12 Aralık 2016 Pazartesi

Katma Değeri Yüksek MESLEK



Bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir düzeyine ulaştıktan sonra orada sıkışıp kalması haline orta gelir tuzağı denir. (1) Maalesef ülkemiz 7 yıldır 10 bin dolar kişi başı milli gelir seviyesine saplanıp kalmış durumda. 3-5 bin dolar seviyelerinden 10 bin dolar seviyesine inşaat sektöründeki hareketlilik ile çıkmak belki mümkün olabildi ama bundan öteye gitmek için katma değeri yüksek ekonomiye geçmemiz şart. (2) Peki katma değeri yüksek ekonomi nedir?

Sadece 53 kişi tarafından kurulmuş WhatsApp 2014 yılında Facebook tarafından 19 Milyar dolara satın alındı. Bu rakamın ne kadar büyük olduğunu şöyle tahayyül edebiliriz. Cumhuriyet tarihimiz boyunca kurduğumuz, devlet himayesi ile koruduğumuz ve her biri uzunca bir süre tekel olarak el üstünde tutulmuş, Türk Telekom, TÜPRAŞ, THY ve Petrol Ofisi’nin piyasa değerlerini topladığınızda, on binlerce çalışanı, binlerce gayrimenkulü, uçağı ve gemisiyle toplayıp satsanız WhatsApp’ın değeri kadar etmiyor. (3)

         Pokemon Go isimli oyun; oyun ve konsol üreticisi Japon Nintendo isimli firmaya 5 günde 10 Milyar dolar kazandırdı. Nintendo’nun Temmuz 2016 tarihi itibariyle piyasa değeri 27 Milyar dolar. Türk Telekom’un borsa değeri 7,7 milyar dolar, Türkcell’in borsa değeri ise 7,9 milyar dolar olduğunu hatırlatmak istiyorum. (4)

Dünyadaki fındığın % 85’ini biz üretiyoruz. Yaklaşık 3,5 milyon kişinin el emeği göz nuru ile ortaya çıkardığı üretim ile ilgili 2023 yılı ihracat hedefimiz 4 milyar dolar olarak hedeflenmiş ve bu bir rekor.

Nutella’nın mucidi ve 23,4 milyar dolarlık servetiyle İtalya’nın en zengin kişisi olan Michele Ferrero’nun en büyük sırrı bize de ilham olacak şekilde “Ne yaparsan başkalarından farklı yap.” Nutella’nın global bir marka olmasının altında yatan da bu düşünce.

Günde 1 milyon kg. Nutella satılıyor ve Nutella’nın % 13’ü fındık. Bu sebeple Ferrero bir ilki yapıyor ve Türkiye’den bir şirket satın alıyor.  3,5 milyon kişinin çalıştığı fındık sektöründe ülkemizin 2013 yılı hedefi 4 milyar dolar. 22 bin kişinin çalıştığı Ferrero’nun yıllık cirosu ise 11 Milyar dolar. (5)

Peki neden katma değeri yüksek ürün üretemiyoruz.

1- Finlandiya’da 100 kişiden 22’si ARGE’de çalışırken, ülke milli gelirinin % 3,5’i ARGE’ye harcanıyor ve bu oran bizim tam 7 katımız. (6)

2- Geçtiğimiz hafta açıklanan “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” sonuçlarına göre Türkiye 72 ülke arasında okuduğunu anlama ve matematikte 50’nci sırada, fen bilimleri alanında ise 52’nci sırada. 12 yılda öğrencilere İstiklal Marşı öğretilemiyor, İngilizce öğretilemiyor, bir flüt ya da saz çalması öğretilemiyor, imam hatiplerde de Arapça öğretilemiyor. Yani bizim eğitimde ciddi problemlerimiz var. (7)

Eğitimde bu kadar kötü iken, ARGE’ye bu kadar az önem vermiş iken katma değeri yüksek ürünü nasıl üretebiliriz ki? Sanırım şimdi dolardaki artışın sebebini de bir nebze anlamışızdır?

Ülke genelindeki eğitim seviyesi bu kadar yerlerdeyken bizlerin de katma değeri yüksek bir meslek icra etmemiz de elbette çok da mümkün görünmüyor. Çünkü okuduğunu anlayamayan yada matematik bilgisi zayıf olan birinden ekonomiye yön veren bir mali müşavir olmasını beklemek; bu halimiz ile bizden bir WhatsApp çıkmasını beklemek kadar hayalci bir yaklaşım olur herhalde.

Peki, ne yapacağız?

Eğitimin kalitesini artırarak, toplumun bütün katmanlarına yayılmış bir toplumsal kalkınma planı hazırlayabilirsek kurtuluş reçetesini de yazmış oluruz aslında. Bizler mali müşavirler olarak bu toplumsal kalkınmaya öncü olacak bir mesleki kalkınma planı oluşturabiliriz. Fakat bu kalkınma planını ortaya koyabilmek için öncelikle meslektaşlarımızın gücünün farkına varması gerekiyor. Bildiğiniz gibi bizler hep siyasi söylemler üzerinden ayrıştırılmış ve örgütlü olarak sorunlara karşı birlikte hareket edemeyecek hale getirilmiş bir meslek camiasıyız. Esasında sorunlara karşı duyarlı bir birey olmanın yolu da eğitimden geçiyor. Çünkü kendi gelişimine önem verip sürekli kendine bir şeyler katmaya çalışan bir kişi işini layığı ile yapmak isteyen bir insandır. İşini layığı ile yapan bir insanda sorunlara karşı asla duyarsız olamaz, mutlaka çözüm üretmeye çalışan bileşenler ile birlikte hareket eder.

Budizm felsefesi ile insanlığa, sevgiye, hoşgörüye ve kardeşliğe kapılarını sonuna kadar açmış olan Tayland’da filler kutsal olarak nitelendirilir. Fakat bu filler daha çok küçükken 4 ayağından birden zincirler ile bağlanır ve zincirlerden kurtulmaya çalışırken kan revan içinde kalır.  Tayland’ı ziyarete gelen ve bu manzaraya şahit olan turistler zaman zaman bu duruma isyan ederler ama tapınak rahiplerinin cevabı da manidardır. Filler bizim için kutsal hayvanlardır fakat filler bir o kadar da güçlü hayvanlardır. Eğer filler güçlenirse daha da kötüsü gücünün farkına varırsa bizi ezer, dolayısı ile bir müddet böyle durmak zorunda, fil olduğunu fark etmemek zorunda. (8)

Bizler gücümüzün farkına varacak mıyız? Peki gücümüzün farkına vardık diyelim, örgütlü bir şekilde hareket etmeden bireysel yada ufak kitleler halinde mevcut sorunların üstesinden gelebilecek miyiz? Cevap bence hayır. O zaman yapılacak şey farkındalığı ve bireysel gelişime katkı sağlayacak eğitimleri artırmak ve mesleki kalkınmanın adımlarını atarak toplumsal kalkınma için topluma da örnek olmak zorundayız. Bireysel gelişime ve farkındalık ekseninde yapılan eğitimler ile sorunlara karşı duyarlı bireylerin sayısının artacağını ümit ediyoruz.

Sonuç olarak toplumsal kalkınma planı da, mesleki kalkınma planı da öyle üç beş kişi yada bir kaç grup ile başarılabilecek işler değil. Bu yüzden kendi özelimizde mesleğimizin tamamını bu kalkınma planına katkı sağlayacak bireyler olmaları yönünde bilinçlendirmeli, meslektaşların örnek alacağı rol modeller yetiştirebilmeliyiz.

Bu kapsamda tıpkı Köy Enstitüleri modelinde olduğu gibi her ilden mesleki kalkınma planına katkı sağlayacak gönüllü katılımcılar ile siyaset üstü bir yaklaşım geliştirerek, ortak akıl işletip bir eğitim şurası kuralım. Her ilde eş zamanlı farkındalık, bilinçlendirme ve kişilerin kendilerini geliştirmelerine olanak sağlayan eğitim çalışmaları düzenleyelim. Bu eğitim çalışmaları ile bu gün olmasa bile 5-10-20 belki de 30 sene sonra meyvesini yiyeceğimiz bir çalışmaya imza atmış oluruz. Yalnız bunu yaparken mevcut sistemin dişlilerinin yaptığı gibi; bizim gibi düşünmeyenleri ötekileştirmeyelim, kendi doğrularını söylediği için insanları uzaklaştırmayalım, hatta daha önce doğruları söylediği için önceki 9 köyden kovulanlar için bir daha asla ötekileştirilmeyecekleri bir 10. Köy olalım. Eski köye yeni adetler getirelim.

Haydi beraber toplumsal kalkınma planlarını yapmaya, haydi hep beraber mesleki kalkınma planlarımızı yapmaya ve haydi hep beraber 10. Köyü kurmaya...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir


(1) Mahfi EĞİLMEZ 16 Aralık 2012 Pazar Günkü Orta Gelir Tuzağı ve Türkiye konulu yazısından alıntılanmıştır.

(2), (3), (5), (6) Doç. Dr. Selçuk R. Şirin, “Yol Ayrımındaki Türkiye Ya Özgürlük Ya Sefalet” İsimli Kitabından Alıntılanmıştır.



(8) https://www.youtube.com/watch?v=rkMUtLtTAhg&feature=youtu.be

1 Aralık 2016 Perşembe

Kumarda Kaybeden Aşkta Kazanırmış...


16. Türkiye Muhasebe Standartları Sempozyumu Kıbrıs'ta Acapulco Resort Hotel & Casino'da gerçekleştiriliyor. Sanırım değerli yöneticilerimiz, Balkanlardan Ülkemize gelen soğuk hava dalgasından etkilenmemek için; mesleki sorunların konuşulacağı ve mesleğimize yeni bir vizyon katacak olan bu sempozyumdan vakit bulabildikleri zamanlarda otelin Aquaparkını da kullanırız diye sempozyumu Kıbrıs'ta yapmayı düşündüler. Aksi takdirde insan Türkiye'nin suyu mu çıktı da Kıbrıs'a gittiler demeden kendini alamıyor.
Yöneticilerin Kıbrıs'a gitmesine anlam veremeyen, onlar Kıbrıs'ta iken yapılandırma kabusu ile uğraşan ve bu yüzden yöneticilere kızan meslektaşlarımıza, yüzlerinde tebessüm ettirecek bir haberim var. Kıbrıs'ın 1 haftalık hava durumuna baktım, ahınız mı tuttu nedir bilmiyorum ama Kıbrıs 1 hafta boyunca sağanak yağmurlu olacakmış. :)) 

Yalnız, Kıbrıs'ta bulunan bir otelde tek eğlence Aquaparktaki kaydıraklardan kaymak değil elbette. Sempozyum sona erince otelin casinosu da gayet eğlenceli dakikalar vaat ediyor insana. Hatırı sayılır ücretler alan yöneticilerimiz rulet masasında da biraz zaman geçirip, Kasım ayındaki yoğun işlerin stresini atacaklardır elbette. Umarım şans yanınızdadır da çok kazanırsınız, belki çok kazanınca yasal olarak almamanız gereken nispi aidatları da almayı bırakırsınız, huzur haklarınızdan da feragat edersiniz belki. Ama kazanamasanız da üzülmeyin;

Kumarda kaybeden aşkta kazanırmış. Biz sizleri çok seviyoruz ve muhabbetle kucaklıyoruz... :)) 


Hasan Volkan ÇEVİK

Mali Müşavir
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...