20 Haziran 2017 Salı

İş Güvenliği 2020'ye Kaldı..!!!


Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı bulunan özel sektör işyerleri için 1 Temmuz’da başlaması gereken iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu; 2020 yılına ertelendi.

Sanayi ve Üretime Destek Yasa Tasarısı’nın 19.06.2017 tarihinde TBMM tarafından kabulüyle 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli sınıftaki iş yerlerinde, (işe giriş, periyodik muayeneler ve tetkikler hariç) iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri, işverenler veya işveren vekilleri tarafından yürütülebilecek, 1 Temmuz 2020 yılına kadar iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunlulukları olmayacak.

15 Haziran 2017 Perşembe

İnşaat Dosyalarının Şube Tescili Yapılmalı Mı?



Soru: Slm arkadaşlar.insaat isi ile ugrasanlar her actıkları yeni ssk dosyasını vergi dairesine şube olarak tescil ettirmek zorundamı.şube tescili yapılmadıgı icin muhtasar beyanname verilirken insaattaki calısan sayısı ve ucretleri merkez dosyaya ilave edilip veriliyor. Bence yanlış gibi şube tescili olmak zorunda mı?

Cevap: Şube tescili farklı bir olay. İnşaat işi ile uğraşanların açtıkları şantiyeler şube olarak nitelendirilmez. Yapacağınız inşaat işi ile ilgili düzenlenen sözleşmeyi ekleyerek ....... yerde ........ işini yapmak üzere ...... tarihinde işe başlamış ve işçi çalıştırmaya başlamış bulunmaktayım şeklinde bir dilekçe ile inşaat işine başladığınızı vergi dairesine bildirmeniz gerekir. 

Stopaj konusuna gelince açtığınız şantiyelerde çalışan işçilere ait stopaj ödemesini şantiyenin bağlı olduğu vergi dairesine bildirebileceğiniz gibi merkez vergi dairenize de bu bildirimleri yapabilirsiniz. Bu durumu yazacağınız dilekçede ayrıca belirtmelisiniz. Şantiye şehir dışında da olsa bu yolu izleyebilirsiniz. 

Çalışan sayısı ve ücretlerin merkez dosyaya ilave edilip bildirilmesini yanlış bulmuşsunuz. Çalışan bütün işçiler için muhtasar beyannamenizi merkezin bağlı olduğu vergi dairesi üzerinden bildirmeyi tercih etmişseniz elbette muhtasar beyannamenin ön yüzünde bulunan çalışan sayısında bütün şantiyelerde çalışan işçilerinizin toplam sayısı yer alır. Fakat beyannamenin arka sayfasında var olan işyeri sgk sicil numaraları listelenir ve bu listede her bir işyerinde çalışan sigortalı sayılarına ayrıca yer verilir. Haliyle bir yanlışlık bulunmamaktadır.


Soru: Hasan bey sgk sicil numaraları sube tescili yapılmadıgı icin merkezin sicil numarasında bildiriliyor isciler bunu sormak istedim

Cevap : Ceylan hanım siz inşaat işi derken ne tür bir inşaat ile uğraşıyorsunuz. Yap sat mı yoksa taahhüt işi mi?

Yap-Sat işi ile yapıyorsanız; inşaatın yapılacağı yer için SGK'da işyeri tescili yaptırıp burada çalışan işçilerinize ait işçilik ödemelerinizi bu dosya üzerinden yapacaksınız. İnşaat bitirilince de iskan almak için SGK'dan ilişiksiz belgesi almanız gerekir. Böyle bir inşaat dosyası için şube tesciline gerek yok.

Taahhüt işi yapıyorsanız ve işin ana yüklenicisi sizseniz yine yapacağınız işe uygun olarak tamamlamanız gereken bir asgari işçilik oranı vardır. Bu gibi bir iş için de SGK'da işyeri tescili yaptırmanız gerekir. Böyle bir inşaat dosyası için de şube tesciline gerek yoktur.

Taahhüt işi yapıyorsanız ve ana yüklenici değil de taşeronluk yapıyorsanız esasında yine işyerini taşeron olarak tescil ettirmeniz gerekir ama bazı yüklenici firmalar (bu çok fazla görünen bir durum değildir) taşeron olarak dosya açtırmanızı istemezler. Bu durumda siz işçilerinizi mecburen merkez dosyanızdan gösterir ve çalışılan işyerine görevlendirme yazısı ile gönderirsiniz. Burada sıkıntı şudur; eğer merkez dosyanız inşaat firmanızın bürosu şeklinde tescil edilmişse buraya yapacağınız yüksek sayıdaki işçi girişi SGK tarafından incelemeye tabi tutulabilir. Taşeronluk faaliyeti sebebiyle merkezden görevlendirme yaptığınızı beyan ederek bu konuda bir problem yaşamazsınız. Böyle bir inşaat dosyası için de şube tesciline gerek yoktur. 

Son olarak bir de ufak çaplı inşaat işleri vardır. Bu işler için SGK'da dosya açtırmaya gerek yoktur, işçiler merkezden görevlendirilir. Haliyle böyle bir inşaat işi için de şube tesciline gerek yoktur.

Sonuç olarak; merkezden görevlendirdiğiniz inşaatta çalışan işçilerinizi muhtasar beyannamenizde merkez de göstermenizin bir sakıncası yoktur.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

14 Haziran 2017 Çarşamba

Ertelenen SGK Primleri Yapılandırma Kapsamına Girmemektedir...!



Daha önce ertelenen 12/2016, 01-02/2017 dönemlerine ait SGK borçları 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamına girmemektedir. 

Merak edenler; 2017/21 Sayılı SGK genelgesinin 10- Yapılandırma Kapsamına Dahil Edilmeyen Borçlar bölümünün (a) bendine bakabilirler.

(a) bendi; 5510 sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında ödeme süresi ertelenen prim tutarları; ... bu Kanun kapsamında yeniden yapılandırılmayacaktır. 

Merak edenler için geçici 72. maddeyi de paylaşıyorum... 

GEÇİCİ MADDE 72- (Ek: 18/1/2017-6770/28 md.)

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinden, 2016 yılı Aralık ayı için geçici 68 inci, 2017 yılı Ocak ve Şubat ayları için geçici 71 inci madde kapsamında Hazine katkısına müstahak olanların, anılan maddeler uyarınca Hazine katkısı hesabında ilgili aylarda dikkate alınacak prim ödeme gün sayısının günlük 60 TL ile çarpımı sonucu bulunacak sigorta primine esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak 2016 yılı Aralık, 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait sigorta prim tutarlarını, sırasıyla 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayları içerisinde Kurumca belirlenecek tarihe kadar ödemeleri halinde bu aylara ilişkin primler süresinde ödenmiş sayılır. Bu maddenin uygulamasında, 2016 ve 2017 yılı içerisinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerleri için sigorta primlerini yasal süresinde ödeme şartı aranmaz 

Saygılarımla,
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

2 Haziran 2017 Cuma

Henüz Gerçekleşmemiş Mahsup Talebi Olanlar Dikkat...!!!

7020 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce, vergi mevzuatında yer alan düzenlemeler nedeniyle mahsuben iade talebi bulunan mükellefler diledikleri takdirde mahsup talep ettikleri borçları için Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu takdirde, mahsuben iade talebinden vazgeçtiklerini bağlı bulundukları vergi dairesine, birden fazla vergi dairesine mahsup talepli borçları olması hâlinde, her birine ayrı ayrı Kanundan yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içinde ekte yer alan (Ek:2/F) dilekçeyle bildirmeleri gerekmektedir.

Mükellefin kendi borcu dışında, ilgili mevzuat uyarınca üçüncü şahısların borçlarına mahsup talebi olması hâlinde ise mahsup talebinden vazgeçebilmesi için borcuna mahsup istenen üçüncü şahsın da bu konuya yönelik irade beyanı aranılacaktır. Bu takdirde, mükellefin üçüncü şahıs lehine yaptığı mahsup talebi hükümsüz kalacaktır. Lehine mahsup talep edilen üçüncü şahsın ise mükellefin irade beyanı olmadan Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunabileceği tabiidir.

Bununla birlikte, mahsup talebinden vazgeçen mükelleflerin, mahsup talebine konu iade alacaklarını 7020 sayılı Kanun kapsamındaki taksitlerine Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre veya Kanun kapsamında yapılandırılmayan vergi borçlarına ilgili mevzuat uyarınca mahsubunu talep etmeleri mümkündür. Bu durumda, mahsuba esas alınacak tarih, Kanunun yayımı tarihinden sonra yaptıkları başvuru esas alınarak belirlenecektir.

Ancak mevcut mahsup taleplerini iptal ederek 7020 sayılı kanunda belirtilen şekilde borçlarını yapılandırmak isteyen mükelleflerin, kanunun 3. Maddesinin 15. Fıkrasında belirtilen dava açmamak yada açılan davalardan feragat ettiklerini beyan etmek zorunda olduklarını unutmamaları ve bir hak kaybı yaşamamaları için bu madde hükmüne özellikle dikkat etmeleri yerinde olacaktır. 7020 sayılı kanundaki şartlara göre başvuruda bulunup işlemiş gecikme zamlarından kar edeyim derken devam eden ihtilaflı durumlar yada oluşması muhtemel ihtilaflı durumlar yüzünden yasal yollara başvuramayacak olması nedeniyle sıkıntıya düşecek olmalarını ayrıca değerlendirmek/değerlendirmeleri yerinde olacaktır.

Örnek :

26/1/2014 vadeli 13.400,00 TL gelir (stopaj) vergisi süresinde ödenmemiştir. Önceki yapılandırma kanunlarına başvurmamış olan mükellef; ödenmeyen bu borç için vergi dairesinden olan alacağın kesinleşmesi üzerine mahsup talep etmiş fakat mahsup işlemi 7020 sayılı kanunun yayım tarihine kadar yapılmadığından mahsup talebi iptal edilmiş ve 7020 sayılı kanuna göre yeniden başvuruda bulunulmuştur. Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 7.504,00 TL gecikme zammı hesaplanmıştır. Kanunun yayımı tarihi itibarıyla toplam borç tutarı 20.904,00 TL’dir.

Bu Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunulması hâlinde, vergi aslına uygulanan gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları kullanılarak Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır. Hesaplanan Yİ-ÜFE tutarı : 2.485,70-TL. Peşin Ödeme tercih edildiğinde % 50 si ödenecektir.

Buna göre, ödenecek (mahsup edilecek) tutar ile tahsilinden vazgeçilen alacak tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

Ödenecek (Mahsup Edilecek) Tutar

Gelir (Stopaj) Vergisi                                               : 13.400,00 TL
Yİ-ÜFE Tutarı (Gecikme Zammı Yerine) %50            :   1.242,85 TL
TOPLAM                                                                : 14.642,85 TL


Tahsilinden Vazgeçilen Alacaklar

Vergi Aslına Uygulanan Gecikme Zammı              : 7.504,00 TL

Henüz gerçeklememiş önceki mahsup talebi iptal edilerek, 7020 sayılı kanuna göre başvuruda bulunan mükellefin iade alacağından 14.642,85 TL tutar mahsup edilecek ve mükellef önceki mahsup talebini iptal ederek 7020 sayılı kanuna göre başvuruda bulunduğu için toplam 6.261,15 TL daha az vergi ödemiş olacaktır.

Söz konusu mükellefin Kanundan yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içinde 1 nolu tebliğ ekinde yer alan (Ek:2/F) dilekçeyle başvurmaları gerekmektedir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...