir iş değildi. Böyle saçma angaryalar yüzünden esas işimizi yapamıyorduk. Bir mali müşavir olarak yoklama memurluğuna benzer işler yapmak yerine esas işimiz olan danışmanlık işini yapabileceğimiz şekilde kendimizi geliştirmeliydik. Oysa ki bu angaryalar buna engeldi.

Fakat dönemin oda başkanı ve (başkanın yancılığını yaptığı için çeşitli şekillerde ödüllendirilen) yandaşları bu uygulamanın doğruluğunu anlamsız bir şekilde savunuyorlardı. Yandaşların kişisel internet sitelerini incelediğimde fizibilite yapıyorlar, muhasebe sistemleri kuruyorlar, şirket birleşmeleri ve bölünmeleri yapıyorlar, iç denetim yapıyorlar, bağımsız denetim de yapıyorlar, bilirkişilik yapıyorlar ama ne hikmetse bu kadar örnek bir mali müşavir portresi çizmelerine rağmen ne yazık ki üç kuruşluk angaryaların ileride bu saydıkları özellikli işleri yapmalarına engel olabileceğini göremiyorlardı. Üstelik bu insanların bazıları eğitimci vasfını da taşıyorlardı. Acaba eğitmen arkadaşlar meslektaş adayı olan gençlere mesleği böyle mi anlatıyorlardı. Bizim mesleğimiz elimize üç kuruş verilince her işi yapacağımız bir iş miydi?


Yıl 2014…!!!

                Dönemin Türmob başkanı katıldığım bir toplantıda, mali müşavirlere yeni iş alanları açacak çalışmalar yapacaklarını ve mali müşavirlerinde bu alanlara yönelmelerini istediklerini dile getirmişti. Aynı yıl Türmob ve tüm odaların desteği ile Türkiye İstatistik Kurumu; TUİK formlarının doldurulması için bir ara yüz programı geliştirdiğini kamuoyuna duyurdu ve ücret tarifemize bunun için 50-TL ücret kondu.

Dönemin Türmob başkanı hem meslektaşlara yeni iş alanları açacak çalışmalar yapılacağını söylüyor hem de bizleri bir kurumun anketörlüğünü yaptıracak çalışmalara imza atıyordu. Acaba başkanın bahsettiği yeni iş alanı anketörlük müydü?

Dönemin Ankara Odası başkanı ise; bunun bir kazanım olduğunu iddia ederek böyle bir çalışmaya katkı vereceklerini gururla deklare ediyor, (başkanın yancılığını yaptığı için çeşitli şekillerde ödüllendirilen) yandaşları ise ödüllendirildikleri için kendilerine verilen yandaşlık rolünü layığı ile yerine getiriyor ve anketörlük görevini ucunda 50-TL olduğu için kabul edip, adeta mali müşavir olduklarını unutuyor ve ne acıdır ki bunun yanlış olduğunu söyleyen bizlerden de mali müşavir olduğumuzu unutmamızı bekliyorlardı.

Dönemin muhalefetinde bulunan meslektaşlarımız ise 2012 yılında takındıkları tavrın aksine bunun bir angarya olduğunu dile getiriyor ve bizler gibi, anketör olarak adlandırılacak olmanın yanlışlığına dem vuruyorlardı.

http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2015/05/tuik-angaryasn-kim-getirdi-icimizdeki.html    >>> Lütfen tıklayınız...


http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2013/08/ooohh-tuik-formlarn-doldurdum-50-liram.html     >>> Lütfen tıklayınız...



Yıl 2017…!!!

                Saygınlıktan, itibardan, mali müşavirlik yapmaktan bahsederken yöneticilerimiz çok önemli bir marifetmiş gibi Ankara Ticaret Odası ile 5 liralık (2*) bir anlaşma imzaladılar. Yeni yılda bütün firmalara ait işlemler mersis üzerinden yapılacağı için firma bilgilerinin güncellenmesini isteyen ticaret odası bu bilgilerin kendilerinde olduğunu bir kenara koyalım, şirket kuruluşu yaparken yaptırdığımız ana sözleşme kontrollerine bile 100 lira alırken bizlere yapacağımız bilgi güncellemeleri için 5-TL verme cüretinde bulunuyorlar ve ne acıdır ki yöneticilerimiz de bu basit rakamı kabul ederek adeta kurumların gözündeki değerimizi de belirlemiş oluyorlar. Daha da acısı bunu bir kazanım olarak görüyorlar. Çok daha acısı (mevcut yönetimin yancılığını yaptığı için çeşitli şekillerde ödüllendirilen) yandaşlar tıpkı 2012 ve 2014 yılında olduğu gibi maalesef bunu da savunabiliyorlar. Şu an muhalefette olanlar ise 2014 yılında söylediklerinin aksi söylemlerde bulunuyorlar.

Öncelikle bu protokolden önce işlemin nasıl yapıldığını size kısaca anlatayım.

https://www.atonet.org.tr/bilgiguncelle/index.php?ISLEM=LOGIN bu adrese tıklıyorsunuz. İlgili bölümleri doldurup giriş yapıyorsunuz. Açılan pencerede firmanıza ait bilgiler geliyor o bilgileri onaylayıp, eksikleri doldurup, yetkili ve ortak bilgilerini güncelledikten sonra belgenin çıktısını alıp kaşe imza yaptırdıktan sonra ticaret sicil müdürlüğüne veriyorsunuz.

Protokol ile nasıl oluyor? Yukarıdaki bilgilere ilave olarak firmanın mersis numarasını yazıyorsunuz, oda sicil numarasını yazıyorsunuz, ulusal adres veri tabanı numarasını yazıyorsunuz, mali müşavire ait bilgileri yazıyorsunuz ve belgenin çıktısını aldıktan sonra mali müşavire ve firma yetkilisine imzalattıktan sonra odaya veriyorsunuz.

Her iki durumda da çıktıları alıp ya ticaret sicile yada odaya götürmeniz gerekiyor. Tek fark odaya götürmeniz durumunda 5-TL ücret alacaksınız. Birinci durumda bilgileri güncellemenin daha pratik olduğunu sanırım söyleyebilirim.

                Sizi böyle detaylarla boğmak istemiyorum ama şimdi soruyorum size; bu işlem için sürekli işimizin olduğu bir kurumda, memurlarının ukala tavırlar sergilediği herkesçe bilinen bir kurumda işlemin (haliyle mali müşavirliğin) değerini 5-TL olarak lanse etmeniz ne kadar doğru bir icraat olabilir ki? Şimdi ticaret odasında yanlış bir işlem gördüğünüzde tepkinizi dile getirirken kurum çalışanlarının gözündeki halimizi hayal edebiliyor musunuz? Çıkıp hadsizin biri “Lan 5 liralık adam bile değilsin kalkmış bana işimi öğretmeye kalkıyorsun” dese ne olacak?

Benim meslektaşım 5 liralık insan değildir, benim mesleğimde 5 lira ile ölçümlenebilecek bir iş yoktur. Her ne kadar yukarıda da izah ettiğim gibi ben öyle olduğunu düşünmesem de; eğer bu uygulamayı meslektaşların işini kolaylaştırmak için yapmışsanız kabul edelim ama keşke bu ücreti kabul etmeseydiniz. Mesleğimize ve onurumuza sahip çıkma parolası ile yola çıkan bir grubun onur kırıcı bu ücreti kabul etmesini kendi adıma kabul edemiyorum.

2012 ve sonraki süreçleri kısaca anlatmaya çalıştığım bu yazımda yöneticilerimizin vizyonlarını sizlere aktarmaya çalıştım. Ne kariyer mesleklerden olan mesleğimize ne de akademik özelliği olan odalarımıza yapılan bu icraatlar hiç yakışmıyor. Biz mali müşaviriz, lütfen işimizin gereklerini yapalım. Birilerinin yoklama memuru, birilerinin anketörü, birilerinin de beş para etmez işlerini yaptığımız için 5 lira ile ödüllendirilen insanlar olmaktan çıkalım.

Bu gelişmeleri izleyince bundan sonraki yöneticilerin meslektaşların ekstra gelir sağlamaları için elektrik kurumu ya da sular idaresi ile anlaşıp ücret karşılığı elektrik ve su sayaçlarını okutmalarından korkuyorum. Önceki yaşananlara bakıp meslektaşlara yeni iş alanları açmayı ve ekstra gelir kazandırmayı bu şekilde gören yöneticiler varken ve muhtemelen yeni dönemde de bu kişiler bu görevlere talip olacakken ve her ne şartta olursa olsun yandaşları tarafından savunulmaya devam edileceği aşikâr iken sanırım bu korkularım çok da yersiz olmasa gerek.

Dilerim bu angarya ve değersiz işlerden kurtulup mesleğimizi çok daha keyifle ve hak ettiği değeri ile icra edebiliriz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir


(1*) 413 Sıra Nolu VUK Tebliği 444 Vuk Tebliği İle Yürürlükten Kaldırılmıştır.

(2*) 5-TL Brüt Ücret Olup, Ele Geçecek Ücret Bir Mükellef İçin 4,90-TL Olacaktır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...