20 Aralık 2018 Perşembe

Defter Tasdik Ücretini Az Ödedim Diye Sevinen Esnaf


Defter tasdik ücretini az ödedim diye sevinen esnafın durumu;

Biliyorsunuz 2018 yılının Mart ayında 7103 sayılı yasa ile birlikte işverenlere, önceki yıl çalıştırdığı işçi sayısı ortalamasına ilave olarak işe aldıkları personeller için en az 12 ay süreyle yaklaşık 800-TL civarında sgk ve vergi avantajı sağlanmış durumda. 1 önceki yıl çalışanı olmayanlar bu avantajlardan 3 ay sonra yine aynı süreler ile yararlanmaya başlıyor. 2018 yılı için sağlanan avantajın bir yıllık tutarı 9.600-TL civarında. Gelelim konumuza;

Limited şirket olarak faaliyet gösteren bir market işletmecisi muhasebeci olduğumu bildiğinden alış veriş esnasında hep muhasebecisi ile yaşadıklarını anlatıp çoğu zaman da özellikle verdiği ücretlerden şikayet ediyordu. Ben de her konuştuğumuzda meslektaşımızdan yana tavır takınınca bana da inceden inceye sinir olduğunu hissedebiliyordum. Geçtiğimiz yıl mevcut muhasebecisini ücretini pahalı bulduğu için değiştirdi ve 250-TL ücret ile başka bir muhasebeci ile anlaştı.Bu muhasebeci arkadaşı sol kulağını çınlatacak şekilde bolca andım. 

Daha sonra bu market işletmecisi ile yine yıl içerisinde benzer diyaloglar kurmaya devam ettik. Bu sefer muhasebecisinden şikayet etmiyordu, gayet memnundu çünkü az ücret veriyordu. Her zaman yaptığım gibi bir gün çocuklara abur cubur alırken şu anda çalışan yok ama birini sigortalı olarak işe alacağım bana maliyeti ne olur diye sordu. Bende kendisine sgk ve vergi olarak maliyetin yaklaşık 800-TL civarında olduğunu ama yazının başında belirttiğim gibi bir teşvik olduğunu ve şartları sağlıyor ise en az 1 yıl süreyle teşvikten yararlanıp yıllık 9.600-TL gibi bir avantajının olabileceğini söyledim. 

Bunu duyunca gözleri parladı, yüzünde çakalca gülen bir ifade belirdi ve hemen nasıl yararlanacağını sormaya başladı. Bende kendisine muhasebecisine sorarsa ona söyleyeceğini ifade ettim ve ayrıldım. Sonraki gitmelerimde tekrar sormaya devam etti. Bunun çok basit bir şey olduğunu internete yazınca kendisinin bile göreceğini bu yüzden muhasebecisinin rahatlıkla kendisini aydınlatabileceğini söyledim. 

Muhasebeci "arkadaş" bunu sorunca böyle bir şeyin olmadığını, yasanın henüz çıkmadığını ve bunun bir dedikodu olduğunu söylemiş. Bu arada bu konuşmalar 2018 yılının Ağustos ayında gerçekleşiyor. Bizim esnaf arkadaşın yanından gülerek ayrıldım, biraz gidince arkamdan meraklı ve şaşkın bir ifade ile bana baktığını gördüm. Sonraki gitmelerimde hep aklı oradaydı benden kanun numarasını falan yazmamı istedi yazmadım, gıcık oldu.

Geçtiğimiz hafta tekrar alışveriş yaparken bana defter tasdik ücreti ne kadar diye sordu. Muhasebecin ne dediyse odur dedim. 1.500-TL istedi dedi, tamam normal vereceksin dedim. Bu sefer o gülmeye başladı, yok yok 550-TL istedi dedi. İyi işte ne güzel az veriyorsun o muhasebeciyi sakın bırakma dedim. Ama SGK'dan sana yaklaşık 10 bin lira kaybettirdi bunu da unutma dedim. Öyle bir şey yokmuş, bize olmuyormuş dedi.

Yani diyeceğim şu ki dostlar yazdığım ve yaşadığım bu örnekte "Ucuzsa vardır bir illeti, pahalıysa vardır bir hikmeti" atasözünün hayat bulduğunu görebilirsiniz. Kendince az muhasebe ücreti (yasal sınırların altında) ödeyip defter tasdikini de az ödeyen esnaf kendini kardayım zannediyor. Oysaki diğer taraftan ucuza defter tutan benim meslektaş demeye bile hicap duyduğum kişiler tarafından yararlanması gereken vergisel vb. diğer teşvik ve benzeri avantajlardan yararlandırılmayarak büyük zararlar edebiliyor. Yaşadığımız bu örnekte muhasebeci arkadaş bu esnaf arkadaşı teşvikten yararlandırmış olsaydı esnaf arkadaş yaklaşık 40 aylık muhasebe ücretini bedavaya getirmiş olacaktı. 

Son olarak da sözüm meslektaşlarımıza; sayın meslektaşlarım lütfen tarifenin altında iş kabul etmeyin. Ucuz iş kabul ederek kazanmış olmuyorsunuz, sadece günü kurtarıyorsunuz ve sadece işini elinden aldığınız meslektaşınıza kaybettirmiş olmuyorsunuz. Bu şekilde hem kendinizin hem mesleğinizin saygınlığını yerle bir edip bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Lütfen kendinizi, mesleğimizi ve diğer meslektaşlarımızı; kendini kurnaz zanneden esnaf kılıklı kişilerin oyuncağı haline getirmeyi bırakın ve mesleğinizin hakkını verin, bir başkasının hakkını yemeyi bırakın... 

Hasan Volkan ÇEVİK 
Mali Müşavir

7 Aralık 2018 Cuma

287 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı Kapsamında 2. El Ticari Araçlarda Uygulanacak KDV Oranı

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları KDV Ve ÖTV Grup Müdürlüğü


Sayı : 84974990-13Ü[KD V-l /H/28-2018/98]-E.462898 28.11.2018

Konu : İkinci el araç Alım-satımında KDV oranı


Sayın :******* ***************/ANKARA

İlgi :20/11/2018 tarihli dilekçeniz

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ticari araç Alım ve satımında KDV oranının %1’e düşürüldüğü belirtilerek alacağınız ticari aracın ikinci el olması durumunda uygulanacak KDV oranı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Katma Değer Vergisi Kanunun 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'nin konusunu teşkil ettiği hüküm altına alınmıştır.

KDV oranları, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayıl, listede yer alan teslim ve hizmetler için %8 ,bu listelerde yer alanlar hariç olmak üzere vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tescil edilmiştir. 

31/10/2018 tarihli ve 30581 Mükerrer Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 4'üncü maddesi ile 31/12/2018 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmak üzere; 25/12/2017 tarihli ve 2017/11170 sayıl, Bakanlar Kurulu Karan ile Yürürlüğe konulan istatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin-

8701.20, 87.02, 87.04, 87.05 gümrük .arife İstatistik pozisyon numaralarında yer alan malların katma değer vergisi oranı %1 olarak belirlenmiştir.

Buna göre ;31/12/2018 tarhine kadar (bu tarih dahil) alım-satımını yapacağınız ikinci el aracın Türk Gümrük tarife cetvelinin 8701.20.87.02.87.04. 87.05 gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alması durumunda KDV oranı % 01 olarak uygulanacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim. 
YÜKSEL DUMAN


Özelgenin devamında Cumhurbaşkanlığı Kararında sayılan gümrük tarife pozisyonundaki araçları da belirtmek istedim;

31.10.2018 Tarihli ve 287 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararına göre ticari taşıtlarda KDV oranı 31/12/2018 tarihine kadar %1 olarak belirlenmiştir. Bu araçlar hangileridir?

8701.20, 87.02, 87.04 ve 87.05 gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alan mallar.

8701.20 > Yarı römorklar için çekiciler

87.02 > 10 veya daha fazla kişi taşımaya mahsus (sürücü dahil) motorlu taşıtlar. (Otobüs, midibüs ve minibüs)

87.04 > Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar

87.05 > Özel amaçlı motorlu taşıtlar (Kurtarıcılar, vinçli taşıtlar, itfaiye taşıtları, beton karıştırıcı ve mücehhez taşıtlar, yol süpürmeye mahsus arabalar, püskürtme yapan arabalar, seyyar atölyeler, seyyar radyoloji üniteleri)

3 Aralık 2018 Pazartesi

Meclise Sunulan 71 Maddelik Kanun Teklifinin Mesleğimizi İlgilendiren Bölümleri

burayı tıklayarak


TBMM’ne sunulan kanun teklifinin mesleğimizi ilgilendiren bazı bölümleri; 

- Danıştay Dava Daireleri Kurulu E:2017/548, K:2017/606 sayılı kararıyla kur farklarının KDV matrahına dahil olmadığı tespitini yapmıştı. Şimdi meclise sunulan torba yasanın 19. Maddesi ile 3065 sayılı kanunun 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine “fiyat farkı”, ibaresinden sonra gelmek üzere “kur farkı,” ibaresi eklenmiştir. Bu durumda kur farkları yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte KDV matrahına dahil olacaktır. (Madde 19) 

- 3065 sayılı kanunun geçici 35 maddesindeki ve geçici 37 inci maddesindeki tarihler sırasıyla; 31.12.2020 ve 2019 şeklinde uzatılmıştır. (Madde 20-21) 

- 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 50 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün “prim ödeyerek sürekli çalışmış” olanlardan ibaresi Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün “hizmet akdine tabi” olanlardan şeklinde değiştirilmiş ve devamsızlık hallerinden kaynaklı işsizlik maaşı ödenmeme durumu ortadan kaldırılmış olacaktır. (Madde 26) 

- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “2017 ve 2018” ibaresi “2017, 2018 ve 2019” şeklinde değiştirilmiş ve sürelerin uzatılması yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmiştir. (Madde 44) 

- Yaşlılık/malullük/ölüm aylığı almakta olan emeklilerine ve hak sahiplerine ödenen aylıklar ile her ay itibarıyla aylıkları ile birlikte yapılan ödemeler toplamı için 1.000-TL’lık alt sınır belirlenmektedir. (Madde 43) 

- Kira bedelinin belirlenmesinde tüketici fiyat endeksinin artış oranı olarak belirlenmesinin üretici fiyat endeksinden daha hakkaniyete uygun sonuçlar doğuracağı düşünüldüğünden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 344 maddesi değiştirilecektir. Yasa değişikliği ile birlikte kira artışlarında TÜFE artış oranı dikkate alınacaktır. (Madde 57) 

- 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na “Ödünç para verme” başlıklı; “6102 sayılı kanunun 195 inci maddesi hükümleri çerçevesinde şirketler topluluğunu oluşturan şirketler, birbirlerine uygulanacak faiz ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun ödünç para verebilirler” şeklinde EK madde 1 eklenmiştir. (Madde 63)

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Yasa teklifinin tam metnini burayı ziyaret edip derneğimizin dosyalar bölümünden indirebilirsiniz...

21 Kasım 2018 Çarşamba

Emeklilikte Yaşa Takılanlar İçin Öneriler



Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili "şurada" bir değerlendirmede bulunmuş fakat çözüm önerisini bu yazı ile biraz daha görünür hale getirmek istedim.

Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili yapılacak düzenleme ülke ekonomisine ciddi zararlar verecekse; bundan sonra daha önce yapılan benzer uygulamalara asla yer vermemek kaydı ile düzenleme yapılmaması makul karşılanabilir. Fakat bu durumda olanlar ile ilgili basit ve her iki tarafı da memnun edecek bir önerim var. 

Birincisi emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekleyenlerden eğer hiçbir yerde çalışmıyorlar ise GSS primi alınmasın, çalışan sigortalılardan ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden %20 oranında alınan katkı payı; emeklilerde ve emeklilerin bakmakla yükümlü oldukları kişiler için uygulanan % 10 oranında uygulansın. Bu sayede bu durumdaki vatandaşlarımıza ufakta olsa bir katkı sağlanmış olur. 

İkincisi; emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekliyor olmasına rağmen çalışmak zorunda olanlar ile ilgili düzenleme. Biliyorsunuz emekli gün sayısını tamamlamasına rağmen hala çalışan sigortalıların ödedikleri fazla primler (çarpan etkisi) nedeni ile emekli maaşları düşebiliyor. Bunu da düşünerek emekli olma gün şartını sağlayanlardan sgk ve vergi kesintileri yapılmasın, sigorta primi olarak sadece işveren payları ödensin. Bu sayede hem fazla primler nedeniyle emekli maaşı düşmeyecek hem de söz konusu işçi brüt maaşının tamamını almış olacaktır. Yalnız bu fark ücretin işveren tarafından değil bizzat devlet tarafından işçinin hesabına yatırılması sağlansın. Yani işveren bordroyu hazırlarken yine söz konusu kesintileri yapıp işçiye net asgari ücreti ödesin fakat işçi adına yapılan kesintiler devlet tarafından işçinin hesabına aktarılsın. Bu öneri AGİ ödemelerinde kötü niyetli tutum sergileyen işverenlerin durumu gözetilerek ortaya atılmıştır. Uygulama işverenlere prim ödemelerinde kolaylık sağlayacak şekilde genişletilebilir. Bu sayede asgari ücretli bir işçinin maaşı 400 liradan fazla artacak, işverene sağlanan prim indirimi ile üzerindeki yük bir nebze de olsa azalacak ve en önemlisi devletimiz nezdinde prim ödememek için kayıt dışı çalışanların sisteme dahil olması sağlanarak kayıt dışılığın önüne geçilmiş olacak. 

Ve üçüncüsü; emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekliyor olmasına rağmen kendi adına bağımsız olarak bir işyeri işletmek isteyenler olabilir. Bu durumda olanlar zorunlu 4/b (bağkur) sigortalısı olmak zorunda. Emeklilik müracaatında son 3,5 yıl en fazla hangi statüye göre prim ödenirse o şarta göre emekli olma zorunluluğu olduğundan; 4/a yönünden emeklilik şartlarını sadece yaş yönünden bekleyen bir kişi bağkur sigortalısı olmamak adına türlü alicengiz oyunları yapıyor. İşyerini açıp kendini başka bir yerde sigortalı göstermek, işyerini eşinin, babasının ya da başka bir akrabasının adına açıp gölge işveren olarak faaliyet gösteriyor.

Durum böyle iken emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekliyor olmasına rağmen kendi adına bağımsız olarak bir işyeri işletmek isteyenler tıpkı emekli olup da işyeri açanlarda olduğu gibi herhangi bir prim vs. ödemesin ya da bir üst örnekte olduğu gibi kendilerinden sadece iş kazası ve meslek hastalığı için %2 oranında prim alınsın. Bu sayede kayıt dışılığın, sahte sigortalılıkların önüne geçileceği gibi; sigortalı da bağ kur primi ödemeyecek ve başka bir statüden emekli olmamak için türlü oyunların içine girmeyecektir.

Bir tablo ile özetlersek;

Emekli Olma Şartını Sağlamış ve Sadece Yaşı Bekleyen
Çalışmayacaksa
4/a'lı Olarak Çalışacaksa
4/b'li (Bağkurlu) Olarak Çalışacaksa
GSS Primi Alınmasın
Maaşından Kesinti Yapılmasın
Bağkur Primi Ödemesin
İlaç vs. Katkı Payı % 10 Olarak Uygulansın
Alacağı Emekli Maaşı Düşmesin
Emeklilikte Statü Farklılığı Olmasın

İlaç vs. Katkı Payı % 10 Olarak Uygulansın
İlaç vs. Katkı Payı % 10 Olarak Uygulansın

Kayıtdışılık Önlenecektir
Kayıtdışılık Önlenecektir

Sonuç olarak dün de bugün de popülist politikalar ile günü kurtarmak adına ve ülkenin tamamından ziyade belirli bir gruba yarar sağlayan uygulamalar ülke ekonomisine zarar vermiştir. Bunun önüne geçmenin yolu üretim politikalarını benimseyip insanlarımızı üretime, çalışmaya ve tasarrufa yönlendirmek olmalı ve devlet uygulamaları ile vatandaşlarımız özendirilmeli ve desteklenmelidir. Bu sayede hem çalışanlarımıza daha yaşanabilir bir hayat sunabiliriz, hem emeklilikte yaşa takılmak gibi bir mağduriyetimiz olmaz hem de emeklilerimiz emeklilik günlerinde çok daha insanca bir yaşam sürebilirler.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

1 Kasım 2018 Perşembe

Emeklilikte Baş.'a Takılanlar



Emeklilikte Baş.’a Takılanlar 

Yıl 1988, Turgut ÖZAL süper emeklilik yasasını onayladı parayı ödeyenler emekli oldu. Kimse bu düzenleme ülke ekonomisine zarar verir demedi. Şartları sağlayanlar koşa koşa emekli oldu. 

Yıl 2008. 60 aydan fazla bağkur borcu olanların borçları silindi. SGK’dan emekli olma şartını sağlayıp da Bağkur’lu olanlar ya da bağkur borcu olanlar bu yasadan yararlandı ve emekli oldu. Kimse bu düzenleme ülke ekonomisine zarar verir demedi. Şartları sağlayanlar koşa koşa emekli oldu. 

Yıl 2015. 12 aydan fazla bağkur borcu olanların borçları silindi. İçlerinde benim de bir müşterimin olduğu SGK’dan emekli olma şartını sağlayıp da Bağkur’lu olanlar yada bağkur borcu olanlar bu yasadan yararlandı ve emekli oldu. Kimse bu düzenleme ülke ekonomisine zarar verir demedi. Şartları sağlayanlar koşa koşa emekli oldu. 

Yıl 2015. Haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesi dönemin Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK, CHP’nin emekliye yılda 2 maaş ikramiye vaadi ile ilgili; “Bekara karı boşamak kolay, bu şekilde yapılacak bir ödeme ülke ekonomisini batırır” dedi. Ne olduğunu biliyorsunuz ama aşağıda ayrıca yer vereceğim ne olduğuna. 

Yıl 2018. 24 Haziran seçimleri öncesi hükümet şov yaptı. Genel affa karşı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanımız, sanki vergi kaçırmak suretiyle hırsızlık yapmak hafif bir suçmuş gibi, ülke ekonomisine zarar veren, doğmamış bebeklerin hakkını gasp eden vergi kaçakçılarını bir kez daha çıkarılan vergi affı ile temize çıkardı. Hiç kimse olaya bu yönüyle bakmadı, para toplamak için namuslu vatandaşlar bir kez daha aptal yerine konuldu. 

Bağkur borcu olanların borçları silindi zamanında ödeyenler keriz yerine konuldu. Borcu silinip de emekli olabilecek olanlar bir kez daha emekli oldu. Bu arada bu uygulamanın ülke ekonomisine vereceği zarardan kimse bahsetmedi. 

Çıkarılan yasa aynı zamanda bağkurluların borçlarının ihya edilmesini de kapsıyordu. 12 yıl yani 144 ay borcu olan bir müşterim bugün 100 bin liraya satın alabileceği prim günlerini bu yasa sayesinde 30 bin lira gibi cüzi bir rakama satın almış oldu ve emekli oldu. Bu uygulamanın da ülke ekonomisine olan zararlarından bahsedilmedi. 

Çıkarılan bir yasa ile 2015 yılında ülke ekonomisini batırır denen emeklilere bayramlarda biner lira ikramiye verilmesi uygulaması yürürlüğe girdi. Kimse sesini çıkartmadı, emekliler biz bu paraları alıyoruz ama ülkenin ekonomisi bundan nasıl etkilenir demeden koşa koşa aldılar paralarını. 

Bu arada muhalefet partileri de kredi kartı mağdurlarının borçlarını silecekleri yönünde vaatleri sıralıyorlardı peşi sıra. Borçlu olanlar yahu bizim borçlar silinecek ama ülke ekonomisi bundan nasıl etkilenecek diye düşünmeden ellerini ovuşturuyorlardı. 

Sanırım bu kadar yeterli. Yani diyeceğim odur ki, bu zamana kadar ülke ekonomisini günden güne kötüye götüren fakat yararlananlar tarafından hiç lafı bile edilmeyen o kadar çok düzenleme yapıldı ki.! “…“Canım biz yararlanalım da ülkenin canı cehenneme.” 

Şimdi de gündemde emeklilikte yaşa takılanlar var. İşe başladıkları tarihte tabi oldukları kanun değiştirilmiş ve geriye doğru işletilmiş ve emekli olma zamanları ertelenmiş birçok vatandaş var. Bu zamana kadar yukarıda bir kısmını saydığım düzenlemeleri gören emeklilikte yaşa takılanların kendilerini ilgilendiren bu durum için düzenleme yapılmasını istemelerini çok anormal karşılamıyorum. 

Cumhurbaşkanımız emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili şöyle bir ifade kullandı; 

“Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir dönemde, böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı, diye milletime soruyorum.” 

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ifadesine canı gönülden katılıyorum fakat sayın cumhurbaşkanım; yukarıdaki düzenlemeleri yaparken ülkemizin ekonomik durumu çok mu iyiydi, ekonomimiz çok iyi olduğu için mi Marmaris’te saray yapımına devam ediliyor, ekonomimiz çok iyi olduğu için mi 26 Ağustos tarihinde Ahlat’a saray yapma kararı veriyorsunuz, ekonomimiz çok iyi olduğu için mi milletvekili sayısını 600’e çıkardık, ekonomimiz çok iyi olduğu için mi maaşınıza %26 zam yapıldı. Devlet başkanı olarak vatandaşlara örnek olacak tasarruf uygulamalarını öncelikle kendinizden başlayarak yapamaz mıydınız? 

Sonuç olarak emeklilikte yaşa takılanların durumu ortada. Esasen kendileri çıkar sağlarken ülkenin zarar görebileceği uygulamaların yapılmasına karşıyım fakat bu zamana kadar yapılan uygulamalar maalesef insanların (üstelik haklı oldukları) böyle talepler ile gelmesine sebep oluyor. 

Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili yapılacak düzenleme ülke ekonomisine ciddi zararlar verecekse; bundan sonra yukarıdaki ve bunlara benzer uygulamalara asla yer vermemek kaydı ile düzenleme yapılmaması makul karşılanabilir. Fakat bu durumda olanlar ile ilgili basit ve her iki tarafı da memnun edecek bir önerim var. 

Birincisi emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekleyenlerden eğer hiçbir yerde çalışmıyorlar ise GSS primi alınmasın, çalışan sigortalılardan ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden %20 oranında alınan katkı payı; emeklilerde ve emeklilerin bakmakla yükümlü oldukları kişiler için uygulanan % 10 oranında uygulansın. Bu sayede bu durumdaki vatandaşlarımıza ufakta olsa bir katkı sağlanmış olur. 

İkincisi ise emekli olma şartını sağlamış ve sadece yaşı bekliyor olmasına rağmen çalışmak zorunda olanlar ile ilgili düzenleme. Biliyorsunuz emekli gün sayısını tamamlamasına rağmen hala çalışan sigortalıların ödedikleri fazla primler (çarpan etkisi) nedeni ile emekli maaşları düşebiliyor. Bunu da düşünerek emekli olma gün şartını sağlayanlardan sgk ve vergi kesintileri yapılmasın, sigorta primi olarak sadece işveren payları ödensin. Bu sayede hem fazla primler nedeniyle emekli maaşı düşmeyecek hem de söz konusu işçi brüt maaşının tamamını almış olacaktır. Yalnız bu fark ücretin işveren tarafından değil bizzat devlet tarafından işçinin hesabına yatırılması sağlansın. Yani işveren bordroyu hazırlarken yine söz konusu kesintileri yapıp işçiye net asgari ücreti ödesin fakat işçi adına yapılan kesintiler devlet tarafından işçinin hesabına aktarılsın. Bu öneri AGİ ödemelerinde kötü niyetli tutum sergileyen işverenlerin durumu gözetilerek ortaya atılmıştır. Uygulama işverenlere prim ödemelerinde kolaylık sağlayacak şekilde genişletilebilir. Bu sayede asgari ücretli bir işçinin maaşı 400 liradan fazla artacak, işverene sağlanan prim indirimi ile üzerindeki yük bir nebze de olsa azalacak ve en önemlisi devletimiz nezdinde prim ödememek için kayıt dışı çalışanların sisteme dahil olması sağlanarak kayıtdışılğın önüne geçilmiş olacak. 

Sonuç olarak dün de bugün de popülist politikalar ile günü kurtarmak adına ve ülkenin tamamından ziyade belirli bir gruba yarar sağlayan uygulamalar ülke ekonomisine zarar vermiştir. Bunun önüne geçmenin yolu üretim politikalarını benimseyip insanlarımızı üretime, çalışmaya ve tasarrufa yönlendirmek olmalı ve devlet uygulamaları ile vatandaşlarımız özendirilmeli ve desteklenmelidir. Bu sayede hem çalışanlarımıza daha yaşanabilir bir hayat sunabiliriz, hem emeklilikte yaşa takılmak gibi bir mağduriyetimiz olmaz hem de emeklilerimiz emeklilik günlerinde çok daha insanca bir yaşam sürebilirler.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

19 Eylül 2018 Çarşamba

Korkunun Gözünü Seveyim

Tum Polis ve Jandarma birimlerimiz Emniyet Kemeri, Cep Telefonu ve Tehlikeli Arac Kullanimi denetimlerinde gorevlendirildi. Lutfen, Bu Yolda Hep Birlikteyiz! T.C. Icisleri Bakanligi. B002

Bu mesaj hepinize gelmiştir herhalde. Bu mesaj geldikten sonra uygulamalar da başlayınca insanlar ceza ile muhatap olmamak için araç kullanırken çok daha fazla dikkat etmeye başladılar.

Peki bizim kemer takmamız yada araç kullanırken cep telefonu ile konuşmamamız için illa bir ceza tehdidi mi olması lazım? Düşünün ki; insanlarımızın bir çoğu can güvenliği için değil, ceza yememek için korkularından uyuyor bu yasaklara. 

Demek ki neymiş disiplin mekanizmalarının işletilmesi, suç ve cezanın ayrım gözetilmeksizin uygulanması toplumu bir nebze de olsa düzene sokabiliyormuş.

Peki mesleğimizde durum ne? Düşük ücretle asgari ücretin altında defter tutanlar, bir başkası ile sözleşmesi devam eden müşteriyi meslektaşını kötüleyerek ayartmaya çalışanlar, bir şirkette çalışırken başkası üzerinden defter tutanlar ve aklıma gelmeyen niceleri. 

Temelde insanlardaki meslek sevgisini artırmanın yollarını aramanın daha doğru olduğunu düşünüyorum ama düzgün çalışmaya çalışan meslektaşlarımızın mağdur edilmemesi adına bu tür disiplin cezası gerektiren fiillerin ayrım gözetmeksizin disiplin cezası ile cezalandırılması meslek camiasını bir nebze de olsa düzene sokacaktır diye düşünüyorum. 

Her Yerde İsraf Var



Sürekli Zorunlu "Ücretli" Mesleki Eğitim Üzerine...

Eğitimin faydalı olduğunu düşünüyorum. Fakat ücretli olmasını kabul edemiyorum. Tam bize göre bir hareket. Yönetmeyi becereme, sonra bunun ceremesini ülkede vatandaş, bizim camiada da meslektaş çeksin.

Ülkemizde para mı bitti sıcak para nerede var? Hoop fabrikaları sat, onu sat bunu sat, özelleştir. Mesleğimizde kaynaklar mı tükendi, para nerede var? Hoop bir eğitim furyası başlat meslektaş üzerinden kaynak yarat?

Hiç ben ülkede tasarruf yapayım, insanları üretime yönlendireyim deme? Hala israf hala smothi, hala şatafat, hala saray. Hiç ben meslekte tasarruf edeyim, huzur haklarımızı almayalım, başka kaynaklar bulmak için kafa yorayım deme! Hala israf, hala artistlik, sdyneyler, kongreler...

10 Ağustos 2018 Cuma

100 Dolarlık Hamaset


Uzmanlar yıllardır yapısal çözüm lazım, üretim ekonomisi lazım, betona yatırımın önceliğimiz olmaması lazım, orta gelir tuzağına dikkat etmek lazım diye söylediler. Bizler de dilimiz döndüğünce ifade etmeye çalıştık. Fakat bunu söylediğimiz için zaman zaman iktidar düşmanı zaman zamanda devletin düştüğü aczden keyif alıyoruz gibi lanse edildik.

35 günde köprü yaptık, 40 günde kavşak yaptık diyordu bazı yavşaklar. Yaptığı köprüyü her yağmurda su bastı. Betonlaşma ile iklim değişti her yeri sel bastı. Daha iki gün önce Ordu'yu sel vurdu yapılan yollar yarıldı.

Üretim ekonomisine geçmek yerine şöyle bir bakın 2-3 yılda bir seçim yaptık. Var olan kaynakları da; vatan millet şöyle dursun tek amacı kendi koltuklarını korumak olan partilerin bayraklarına, flamalarına, reklam filmlerine verdik. Emekliye ikramiye ülkeyi batırır diyen ekonomi bakanı son seçimde oy uğruna emekliye her bayramda ikramiye verilmesi kararını aldı kimse de hani batardık demedi.

Matrah artırımı yaptık ne kadar sahteci nayloncu varsa affettik, doğmamış çocuğun hakkını şerefsizlere peşkeş çektik, imar affı yaptık biz keriziz ya kaçak ev yapanları affettik.

Sonra bunları söyleyince devlet düşmanı ilan edildik. Yazıklar olsun bizi bu hale getirenlere, mazur görenlere, sesini çıkarmayanlara, sesimizi çıkardık diye bizi düşman ilan edenlere...

Bu arada 100 dolar bozdurana saç kesimi bedava dedik bunun doları düşüreceğine inandırıldık. Yani gerçekçi olmak yerine sanki Türk'ün tarihi sadece son 15 yıldan ibaretmiş gibi hep hamaset hep hamaset yaptık.

Bu millet darda kaldığında üstüne ne düşerse yapar yapmıştır. Kurtuluş savaşına bakın, 15 Temmuz gecesine bakın. Fakat yöneticilerin aptallığını yine aptalca hamasi söylemlerle geçiştirmek bizi bugün bu noktaya getirmiştir.

Dünya 5 ten büyüktür, Türkiye de kişilerden büyüktür ve o naçiz vücutları bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Mustafa Kemal Atatürk'ünde söylediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır...

Hasan Volkan ÇEVİK

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Genç Girişimci Bağkur Prim Teşvikinin Uygulama Esasları

2018/28 Sayılı SGK Genelgesi’ne istinaden Genç Girişimci Teşvik Uygulaması;

Mükellefiyet başlangıç tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan; 4b kapsamında 01.06.2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişiler teşvikten yararlandırılır.

İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması gerekmektedir. Vergi dairesinin sigortalılık bildirimini geç yapması ihlal sayılmaz.

Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi gerekmektedir. Yardımcı işçi çalıştırmak yada tutukluluk gibi zorunlu haller nedeniyle işinde bilfiil çalışamamak ihlal sayılmaz.

Faaliyetin ortaklık olarak yapılması halinde sadece bir ortak ve en genç olanı yararlanılacaktır. Ayrıca ortakların hepsinin de teşvik şartlarını taşıması gerekmektedir. İki ortaklı bir adi ortaklıkta A ortağı 25 B ortağı ise 30 yaşındadır. B ortağı yaş şartını taşımadığı için A ortağı da teşvikten yararlanmayacaktır.

Ölüm hali hariç olmak üzere faaliyetin eş yada çocuklar tarafından devralınması durumunda devralan eş yada çocuk teşvikten yararlanamaz.

Faaliyete başladığı tarihte 18 yaşından küçük olan sigortalı faaliyetine devam etmek şartı ile 18 yaşına girdiği tarihten itibaren 1 yıl boyunca teşvikten yararlanır.

Sigortalılığın vergi dairesi tarafından bildirilmesinin uzun süreceği düşünülüyorsa vergi dairesinden alınacak belge ile sigortalılar bizzat başvurabilir. 

Teşvikten yararlanırken sigortalılığı sona erenlerin bir yıllık süre içinde sigortalılıklarının yeniden başlaması durumunda teşvikten yararlanamaz. 

Sigortalılık bir işverenin yanında 4a lı olarak çalışılmaya başlandığı için durmuş ve bir yıllık süre içinde hizmet akdi sona erdiği için 4b sigortalılığı yeniden başlamışsa kalan süre kadar teşvikten yararlanılır.

Teşvikten yararlanan sigortalıların aylık prime esas kazançları, günlük prime esas kazanç alt sınırının 30 katı olarak belirlenmiştir. Sigortalıların yapacağı farklı tutardaki kazanç beyanları kabul edilmeyecektir. Yani kısaca hazine tarafından karşılanacak primler asgari ücret üzerinden hesaplanacaktır.

Teşvikten yersiz yararlananlardan tespit edilirse primler ve prime ait gecikme cezası ve zammı tahakkuk ettirilecektir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Bir Dönem Hesaplanan KDV Yok Matrah Artırımını Nasıl Yapacağım?

Soru: KDV matrah artırımı yapacağız. boş olan aylar için nasıl bir yol izlememiz gerekmektedir. Teşekkürler...

Cevap: Yılın bütün dönemlerinde kdv beyannameleriniz verilmiş ama hesaplanan kdv olmayan dönemler var ise ve kdv yönünden artırım yapmak istiyorsanız öncelikle o yıl için kurumlar vergisi yönünden matrah artırımı yapmanız zorunlu.

Gelelim kdv artırımını nasıl hesaplamanız gerektiğine; beyan ettiğiniz aylardaki kdv'leri toplayıp ilgili yıl için belirlenen oran ile çarpıyorsunuz. Bulduğunuz bu tutarı kurumlar vergisi matrah artımında dikkate aldığınız matrahın %18 ile karşılaştırıyorsunuz. Hangi rakam büyük ise KDV artırımı olarak onu ödüyorsunuz. Bildirimi de ek-17 ile yapıyorsunuz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Galericilerde Yetki Belgesinin KDV Açısından Önemi


19 Seri numaralı KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına dair tebliğin 11. maddesinde;

"3065 sayılı Kanunun 7104 sayılı Kanunla değişik (23/f) maddesine göre, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, KDV mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır." denilerek özel matrah uygulaması başlatılmıştır. 

Anlaşılır olması için kısa bir örnek ile açıklarsak; bu tebliğden önce galericiler; 50 bin liraya aldığı bir aracı 60 bin liraya sattıklarında 60 bin liranın % 1'ini KDV olarak öderlerken; bu tebliğden sonra sadece ettikleri karın yani 10 bin liranın %1'ini KDV olarak ödeyecekler. 

Yalnız 2. el taşıt ticareti ile uğraşanlar için önemli bir durum daha var. O da 13 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan 2. el motorlı kara taşıtlarının ticareti hakkında yönetmeliğe göre galericilik yapanların yetki belgelerinin olup olmaması. 2. el taşıt ticareti ile uğraşan mükelleflerin bu yönetmeliğe göre yetki belgesi alması zorunlu tutulmuş. 

Olayın KDV tebliği ile ilgili bölümü ise; yukarıda bahsettiğim yönetmeliğe göre yetki belgesi olmayanların özel matrah uygulamasından ancak kendilerine yetki belgesi almak için tanınan süre kadar bu uygulamadan yararlanabilecek olmaları. 

İkinci el motorlu kara taşıtı ticareti ile iştigal etmekle birlikte yetki belgesi almamış olanların, İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğin geçiş hükümleri başlıklı geçici 1. maddesine istinaden 13 Ağustos 2019 tarihine kadar yetki belgelerini almaları gerekmektedir. 

2. el taşıt ticareti ile uğraşanlar yetki belgesi olmadan 13 Ağustos 2019 tarihine kadar KDV özel matrah uygulamasından yararlanabileceklerdir. 

Eğer bu tarihe kadar yetki belgesini almazlar ise yukarıdaki örneği baz alarak söylüyorum 13.08.2019 tarihinden sonra, elde ettikleri 10 bin liralık karın değil; toplam satış bedeli olan 60 bin liranın %1'ini KDV olarak ödemek zorunda kalacaklardır. 

Sonuç olarak; bahsi geçen yönetmelikte bir değişiklik yada süre uzatımı olmaz ise KDV'de özel matrah uygulamasından yararlanmak isteyen 2. el taşıt ticareti ile uğraşan mükelleflerin bu tarihe kadar (13.08.2019) yetki belgelerini almaları gerekmektedir. 

Not: Benzer durumda olan emlakçıların ise taşınmaz ticareti hakkında yönetmeliğe göre 05.01.2020 tarihine kadar yetki belgelerini almaları gerekmektedir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

19 Temmuz 2018 Perşembe

7143 Sayılı Kanun Sıkça Sorulan Sorular



Soru 1: Yapılandırma başvurumuzu 6 taksit olarak yaptık, taksit sayısını değiştirebilir miyiz?

Cevap 1 : Başvuru süresi içinde yapılandırma talebinden vazgeçmek ya da ödeme seçeneklerini değiştirmek mümkündür. Başvuru süresi geçtikten sonra 6 taksiti 18 taksit olarak değiştiremezsiniz.

Soru 2 : Yapılandırma yaptık, vergi dairesi tarafından konulan hacizler kalkacak mı?

Cevap 2 : Yapılandırma yaptınız diye hacizler kalkmaz, hacizler ödeme nispetince kaldırılır. Haczin kalkmasını isteyenler borcu ödemeli yada borcu karşılayacak tutarda teminat göstermelidir.

Soru 3 : Borcumuz olduğu için araçlarımızda yakalama kararı çıkmıştı. Yapılandırma yapınca yakalaması kalkar mı?

Cevap 3 : Yapılandırma yaptığınızda araçlarınızın üstündeki yakalama şerhleri kaldırılacak, yakalananlar var ise talep edilmesi durumunda araç sahibine iade edilecektir.

Soru 4 : Yapılandırma yaptık borcu yoktur yazısı alabilir miyiz?

Cevap 4 : Yapılandırma yapanlar borcu yoktur yazısı alabilirler

Soru 5 : Motorlu taşıtlar vergisi için yapılandırma yaptık araçlarımızın fenni muayenesini yaptırabilir miyiz?

Cevap 5 : Borçlarını yapılandıranlar araçların fenni muayenelerini yaptırabilirler.

Soru 6 : MTV için yapılandırma yaptık, aracımızı satabilir miyiz?

Cevap 6 : Aracınızı satmak için yapılandırma yapmanız yeterli değildir. Yapılandırmaya konu bütün borcunuzu ödeyip satış işlemini ancak öyle yapabilirsiniz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Vergi Aslına Bağlı Olmayan Cezaların Durumu



Soru: 2017 yılının Ekim ayına ait B formunu vermedim. 7143 sayılı yasadan yararlanabilir miyim?

Cevap: Söz konusu dönem ile ilgili ceza ihbarnamesi size ne zaman tebliğ edilirse edilsin (Örneğin 2020 yılında tebliğ edilse bile) 7143 sayılı yasadan yararlanabilirsiniz. Bu durumda kesilen cezanın %75'i silinir ve sadece %25'ini ödeyerek yasadan yararlanabilirsiniz. Aynı durumdaki 2018/Ocak dönemi ve öncesine ait bütün B formları için geçerlidir.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Kayıtlarda Olan İşletmede Olmayan Emtia



Kayıtlarda olan fakat işletmede olmayan emtia için 7143 sayılı kanundan yararlanmak isteyenlere kısa bir bilgilendirme notu;

Fazla olan stokları normal müşteriye fatura eder gibi bütün vergisel yükümlülüklerini yerine getirerek çıkış yapabilirsiniz.

Düzenlenecek faturalarda alıcıya ilişkin bilgiler yerine, “Muhtelif Alıcılar (7143 sayılı Kanunun 6/2 maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir)” ibaresi yazılacaktır.

Faturada yer alacak bedel, söz konusu emtia ile aynı türden olan emtiaların gayri safi kar oranı dikkate alınarak tespit edilecektir. Yani maliyet bedelinden değil üzerine kar koyarak fatura keseceksiniz.

Satış hasılatı yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında dikkate alınacaktır.

Hesaplanan KDV 3 eşit taksitte ödenebilecek. Beyan ettiğiniz dönemde bu işlemin dışındaki rutin işlemlerinizden dolayı ayrıca kdv ödemeniz çıkarsa onu normal ödeyeceksiniz. Taksit sadece stoktan doğan KDV için.

1 No.lu KDV beyannamesinin “Matrah” kulakçığının, “7143 Sayılı Kanunun (6/2-a) Maddesi Kapsamındaki Bildirim” tablosuna kayıt yapılarak beyan edilecektir.

Son olarak bunun işletmelere önemli bir avantaj sağladığını düşünmüyorum.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

10 Temmuz 2018 Salı

Stajyer Adaylarını Bekleyen Tehlike (!)


Stajyer adaylarını bekleyen tehlike;

Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi Yönetmeliğine göre yanında staj yapılacak meslek mensubu "mentor" olarak tanımlanmış ve 

Aynı yönetmeliğe göre meslek mensuplarının 3 yıllık periyotlar ile 120 saatin üzerinde mesleki gelişim eğitim almaları zorunlu hale getirilmiş bulunmaktadır. 

Yine aynı yönetmeliğin Yaptırım başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde ise; "Sürekli mesleki geliştirme eğitim programını tamamlamayan meslek mensupları stajyer mentorluğu yapamazlar." denilmektedir.

Staja başlarken ayrı, staj esnasında ayrı, staj bitiminde ayrı uğraştırılan stajyer arkadaşlarımızı daha stajları başlamadan karşılaşacakları bu tehlike konusunda uyarmak istedim. 

Değerli arkadaşlar yönetmelik fiilen uygulanmaya başladığında; staj yapacağınız mali müşavirin mesleki gelişim eğitimi alıp almadığını yani yönetmelikteki geçen şekliyle mentorlük yapıp yapamayacağını bilmeniz gerekecek, aksi takdirde staj yapamayacak yada çalıştığınız süreler stajda geçen süre olarak değerlendirilmeyecektir.

30 Haziran 2018 Cumartesi

Seçimin Kazananı Mali Müşavirler...


Seçimin kazananı Mali Müşavirler...

Seçimlerden önceki son 2 ay beyanname verme süreleri üstelik son günden daha önce açıklandı ya; daha ne olsun çok bile...

Siyasi parti ve liderlerine duyduğunuz sevginin ve bağlılığın onda birini mesleğinize duyduğunuzda ve kendi siyasi görüşünüzü savunmak için gerek sosyal medyada gerekse günlük hayatınızda verdiğiniz mücadelenin onda birini mesleğiniz için de verdiğinizde gerçekten çözüm bekleyen sorunlarımızın üstesinden geleceğimize inanıyorum.

Yoksa tıpkı şimdi yaptığımız gibi ne denirse ne istenirse yapar, sadece dert yanmaya devam eder, beyanname verme süreleri uzatılınca da mutlu oluruz.

29 Haziran 2018 Cuma

Muhasebecinin EGO'su olur mu?



Muhasebecinin EGO'su olur mu?


Ego asıl muhasebecide olur ama başkasına sökmez havası yine kendi meslektaşına yapar artistliğini.

Kadınların en büyük düşmanı kadınlardır diye bir söz vardır ya hani; işte muhasebecinin en büyük düşmanı da yine bir başka muhasebecidir.

Bizler Hipokrat'ın söylediği gibi gerçek manada "meslektaşım kardeşimdir" diye bir diyebilsek o zaman önümüzde kimse duramaz. Hep birlikte, her anlamda standartları yüksek bir yaşam süreriz...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

İlk yayın tarihi : 28.07.2017

26 Haziran 2018 Salı

TÜRMOB EĞİTİM ENSTİTÜSÜ



Bildiğiniz gibi 23 Haziran 2018 tarihinde resmi gazetede yayımlanan yönetmelik ile Mali Müşavirlere Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimleri zorunlu hale geldi ve yönetmelikten, bu eğitimlerin ücretli olacağı anlaşılıyor. Yönetmelik ile ilgili bilgilendirmeyi burada yapmıştım dileyen okuyabilir.

Fakat ben yasa yada yönetmelikler ile zorunlu olarak dayatılan eğitimlerin Türmob tarafından ücretsiz olarak verilmesi gerektiğini savunuyorum. Meslektaşların kendi rızası dışında yapılan eğitimlere katılmasını mesleğin kalitesini artırmak adına istemeniz normal karşılanabilir ama ücretini meslektaştan almak çok doğru bir uygulama olmaz. 

Meslektaşlar zaten kendilerine fark yaratacak alanlara yönelmek için eğitimlere katılıyor ve bunun da ücretini ödüyorlar. Çünkü bu kişisel gelişimlerini artırmak için kendi iradeleri ile yaptıkları bir tercih. 

Türmob bu işten para kazanmak ve odalara gelir yaratmak istiyorsa yanlış yapar. Yönetmelik kapsamında verilecek eğitimler ücretsiz olmalı; onun dışında kişilerin mesleklerinde fark yaratabileceği ve seçmeli diye adlandırabileceğimiz ayrıca ücretli eğitimler de yer almalıdır. Mesleğinde fark yaratmak isteyen yada farklı bir alana yönelmek isteyen meslektaşımız kendi iradesi ile ücretli olan bu eğitimlere de tercih ederse katılabilir.

Ücretli ve ücretsiz ayrımını yapmak ve ücretli olarak verilecek seçmeli eğitimlerin kalitesinin meslektaşlar tarafından kabul edilebilir olmasını sağlamak önemli. Çünkü meslektaşlar belki aynı fiyata daha kaliteli bir eğitimi dışarıda başka bir kurumdan alabilir. O yüzden Türmob'un profesyonel anlamda eğitim işine yönelmesi ve artık sanırım bir eğitim enstitüsü kurması gerekiyor. Bu sayede kendi meslektaşlarının içinden de eğitim vermeye yatkın olanları eğitici kadrolarında görevlendirebilirler.

Bizler her fırsatı paraya çevirmeye kalkan ve bu yönetmeliği okuduğunda gözlerinde $ işareti beliren yöneticiler istemiyoruz. Lütfen bu yönetmelik mesleğin ve meslektaşın kalitesini artırmak amacıyla işlevsel bir şekilde uygulansın ve dile getirdiğim enstitü önerisi ile de bir tık ileri götürülsün. Sürekli akademik bir örgüt olduğunu iddia ettiğimiz mesleğimiz; yöneticilerimiz tarafından ticarethane olarak görülmeyi bırakılsın ve iddialarına uygun şekilde bir eğitim enstitüsü kurularak mesleğe hizmet eden bir yapıya kavuşsun.

Özellikle eğitimlerin ücretsiz olması konusunda meslektaşlarımızın duyarlı olmasını ve gerekirse bu konuda ciddi bir kampanya başlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Lütfen sizlerde bulunduğunuz bölgelerde bu konudaki hassasiyetini dile getiriniz.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

23 Haziran 2018 Cumartesi

Sürekli Eğitim Yönetmeliği Yayınlandı



Yıllardır dile getirilen/getirdiğimiz Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi Yönetmeliği bugünkü resmi gazetede yayımlandı. Umarım bu eğitimler nispi aidatın kalkmasıyla gelirleri azalan odalar tarafından bir gelir kapısı olarak görünmeden amaca (meslek ve meslektaş için) hizmet edecek şekilde kullanılabilir. 

Yönetmeliğin satır başları şöyle;

- Meslektaşların; uzmanlık alanları, üst unvanlar ve yeni iş alanları için hazırlanmalarını, uygulama, mevzuat ve yöntem bilgilerinde yeterli ve yetkin olmalarını, müşterilerine ve diğer paydaşlara yüksek kaliteli hizmet sunmaları için mesleki yetkinliklerini artırmalarını ve geliştirmelerini sağlamak; gibi güzel amaçlar için hazırlanmış bir yönetmelik.

- Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi Merkezi Yönetim Kurulu 5 kişiden oluşuyor. Umarım Türmob başkanı yada yöneticileri aynı zamanda buranın da başkanı yada yöneticisi olmaz. Zira eğitim ile ilgili bir merkezin başına eğitimden anlayan birilerinin geçmesi gerekir.

- Eğitimlere katılmayanlar için disiplin yönetmeliği hükümleri uygulanacak.

- Eğitime katılım zorunluluğu yerine getirilene kadar (sanki şu anda çok uygulanıyormuş gibi) büro tescil belgesi vize edilmeyecek; Çalışanlar listesine kayıt ve faaliyet belgesi de verilmeyecektir.

- Sürekli eğitim programını tamamlamayanlar "stajyer mentorluğu" yapamazlar; yani yanlarında staj yapılamaz. 

- Her meslek mensubunun yılda en az 30 saatlik ve her üç yılda en az 120 saatlik sürekli mesleki geliştirme eğitimine katılması gereklidir. 

- En az 10 saat uzaktan, en az 10 saat yüz yüze eğitimini tamamlayanların "akredite" olmuş kurum yada kuruluşların verdiği seminer, konferans, yabancı dil ve bilgisayar kursları vb. eğitimlere katılması da eğitim kapsamında sayılabilecektir.

- Eğitim merkezinin mali kaynakları, birlik bütçesi içinde yer alacak denmiş. Devamında da birlik bütçesinden ayrılacak fon ve merkezi faaliyetlerinden sağladığı gelirler demiş. Meslektaş için yapılacak eğitimlerin tamamının birlik bütçesinden karşılanması gerektiğini düşünüyorum. 

Sürekli eğitimi yönetmelik ile zorunlu hale getirip bir de üstüne paralı yaparsan ben şahsen bunun meslektaş yararına yapılmış bir uygulama olmasından çok; nispi aidat gidince gelir yaratma amacı ile yapılmış bir uygulama olduğunu düşünürüm. Eminim benim gibi düşünen daha bir çok meslektaşımız olacaktır. Yazının başında da söylediğim gibi çıkarılan bu sürekli eğitim yönetmeliği ile umarım odalara yada birliğe gelir yaratma amacından çok mesleğin ve meslektaşın geleceğinin daha iyi olması amaçlanmıştır.

- Faaliyette bulunmayanlar odaya başvurarak eğitim almak istemediklerini beyan edebilirler. Tekrar faal olmak istediklerinde işe başlamadan önce 60 saat teorik eğitim almak zorundadırlar.

Yönetmeliğin tamamına buradan ulaşabilirsiniz...

Yıllardır bunu dile getiren biri olarak sürekli eğitimin meslektaşlarımız ve mesleğimizin geleceği açısından güzel bir uygulama olacağını düşünüyorum. Umarım ısrarla söylediğim gibi amaca hizmet edecek şekilde düzenlemeler görebiliriz. Mesleğimiz için hayırlı olsun...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

31 Mayıs 2018 Perşembe

Zorlaştırmayınız Kolaylaştırınız... (7143 Sayılı Yasa Üzerine)



Daha önceki yapılandırılan borçlar ile ilgili olarak nasıl olsa bir yılda 2 defa ihlal etme hakkım var, Ocak ve Mart taksitlerini ödemeyeyim, 31 Mayıs tarihli taksiti ödeyerek yapılandırmamı devam ettiririm diye düşünen mükelleflerin bir çoğu bugün; nasılsa yeni yapılandırma çıktı bunu da ödemeyeyim hepsi için yeni yapılandırmadan yararlanırım diye düşünmüş/düşünüyor olabilirler. 


Bu durumda olan müşterilerinizi uyarmanızda fayda var. Çünkü kanun yayınlandığı tarihte taksit ödemesi devam eden yapılandırmaya konu borçlar için 7143 sayılı yeni yapılandırma yasasından yararlanılamayacak. 

Mevsimsel etkenler (bir çok sektörde sezonun bahar ile birlikte hareketlenmesi) ile ekonomik olarak ülkemizin içinden geçtiği durum düşünüldüğünde bu şekilde yapılacak bir uygulama beklenen faydayı sağlamayacağı gibi mükelleflerin de bu sıkıntılı dönemde çok daha fazla zarar görmelerine sebep olacaktır. 

Yapılması gereken; 

1-) 31 Mayıs 2018 itibariyle taksit ödemesini yapmadığı için yapılandırması bozulanların mevcut 7143 sayılı yasadan yararlanması sağlanmalı.

2-) Daha önceki 6736 ve 7020 sayılı yasa ile getirilen yapılandırmalardan yararlanan mükelleflerin bu yapılandırmadan da yararlanmak istemeleri durumunda borcun tek ve yeni bir ödeme planına bağlanması sağlanmalıdır.

Bu kapsamda öncelikle; daha önce muhasebeciler için anlamsız ve saçma bir çıkış yapan TOBB başkanının; sonrasında ticaret ve esnaf odası yöneticilerinin; üyelerinin haklarını korumak ve mağdur olmalarını önlemek için harekete geçmesi gerekmektedir. 


Bizim meslek kuruşumuzun da konu ile ilgili kurum ve kuruluşları uyarması yerinde olacaktır. Çünkü bu sorunların mükelleften sonraki birinci dereceden muhatabı maalesef hiç alakamız olmamasına rağmen bizler oluyoruz. Bu sebeple siz değerli meslektaşlarımdan bu gönderiyi ilgililere ulaştırılması için olabildiğince paylaşmasını önemle rica ediyorum.


Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir 

Kaynak : Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yapılandırmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No:1)

7 Mayıs 2018 Pazartesi

Babasına Yardıma Giden Çocuğun Sigortalılığı



Soru: Merhabalar, babam lise kantincisi. Çalışanlarımızdan birisi çıktığı için babama yardımcı oluyorum. Okul müdürü sürekli olarak babama kantinde yasal olmayan eleman çalıştırıyorsun hemen onu çıkar diyerek dilekçe yazıyor ve babamın imzalamasını istiyor. Bu durum hakkında ne yapabiliriz? Bu arada yaşım 18'den büyük.

Cevap: İşverenin iş yerinde ücretsiz çalışan eşi sigortalı sayılmaz. Ancak iş yerinde fiilen ve ücret karşılığı çalışan aldığı ücretleri iş yeri kayıt ve belgelerine usulüne uygun olarak intikal eden eş sigortalı sayılır. 

Kanunda işverenin iş yerinde çalışan çocukları, ana, baba ve kardeşleri için herhangi bir istisna yer almamıştır. Çalıştıkları takdirde ücret alıp almadıklarına bakılmasızın sigortalı olurlar. Ancak baba veya annesine ait iş yerinde çalışan 18 yaşından küçük çocuklar sigortalı olamazlar. (5510 sayılı kanun 6. madde).

Ayrıca okul müdürü bu durumu sosyal güvenlik kurumuna bildirirse; ki kayıt dışı istihdam ile mücadele kapsamında kamu kurumları bu gibi durumları bildirmek ile yükümlüdür. İşte o zaman babanız sigortasız işçi çalıştırdığı için idari para cezasına maruz kalabilir.

Eğer babanıza bu şekilde yardım etmeye devam edecekseniz, idareci de buna göz yummuyor ise babanızın sigorta ile ilgili yükümlülükleri yerine getirmesinde fayda var. İşverenlere tanınan bazı teşvikler var. İster bu teşviklerden yararlanarak tam zamanlı isterseniz de part-time olarak sigortalı görünmenizde fayda var.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...