23 Aralık 2015 Çarşamba

Tevsik Zorunluluğu Haddi Düşürüldü...


   Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluğuna ilişkin olarak hali hazırdaki 8.000 TL’lik had, 459 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’ne istinaden 01.01.2016 tarihinden itibaren 7.000-TL olarak uygulanacaktır. Söz konusu tebliğ yayımlanmak üzere başbakanlığa gönderilmiştir.

Hasan Volkan ÇEVİK

Mali Müşavir

Gerçek Kişiler İçin E-Tebligat Başvurusu Nasıl Yapılır?



456 Seri numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre Elektronik Tebligat sistemine kayıt olmak zorunlu hale gelmiştir. Elektronik Tebligat sistemine dahil olunca bundan sonra Maliye’den gelen bütün tebligatlar İnternet üzerinden yapılacaktır. Elektronik tebligat sistemine dahil olmayanlar için Vergi Usul Kanunun Mükerrer 355 inci maddesindeki cezai müeyyide uygulanır.

MÜRACAAT EDİLMEMESİ DURUMUNDA;


ŞİRKETLER VE BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN GERÇEK KİŞİLERE 1.300-TL.

İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAR GERÇEK KİŞİLERE  660-TL.

ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI KESİLECEKTİR.


Gerçek kişilere ait bildirim İnternet üzerinden yapılabilmekte fakat şirketler için şirket yetkilisinin imza sirküsü ile birlikte bizzat müracaatı gerekmektedir.

Gerçek kişiler için başvuru işlemini vergi dairesine giderek bizzat yaptırabileceğiniz gibi isterseniz yazının devamındaki yönlendirmeleri izleyerek söz konusu başvuruyu vergi dairesine gitmeden İnternet üzerinden de gerçekleştirebilirsiniz.

İstenen Bilgiler;
1- T.C. Kimlik Numarası
2- Doğum Tarihi (Gün/Ay/Yıl)
     3- Anne Kızlık Soyadı
     4- Bir Yakınınızın T.C. Kimlik Numarası (Anne, baba, eş yada çocuk)
     5- Sürekli Kullandığınız Cep Telefonu Numaranız
     6- Sürekli Kullandığınız E-Posta Adresiniz

   Özel usulsüzlük cezası ile karşılaşmamak için 31.12.2015 tarihine kadar ilgili müracaatları yapmanız gerekmektedir.

Saygılarımla,
Hasan Volkan ÇEVİK



Sisteme giriş için işlem yönergesi;

1. Adım; http://www.gib.gov.tr/e-Tebligat adresine tıklayınız…

2. Adım; Ekranın solunda bulunan “Gerçek Kişiler İçin Giriş” butonuna tıklayınız…

3. Adım; Açılan pencerede istenen bilgileri doldurarak giriş yapınız.

4. Adım; Açılan sayfanın alt bölümünde “E Tebligat İşlemleri” altında E-Tebligat Başvuru İşlemleri sekmesine tıklayınız...

5. Adım; Açılan Pencerede E-Tebligat Başvuru Formuna tıkladıktan sonra ilgili alanları doldurup, bilgilendirme tercihlerinden kısa mesaj servisi ve e-posta tercihlerinin ikisini de işaretleyip kaydet butonuna basınız.

Bu işlemleri gerçekleştirdikten sonra E-Tebligat başvurusunu tamamlamış oluyoruz.  Bundan böyle Gelir İdaresi Başkanlığı tarafınıza yapacağı tebligatları elektronik olarak gerçekleştirecek ve bu durum sisteme kayıt ettiğiniz cep telefonu numaranız ile e-posta adresinize bildirilecektir. Bilgi mesajının geldiği 5. günün sonundan itibaren ilgili evrak size tebliğ edilmiş sayılacaktır. Sisteme her hangi bir şifre gereksinimi olmadan yukarıdaki şahsınıza ait bilgileri yazarak girebilir ve tebligatlarınızı görebilirsiniz.

Not: İnternet üzerinden yapılacak başvuru sadece gerçek kişi mükellefler için geçerlidir. Şirketlerin başvuru yapabilmeleri ve tebligatlarını görüntüleyebilmeleri için mutlaka şifre alması gerekmektedir. 

Yeni Nesil ÖKC Alma Zorunluluğu Ertelendi...



465 ve 466 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri Resmi Gazetede Yayımlanmak Üzere Başbakanlığa Gönderilmiştir. 

Yayımlanması beklenen 466 nolu tebliğ ile birlikte Yeni Nesil ÖKC alma zorunluluğu ertelenmiş olup; 

465 nolu tebliğ ile birlikte ökc izin yazısı alma, alınan cihazı vergi dairesine kayıt ettirme, ÖKC Levhası alma gibi işlemlerde yürürlükten kaldırılmıştır. Bundan böyle bu işlemler yazar kasa firmaları tarafından yerine getirilecektir. 

466 Nolu VUK Tebliği'ne göre;

2014 Satışları;

- 1 milyon TL’yi aşan mükellefler için, 1/4/2016 tarihinden,

- 1 milyon TL’den 500 Bin TL’ye kadar olan mükellefler için, 1/7/2016 tarihinden,

- 500 Bin TL ile 150 Bin TL arasında olan mükellefler için, 1/10/2016 tarihinden,

- 150 Bin TL’den az olan mükellefler için, 1/1/2017 tarihinden itibaren 

Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti başlayacaktır...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Notere Hapis Şoku...!



Maliye'nin talep ettiği defter bilgi girişleri için lazım olan T.C. kimlik numarası internete düşen Ankara 72. Noteri Asım TERLEMEZ'e icra, haciz ve hapis şoku... 


Maliye Bakanlığı vergi mükelleflerinin tasdik edilmiş defterlerine ait tasdik bilgilerini gelir idaresi başkanlığının sistemine girmeleri hakkında yaptığı duyurunun ardından bir çok noterin TC kimlik numarası bilgisi muhasebecilerin yoğun görüş alış verişinde bulunduğu sitelerde paylaşılmaya başlandı. Bunu fırsat bilen bir suç şebekesinin (çete) Ankara 72. Noteri Asım TERLEMEZ'in kimlik bilgilerine ulaşıp, ilgili Noter adına sahte kimlik düzenleyip dolandırıcılık faaliyetlerinde bulunduğu ve gerçek anlaşılıncaya kadar Asım TERLEMEZ'in savcılık kararıyla Sincan F Tipi ceza evinde alıkonulduğu ve soyadının aksine epey bir terletildiği ortaya çıktı.

Suç şebekesinin mağdur noter adına şirket kurup çek dolandırıcılığından, sahte fatura ticaretine kadar envai çeşit yasa dışı faaliyet gerçekleştirdiği ve durumun; dolandırıcılık şebekesi üyelerinden birinin vekalet vermek için yanlışlıkla mağdur noterin hizmet verdiği Ankara 72. noterliğine gitmesi ve başkatibin dikkati sonucu anlaşıldığı ortaya çıktı. Gazetelere "başkatibin dikkati felaketi önledi" şeklinde geçen haberde aynı noterde çalışan vezne çalışanının "Ee canım başkatipten geçse bile ödeme yaparken ben anlardım zaten" sözlerine de yer verildi.

Olayın anlaşılmasının ardından Ankara Emniyeti Organize Suçlar Dairesi Müdürlüğü ve Bilişim Suçları Dairesinin ortaklaşa yaptığı operasyonda ele geçirilenler ise suç şebekesinin listesinde daha bir çok noterin olduğu gerçeğini gözler önüne serdi. 

Gerçeğin anlaşılması üzerine noterler birliği başlanı ile ortak açıklama yapan Ankara 72 . Noteri Asım TERLEMEZ "VUK 326. maddesine göre defter bilgi girişleri bizim görevimiz olmasına rağmen yasalara uymadık ve başımıza bunlar geldi. Artık dersimizi aldık diye düşünüyorum. Bir daha kendi yapmamız gereken işleri başkası yapsın diye uğraşmayacağız" dedi. 

Noterler birliği başkanı Sacit GÜNAYDIN ise Maliye ile derhal bir protokol imzalayacaklarını ve bundan sonra kendilerini ilgilendiren konularda duyuru yayınlamamalarını rica edeceklerini belirttikten sonra; muhasebe camiasından da kendilerine ait işi muhasebe camiasına yıktıkları için özür diledi...

Muhasebesel Zaytung... (Hasan Volkan ÇEVİK)

25 Kasım 2015 Çarşamba

ANGARYA KABULLENİCİSİ OLMAYIN...



Ulan birisi de çıksın desin ki; benim defter bilgilerini girme mecburiyetim hangi kanun ile getirilmiş bir zorunluluktur. Eğer defter bilgi girişlerini yapmazsam hangi kanuna göre cezai bir yaptırım ile karşılaşırım. Yapılacak, YAP. Oh ne ala memleket...

Ben defter bilgi girişlerini yapmıyorum, bütün meslektaşlarımıza da bu bilgi girişlerini yapmamalarını öneriyorum. Her işi üstünüze almayın, mesleğin önde gelenleri olduklarını iddia eden "Angarya Kabullenicileri" ile asıl görevi meslektaşlarının haklarını aramak olan oda başkan ve yöneticilerinin yanlış yönlendirmelerine ve hukuki bir zemine dayandırmadığı söylemlerine kulak asmayın. Sizler de birer "Angarya Kabullenicisi" olmayın.

Defter tasdikine ait bilgilerin kimler tarafından bildirileceği VUK'nun 226. maddesinde yazmaktadır. Defter tasdik bilgileri tasdik makamlarınca yani NOTERLER tarafından bildirilmek zorundadır. Lütfen aman ne olacak yapalım demeyin, yarın bir gün bu boş vermişlik yüzünden elektrik sayaçlarını da size okuttururlar o zaman anlarsınız bu günün kıymetini...

2 Kasım 2015 Pazartesi

Angaryalara Hayır...!!!

"Aman hoca kurtar bizi fillerden" dememek için, sorunlara karşı duyarlı bireyler olmak lazım.


16 Eylül 2015 Çarşamba

Mesleki Gruplar Bir Sorunun Düzelmesi İçin Birleşebilir Mi?



Soru: X mesleki sorunun çözümü için 1.000 Mali müşavir imzası gerekmekte. A mesleki grubu 500 kişi, B mesleki grubu 400 kişi ve herhangi bir mesleki gruba üye olmayan 100 müşavir bulunmaktadır. Bu soruyu okuyan oda/turmob başkanı bu sorunun çözümü için 1.000 imzayı nasıl toplar..?
 (Cem ÖKSÜZ) 

Söylemek istediğin grupların bir sorun karşısında birleşebilmesi ise normalde Oda yada Türmob başkanının bunun için ekstra bir çaba sarf etmesine gerek yok. Türmob yada oda başkanı var olan bir sorunun çözümü için bir adım attığında grup ayrımı olmadan bütün meslektaşların sorunun çözümü için çaba göstermesi ve o dediğin imzayı hiçbir davet beklemeden koşa koşa gelip kendiliğinden atması gerekmektedir. Tabi ki çözüm için atılacak adımların tamamen meslek odaklı ve yasal zemine dayanması şartı ile.

Fakat maalesef gerçek hayatta işler olması gerektiği gibi olmaz. Çünkü mesleki bileşenler sanıldığından daha fazla ayrıştırılmıştır. Bizim mesleğimizde (aslında tüm Türkiye'de) yönetime talip olanların seçilme kriterleri, meslek adına yararlı çalışmalar yapacak olmasından çok hangi siyasi görüşü desteklediği şeklindedir. Yönetime talip olanlar seçim çalışmalarında alttan alttan kendilerinin bu özelliklerine vurgu yaparlar, zaten aday oldukları yerlerde bunun bir yansımasıdır; seçenler de yöneticilerinin meslek için çalışacak olmasından çok öncelikle kendi ideolojilerinden olup olmadıkları ile ilgilenirler.

İşte bu yüzden bizim için önemli olan; sorunun çözülmesi değil, o sorunu hangi grubun çözdüğüdür. Eğer sorunun çözümü için bizim grubumuz bir çalışma yapıyorsa hemen onun yanında yer alıp bu çözümün haklılığını anlatmak için elimizden geleni yaparız. Yok ama çözümü üreten diğer gruptan biri ise işte o zaman o üretilen çözümün eksikliklerini göstermek için elimizden geleni yaparız yada en basit haliyle sırf bizim grup bu çalışmayı yapmadı diye kılımızı bile kıpırdatmayız. Soruna bir çözüm gelecekse bu çözümün sadece bir gruba değil bütün meslek camiası için geleceğini maalesef ki görmeyiz/göremeyiz. İşte tam da bu yüzden http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2013/11/siyaset-sizin-dusuncelerinize-tecavuz.html bu linkteki yazıyı kaleme almıştım.

Yazının başında da söylediğim gibi sorunların çözümü için birilerinin bizleri illa bir yerlere ısrarla davet etmesi yada yönlendirmesi gerekmiyor. Mesleğini seven, hakkını aramayı bilen bireyler olarak gayet doğal bir şekilde sorunların çözümü için çalışmalar yapmalı yada çalışma yapanlara destek olmalıyız. Buradan hareketle yine daha önce yazdığım küçük bir yazıyı yeri gelmişken paylaşayım istedim;

Bizim, mesleğin sorunlarını düzeltmemize gerek yok. Bizim, kendimizden başlayarak meslektaşlarımızı düzeltmemiz lazım...

Bizlere meslek aşkı enjekte edilmeli yani mesleğimizi sevmemiz sağlanmalı ve hakkını yasal yollardan sonuna kadar arayan bireyler olmamız öğretilmeli. "Ama Ahmet abim şöyle yapmış ama bilmem kim böyle yapmış" diyen bireyler olmaktan sıyrılmalıyız. İşte o zaman bizi kimse kandıramaz, işte o zaman meslektaş mesleğin sorunlarına karşı duyarlı olur.

Meslektaş sorunlara karşı duyarlı olursa, çözümün de bir parçası olmak için çalışacaktır ve mesleği ayrıştıran haksız uygulamaların yapılmasına da göz yummayacaktır. Mesleki sorunların düzelmesi için çalışan kim olursa olsun yanında olacaktır. İnşallah o günleri hep birlikte görebiliriz...

Hasan Volkan ÇEVİK

15 Eylül 2015 Salı

Eksik Gün Bildirim Formunu Vermeyi Unutursam Ne Olur?



Soru: 10 işçiden az çalışanımız var ve devamsızlık nedeniyle ay içindeki gün sayısı 30 günden az bildirilen çalışanımız için sosyal güvenlik kurumuna Eksik Gün Bildirim formu vermeyi unuttuk. Bunun için yapabileceğimiz bir şey var mı? Ceza uygulanır mı?

Öncelikle 10 işçiden fazla işçi çalıştıran işverenlerin eksik gün bildirim formu vermesine gerek yoktur. Sizin çalıştırdığınız işçi sayısı 10 işçiden az olduğu için sebebi ne olursa olsun eksik gün bildirim formu vermeniz gerekiyordu. 
Eksik gün bildiriminde eksik güne sebep olan olay doktor raporu gibi sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan bir evraka dayanıyor ise bu evrakı sonradan da verseniz bir sıkıntı olmaz. Fakat bahsettiğiniz gibi eksik günün sebebi devamsızlık ise devamsızlığa konu belge her zaman düzenlenebilir nitelikte bir evrak olduğundan maalesef idari para cezası ile karşılaşacaksınız. SGK eğer siz kendiniz bildirmezseniz durumu tespit ettiğinde o iki aya ait aylık bildirgeleri resen düzenleyecek.
Sigortalıların 30 günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin süresinde verilmemesi, verilen belgelerin kurumca geçerli sayılmaması, ek belgenin kurumca resen düzenlenmesi durumunda; aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır.
Fakat kurumun tespit etmesini beklemeden siz kendiniz düzeltme verirseniz; "belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında idari para cezası uygulanır.
Bu durumda daha az idari para cezası ödemek için ilgili aylar için kuruma elden iptal ve ek bildirge vermeniz menfaatinize olacaktır.
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

9 Eylül 2015 Çarşamba

İsteyenin Bir Yüzü Kara Vermeyenin...



Kurumlarla değil meslektaşları ile diyalog kuran yöneticiler istiyoruz. 

Kurumların işlerini kolaylaştıran değil meslektaşlarının işlerini kolaylaştıran yöneticiler istiyoruz. 

Her söyleneni kabul eden değil, meslektaşlarının haklarını yasal yollardan sonuna kadar arayan yöneticiler istiyoruz. 

Eğer şimdi bunların yapıldığı söyleniyorsa, hissetmek istiyoruz...

Menfaat Ne Tatlısın Sen...



Bağımsız denetimde liyakat yerine, sadece 15 yıllık kıdemi yeterli görüp mesleğin genelinin bu hakkı alması için mücadele etmemiş; şimdi de kalkmış birlikte hak aramaktan bahsedenlere gelsin...

Siz yarı yolda bırakılmak nasıl bir duygudur bilir misiniz? 

Siz, sizi yarı yolda bırakanların dayanışma ve birlikte hareket etme çağrılarının ne kadar boş geldiğinin farkında mısınız? 

Siz, 1989'dan 2008'e. 2008'den 2012'ye yapılan bütün uygulamaların mesleği ayrıştırdığının, güçlüleri kolladığının ve ayrıştırıcı uygulamaların o çok ümit beslediğiniz denetim pastasını da berbat edeceğinin farkında mısınız?

Siz, yarın bir gün bağımsız denetim ile ilgili bir düzenleme çıksın diye mücadele ederken o yarı yolda bıraktığınız on binlerce genç meslektaşın da desteğini almak zorunda olduğunuzun farkında mısınız?

Siz, o gün geldiğinde yarı yolda bırakılmak neymiş anlayacaksınız...

7 Eylül 2015 Pazartesi

İş Kazasını Bildirmediğinize Pişman Olmayın...



Her işverenin işyerinde iş kazası olmaması için gerekli iş güvenliği önlemlerini alması ve bu iş kazalarını süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirmesi gerekmektedir. İşverenlerin iş kazasını nereye ve nasıl bildirileceğini daha önce (http://muhasebeselhavadisler.blogspot.com.tr/2013/01/is-kazas-bildirimleri-nereye-ve-nasl.html) bu linkte açıklamış ve bu bildirimlerin zamanında yapılmaması durumunda uygulanacak idari para cezasına da yer vermiştim.

İş kazası ve meslek hastalıklarının işverenlerce zamanında bildirilmemesi durumunda 2015 yılı için 2.466-TL tutarında idari para cezası uygulanıyordu. İşverene, iş kazasını engelleyici tedbirleri almadığı için kesilen cezalar neyse ama sadece bildirimin zamanında yapılmadığı için uygulanan bu yüksek cezalara bir anlam veremiyorken Sosyal Güvenlik Kurumu bu defa durumu daha da ileri götürerek 01.09.2015 tarihinde yayınlanmış olan 2015/22 sayılı Genelge ile işverenin çalıştırdığı işçi sayısı ve işyerinin tehlike derecesine göre uyguladığı bu idari para cezalarını artırmış bulunmaktadır.

İşverenlerin iş kazalarını önleyici güvenlik tedbirlerine daha fazla dikkat ederek işyerlerinde iş kazalarını minumuma indirmeleri gerekmektedir. Eğer işyerinde bir iş kazası olmuş ise cezalar bu kadar artmışken iş kazasına ait bildirimleri de süresinde yapmaya dikkat etmeleri gerekmektedir. Aşağıda uygulanacak ağırlaştırılmış ceza tutarlarına yer verilmiştir.

Hasan Volkan ÇEVİK
S.M. Mali Müşavir

4 Eylül 2015 Cuma

Ben sizin fotoğrafta görünme telaşınızı yerim... :)



Ben sizin fotoğrafta görünme telaşınızı yerim... :))
Bazıları için sadece fotoğraf çektirmek, X başkanı, Y başkanı ile tokalaşmak, o başkanın kendisine ismiyle hitap etmesi, isminin bir kaç yerde geçmesi bile mutluluk verici olabilir. Dünyaları o kadar küçüktür ki menfaatlerini bile fındık kabuğunu doldurmayacak kadar küçültmüşlerdir.
Hafif bir el şıklatmasıyla koşa koşa belge almaya gidenler, birilerinin söylediğini sorgulamadan yapanlar; sanki vizyonları çok genişmiş gibi fındık kabuğunu doldurmayacak boyuttaki bakış açısına sahip olmalarına rağmen ilginç bir şekilde bağımsız bir şekilde denetim yapmaktan hatta dünyanın denetimine talip olmaktan bahsederler. Duruş lazım duruş...

İşveren İş Kazası Raporunu Bildirmezse...

Rapor girişi yaparken resimdeki bölüme dikkat edin, işyerinde size bildirilmemiş bir iş kazası olmuş olabilir...
Bir işveren iş yerinde iş kazası olup olmadığını bilir, iş kazası olmuşsa onun bildirim süresi olduğunu da bilmelidir. İş kazasını zamanında size bildirmeyen işveren bunun yaptırımlarına katlanmak zorundadır.
Rapor girişini yaparken "VAKA" bölümünde hastalık, yada iş kazası mı olduğu yazar. Onaylarken bu detaya dikkat etmeye çalışın. Raporu onaylarken gördüğünüzde iş kazası bildirim süresini muhtemelen kaçırmış olacaksınız ama bu sayede işveren yiyeceği cezayı daha çabuk öğrenmiş olacaktır... :))
İş kazasını zamanında bildirmemenin cezası 2015 yılı için; 2.466,00-TL.'dir.

27 Ağustos 2015 Perşembe

4,5 G Gelmiş Neyime..!!!



      4,5 G geldi, biz hala TUİK formunu konuşuyoruz. Teknoloji gelişti beyler bu bilgileri diğer kurumlardan otomatik olarak alabilirsiniz...

25 Ağustos 2015 Salı

Karıştırılan Terimlere Ait Açıklamalar (İş Göremezlik, Malüllük)

Sıklıkla karıştırılan Geçici İş Göremezlik, Sürekli İş Göremezlik ve Malüllük Aylığı terimlerine açıklama getirmek istedim. Sürekli iş göremezliği olan yada malüllük aylığı alan kişi sigortalı olarak çalışabilir mi?
1- Geçici İş Göremezlik Ödemesi : İşçinin iş kazası geçirmesi, hastalık yada analık hallerinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurulu raporlarında belirtilen istirahat süresince geçici olarak çalışamama halidir.
Bu durumdaki işçi mevcut işyerinde yada başka bir işyerinde çalışamaz. Çalışması durumunda işçinin geçici iş göremezlik ödemesi kesilir, daha önce aldıkları faiziyle geri alınır. Çalışması hastalığın artmasına yada başka bir rahatsızlığın tetiklemesine yol açarsa tedavi masraflarından hem işçi hem işveren müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2- Sürekli İş Göremezlik Geliri : İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.
SGK mevzuatına göre sürekli iş göremezlik geliri alan kişiler emekli sayılmadıklarından SGDP’ye tabi çalıştırılmayacak ve normal sigortalılar gibi tüm sigorta kollarına tabi olarak bildirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde maaş alan bir personeli çalıştırırsanız ne işçiye ne de işverene bir zararı dokunmaz. Bu şekilde çalışan işçinin maaşı kesilmez.
3- Malüllük Aylığı : Hizmet akdine tabi (4/a lı) ve kendi adına ve hesabına bağımsız (4/b li) çalışan sigortalıların çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını, kaybettiği; Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalılar malul sayılır.
Malüllük aylığı alan bir kişi 4/a'lı olarak çalışmaya başlarsa genel bir ifade ile malüllük aylığı kesilir diyebiliriz. Fakat bazı özel durumlarda aylıklarının kesilmemesi de mümkündür. Bu durumları aşağıda paylaştım.
İşveren malül de olsa işyerinde fiilen çalışan işçiyi sigortalı olarak bildirmelidir. Eğer malülen emekli olan birini sigortalı gösterirse işçinin maaşı kesilir ama işverene bir ceza olmaz. Fakat işveren bu durumdaki bir işçiyi sigortalı göstermez ve tespit edilirse işte o zaman işveren hakkında sigortasız işçi çalıştırmaktan idari para cezası uygulanır.
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Bu Kumbara Mesleği Kurtarır...!!!


Yeni büro açacak meslektaşlara fon oluşturulması...


Mesleğin en büyük yaralarından bir tanesi nedir? Haksız rekabet!!! Meslekte belirli bir zamanı geride bırakan deneyimli meslektaşlarımız, mesleğe girişlerin fazlalığından ve yeni büro açanların fiyat kırma eğilimlerinden bahsediyorlar. Onlara göre yeni meslektaş iş alabilmek için fiyat kırarak haksız rekabet yapıyor ve bu fiil aslında mesleğe vurulmuş en büyük darbelerden bir tanesi.

Benim bu haksız rekabet fiilinin önüne geçebilmek için kişi bazında küçük ama meslek adına önemli olduğunu düşündüğüm bir fikrim var.

Yeni büro açacak olan meslektaşlara bir fon oluşturularak açılış masraflarının oradan karşılanması sağlanmalıdır. Örneğin odaya kayıtlı her üye yeni büro açan ve odaya müracaat eden yeni meslek mensubu için sadece 5-TL verse, o yeni büro açan meslek mensubunun belki de 1 yıllık giderleri karşılanmış olur. 

Bu sayede yeni büro açan meslektaşımız fiyat düşürerek haksız rekabet yapmamış olur, kendisini özel hisseder, mesleğine gereken özeni çok daha iyi gösterir, daha güzel bir ofiste çalışma imkanı bulur, yetişemediği işleri için bir eleman istihdam edebilir ve uzun vadede bu yardımlaşma fonundan meslektaşlarımızın tamamı karlı çıkar. (10 bin üye x 5-TL : 50.000-TL yapar)

Tabi bu yardım disiplin cezalarının kayıtsız şartsız, kim olduğuna bakılmadan uygulanması zorunluluğunu da beraberinde getirmeli. Kendisine yardım edilmesine rağmen haksız rekabet yapan yeni meslektaş bir kusuru olması durumunda en ağır şekilde cezalandırılmalı ki; yapılan yardım diğer meslektaşlara karşı dönmemiş olsun. Buradan disiplin cezalarının sadece yeni büro açanlara uygulanması gibi bir anlam çıkmasın. Disiplin cezaları kusuru olan herkese aynı şekilde uygulanmalıdır. Ancak o zaman şikayet ettiğimiz hususlar çözüme kavuşturulabilir.

Yasal bir zemine oturtulabilir mi bilmiyorum ama uygulanması durumunda fayda getireceğini düşünüyorum. Bu benim mesleği düzelteceğine inandığım ütopyalarımdan(*) bir tanesi. 

5 lira size dokunmaz ama belki de mesleği kurtarır...


Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir


(*) Ütopya : Aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum. Ütopyalar, bugün gerçekleşmesi imkansız toplum tasarımlarıdır. (tr.wikipedia.org) 

7 Ağustos 2015 Cuma

Mesleki Sınavlara Gireceklere Küçük Bir Tavsiye


     Değerli arkadaşlar sınavlara hazırlanırken aklınızda kalması için bu şekilde kısaltmalar yaparsanız çok faydasını göreceğine eminim. Vergi aslını ve cezasını ortadan kaldıran haller ile ilgili ve bunun gibi birçok kısaltmayı üreten Şırnak'lı meslektaşım Ferhat Şirin SÖKMEN'e bu vesileyle tekrar teşekkür ederim. 

     Akılda kalıcı çözümler üretmek sizi hayatın her alanında başarıya götürecektir.

Tasfiye Halinde Geçici Vergi Beyannamesi



Soru: Bir firma 8 Haziran 2015 tarihinde tasfiyeye girdi. 8 Haziran 2015 Kurumlar vergisini vergi dairesine verdim. Geçici vergi nasıl olacak, geçici vergi verecek miyim? 8 Haziran’a kadar veya tasfiyeli Haziran sonu. (Mehmet Zeki KARAN)

Cevap : 217 Seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre, Ortaklar kurulunca alınan tasfiye kararının Ticaret Siciline tescil edildiği tarih itibariyle 2015/2 Nisan-Haziran (01.01.2015-08.06.2015) dönemine ait kurum geçici vergi beyannamesinin 2015 yılı Ağustos ayının 14 üncü günü akşamına kadar bağlı olduğunuz vergi dairesine verilmesi ve hesaplanan geçici verginin 17 nci günü akşamına kadar ödenmesi, anılan tarihten sonraki dönemler için ise geçici vergi beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır

Fakat yine aynı tebliğe göre siz geçici vergi beyannamesinden önce Kurumlar vergisi beyannamenizi verdiğiniz için ayrıca geçici vergisi beyannamesi vermenize gerek bulunmamaktadır. "Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir."

Kaynak : 217 Seri No'lu Gelir Vergisi Tebliği 4.10 Bölümü

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

29 Haziran 2015 Pazartesi

Hamilelik Durumunda Kadın İşçinin Hakları ve Yapması Gerekenler



Soru : Merhaba bir sorum olacaktı yardımcı olabilir misiniz?

- Bir personelimiz hamile ve 32.haftaya kadar çalışabilir raporu almış. Bu durum da bizim izlememiz gereken yol nedir ve personelimizin sahip olduğu haklar nelerdir. Bu konuda geniş bilgiye ihtiyacım var bilen kişilerin yardımlarını bekliyorum. Şimdiden teşekkürler, iyi çalışmalar.

Cevap : 

Sigortalı kadın işçinin hamile olması durumunda, doğumdan önce 8 hafta doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta yasal izni bulunmaktadır. Çoğul gebelik halinde bu süreler doğumdan önce on, doğumdan sonra sekiz hafta olarak belirlenmiştir. 
Bir bebeğin 40 haftalık iken doğması öngörülür, buna göre sigortalı çalışan kadına izinler normalde zaten 32. haftasında verilir. Yani doğum öncesi 8 haftalık yasal izni 32. haftadan sonra kullanılmaya başlar. Tam bu haftada kendisini iyi hisseden kadın sigortalı doğuma 3 hafta kalıncaya kadar işyerinde doktor onayı ile çalışmak isteyebilir. 
Bu durumda doktor, doğuma 3 hafta kalıncaya kadar çalışmasında bir sakınca yoktur ve doğum öncesi izninden kalan 5 haftalık iznin doğum sonrasına eklenmesi uygundur şeklinde bir rapor yazar. Bu rapora istinaden işçi çalışmasını devam ettirir, doğuma üç hafta kala işi bırakır ve tam süresinde doğum yaptığını düşünürsek doğum sonrası izni kullanmadığı 5 haftalık izni de eklediğimizde (8 hafta + 5 hafta) 13 hafta olacaktır. Normal doğum tarihinden önce erken meydana gelen doğumlarda kullanılmayan izinlerde yine doğum sonrası iznine ilave edilir. Bu durum hastaneden alacağı raporda belirtilmelidir, aksi takdirde SGK'da rapor parası almaya gittiğinde izah etmesi sorun olabilir. 
Kendisini iyi hisseden çalışan anneler doğumdan sonra bebekleri ile daha çok zaman geçirebilmek için doğum öncesi izinlerini bu şekilde doğum sonrasına aktarma yolu seçebilirler. 
Ayrıca doğum yapan kadın işçilerin iş kanunundan gelen 6 aylık ücretsiz izin hakları da bulunmaktadır. İstemeleri durumunda bu izinlerini de kullanabilirler, işveren bu izni kullandırmak ve ücretsiz izni bittiğinde de tekrar iş başı yaptırmak zorundadır. Ayrıca ücretsiz izinde geçen bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz. 
Ücretsiz izinden dönüşte tekrar iş başı yapan kadın işçiye bir yaşından küçük olan çocuklarını emzirmeleri  için günde toplam 1.5 saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında olacağına anne kendi karar verir. Kullandığı bu süre günlük çalışma süresi olarak sayılır.
Sizin sorunuza gelirsek 32. haftaya kadar çalışabilir raporu alması önemli değil çünkü yukarıda da izah etmeye çalıştığım gibi zaten sigortalı kadınların doğuma 8 hafta kalıncaya kadar yani 32. haftalık hamilelikleri durumunda bile çalışabilmeleri öngörülmüştür. Sizin personeliniz dilerse 32. haftasına geldiğinde doğum öncesi raporunu alabilir yada kendisini iyi hissediyor ise doğuma 3 hafta kalıncaya kadar doktor raporu olmak kaydı ile çalışabilir. 

Doktor, sigortalının doğuma 3 hafta kalıncaya kadar çalışmasında bir sakınca yoktur diye rapor yazacak, doğum öncesinden kalan 5 haftalık izninin de doğum sonrasına ilave olacağını raporunda belirtecektir. 32. haftasına rapor alıp işi bırakmayı tercih etmesi durumunda örneğin 37. haftada doğum gerçekleşmişse bu sefer de doğum öncesinden kullanamadığı 3 haftalık iznini (40 hafta - 37 hafta = 3 Hafta) doğum sonrasına 8 haftalık iznine ilave ettirecek. Doğum izni sona erdikten sonra isterse ücretsiz doğum iznine de ayrılabilir. 

Şimdilik aklıma bunlar geldi, Allah hayırlısı ile çocuklarını dünyaya getirip kucaklarına almayı nasip etsin...

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

18 Haziran 2015 Perşembe

Yeni Büro Açacak Meslektaşlara Tavsiyeler...



Soru : Mali müşavirlik bürosu açmaya karar vermek aşamasındayım 2 şirket ve 3 işletme defteri mevcut bu defter sayısı yükselir mi merak ediyorum, nasıl bir yol izlemeliyim?

Sevdiğin işi yaparsan ömrün boyunca çalışmazsın!!! - Konfüçyüs

Bu işler kısmet, Allah herkesin rızkını veriyor bir şekilde. Sizin yapacaklarınız ise;
Mevcut müşterilerinizin işlerini özenle yapacaksınız. Ki sizi başkalarına tavsiye etsinler.
Mesleki gelişmeleri güncel olarak takip edip her daim bilgilerinizi taze tutup eksik olan yanlarınızı geliştireceksiniz. Ki size tavsiye edilen firmaların sizi seçmelerini sağlayabilin.
Yeteri kadar paranız var ise büronuzun yerini güzel bir yerde tutmaya çalışın. Büronuzun içini ise mümkün olduğunca şık tutmaya bakın. En azından temiz, düzenli ve tertipli olsun.
Büronuzda gösterdiğiniz hassasiyeti kılık kıyafetinizde de göstermeye çalışın. Mesai saatlerine uyum göstermeyi ihmal etmeyin, geliş ve gidiş saatleriniz belli olsun.
Kendinize bir kurallar bütünü oluşturup, prensipli çalışın. Örneğin ne olursa olsun asgari ücret tarifesinin altında iş kabul etmemek gibi. 2 ay ücret ödemeyen müşteriyle yolları ayırmak gibi.
Asla hak ettiğinizden düşük fiyatlı iş kabul etmeyin. Çünkü nasıl başlarsanız öyle gider ve daha sonra yarın, bugün yaptıklarınız için pişmanlık duyarsınız.
Bu saydıklarımı yapmak, belirli bir zaman idare edecek kadar paranız yok ise zor gibi görünebilir. Evet haklısınız çok zor oluyor ama eğer becerebilirseniz hem müşteri sayınızdaki artış nitelikli müşteri şeklinde olur, hem de siz yaptığınız işten zevk alır, bazıları gibi her gün bu işi seçtiğiniz için lanet okumazsınız.
Bu arada mesleğe halel getirecek şeyler yapmamaya özen gösterin ve yapacağınız her olumsuz davranışın 90 bin kişilik meslek camiasına mal edilerek onların da ahını alacağınızı unutmayın. Lütfen Konfüçyüs abimizin söylediği gibi mesleğinizi sevin ve hakkını verin, gerisi inşallah kendiliğinden gelecektir.
Son olarak Hipokratın söylediği gibi "Meslektaşım kardeşimdir" demeyi ihmal etmeyin. Meslek camiası olarak bir arada hareket edilirse bir çok sorunun üstesinden gelineceğini hiç bir zaman aklınızdan çıkarmayın.

Meslek hayatınızda sonsuz başarılar dilerim...
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

11 Haziran 2015 Perşembe

TUİK'ten "Allah Belanızı Versin" Konulu İlginç İstatistik...

Haziran ayında biraz olsun rahat etmeyi bekleyen muhasebe meslek camiasında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından muhasebecilerden TUİK formu istenmesinin ardından meslek camiası içerisinde başlayan tartışmaları takip eden TUİK ilginç bir istatistiki çalışma yapıp, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.

TUİK tarafından yapılan açıklamada yetişkin bir muhasebecinin günde ortalama 16 kez "Allah belanı versin Tuik" ifadesini cümle içerisinde kullandığına işaret eden araştırmaya göre; bu ifadeyi en fazla kullananların ise günde ortalama 16 kez ile emekçi mali müşavirler ile bütün işlerin omuzlarına yüklendiği meslek çalışanları olduğu belirtildi. Bu grubu günde ortalama 1 kez ile bütün işlerini çalışanlarına yıkmış ve sadece laf olsun diye serzenişte bulunan ununu elemiş eleği asmış mali müşavirlerin takip ettiğini gün yüzüne çıkartan araştırmada; Yeminli Mali Müşavirlerin ise TUİK formu denilince akıllarına ilk gelenin Anadoluda yapılan bir çeşit kebap türü olduğu ortaya kondu... :))

Trabzon Usulü İncik Kebabı... :))

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

3 Haziran 2015 Çarşamba

Dikkat.!! Doğum Patlaması Yaşanabilir...



Seçimlerden önce yapılan düzenlemeler adeta evlenme ve doğum patlamasına yol açacak cinsten!!!

Çeyiz - konut hesabı ve devlet katkısı düzenlemesi, her yeni doğan çocuğa yapılacak ödemeler, üçüncü çocuk için getirilen % 5'lik ilave AGİ desteği gibi yapılan düzenlemeler insanların iştahını kabartmaya başladı bile.

Son günlerin moda sorusu "kaynak nerede" ye yanıt vermeden insanlar bu düzenlemelerin mutluluğunu yaşıyorlar. Peki nasıl olacak bu yardımlar ve hangi kanunlar ile getirildi? Açıklamaya çalışayım...

1- Çeyiz Hesabı ve Devlet Katkısı

07.04.2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 6337 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 14. maddesinde "Çeyiz hesabı ve devlet katkısı"'na yer verilmiştir.

İlgili maddeye göre bir bankaya TL cinsinden bir çeyiz hesabı açtıracaksınız ve sistemde en az üç yıl kalacaksınız, hesabınızda biriken paranın % 20'si 5.000-TL'yi geçmemek üzere size devlet katkısı olarak verilecek. Tabi bu arada 27 yaşından önce ve ilk kez olacak şekilde evlenmeyi de unutmamalısınız.

Devlet katkısı, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten defaten karşılanacak ve hak sahibine hesabın bulunduğu banka aracılığıyla ödenecektir. 

Buna benzer olarak aynı kanunun 15. maddesinde konut yardımına yer verilmiştir. Aynı şekilde konut hesabı açtırıp sistemde en az 3 yıl kalanlara ev almaları durumunda devlet tarafından hesapta biriken paranın %20 si 15.000-TL'sını geçmeyecek şekilde devlet katkısı olarak verilecektir.

2- Doğum Yardımı 

Yine aynı kanunun 16. maddesinde ise "Doğum Yardımına" yer verilmiştir. İlgili maddeye göre 15.05.2015 tarihten sonra doğmak kaydı ile  her Türk vatandaşına canlı doğan birinci çocuğu için 300 TL, ikinci çocuğu için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocukları için 600 TL doğum yardımı yapılacaktır.

3- Üçüncü Çocuk İçin Getirilen İlave % 5 Agi Desteği

İşçilere vergi iadesi olarak ödenen Asgari Geçim İndirimi tutarında 3 çocuğu olanlar için bir düzenlemeye gidilmiştir. 6645 sayılı kanunun 8. maddesine istinaden getirilen bu düzenlemeye göre üçüncü çocuk için hesaplanan AGİ oranı % 5'den % 10'a çıkarılmıştır.

Bu uygulama Mayıs/2015 döneminden itibaren uygulanmaya başlayacağından işverenlerin Mayıs ayı maaşlarını öderken bu ilaveyi dikkate alarak ilgili dönem ödemelerini yapmaları gerekmektedir.

3 Çocuğu olan ve eşi çalışmayan ve asgari ücretle çalışan bir işçi Mayıs 2015 döneminden önce 144,18-TL Agi ödemesi alıyorken Mayıs 2015 döneminden sonra tam 9,01-TL fark ile 153,19-TL alacaktır. Aradaki 9,01-TL'lik farkı gördüğümüzde üçüncü çocuğu teşvik için yapılmış bu düzenlemenin ne kadar da yerinde olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz..!!

Seçimler öncesinde getirilen bu düzenlemeleri manidar bulmak ile birlikte bu kadar evlenmeye ve çocuk yapmaya özendirilen bir toplumun bu çağrıyı cevapsız bırakmayacağını düşünüyorum. Fakat bu özendirmeler yapılırken çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunabilmek için bir defaya mahsus verilecek 300-TL'nin yada 9,01-TL tutarındaki fark ödemelerinin yetmeyeceği çok iyi bilinmelidir. Gelecek nesillerin daha iyi yetişmesi için bireylere daha iyi imkanlar sunulmalı örneğin asgari ücret daha makul seviyelere çekilmelidir. Bu kadar desteğe kaynak yaratan devletimizin asgari ücret artışları içinde yeterince kaynak yaratacağını ümit ederek, evlatlarımızın daha yaşanabilir bir ülkede hayatlarını sürdürmelerini ve vatana millete hayırlı bireyler olmalarını temenni ediyorum.

Saygılarımla,
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

1- Çeyiz Hesabı ve Devlet Katkısı (6337 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun)

MADDE 14 – 3/6/2011 tarihli ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Çeyiz hesabı ve Devlet katkısı
EK MADDE 2 – (1) Türk vatandaşlarına ve 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamına girenlere, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa tabi mevduat veya katılım bankalarının yurt içi şubelerinde Türk Lirası cinsinden çeyiz hesabı açmaları, asgari 3 yıl boyunca sistemde kalmaları, 27 yaşını doldurmadan ilk evliliklerini yapmaları ve evliliklerini müteakip ilgili bankaya başvurmaları hâlinde üçüncü fıkraya göre belirlenecek usul ve esaslara göre Devlet katkısı ödenir. Devlet katkısı ödemesi hesapta biriken toplam tutarın yüzde 20’sini ve azami 5.000 Türk Lirasını geçemez. Azami tutar her yıl yeniden değerleme oranı kadar artırılır. Azami tutarı üç katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

2- Doğum Yardımı (6337 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun)
  MADDE 16 – 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.“Doğum yardımı
EK MADDE 4 – (1) Türk vatandaşlarına, canlı doğan birinci çocuğu için 300 TL, ikinci çocuğu için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocukları için 600 TL doğum yardımı yapılır. Bu yardım Türk vatandaşı olan anne veya babaya, her ikisi de Türk vatandaşı ise anneye yapılır. Doğum yardımı, Bakanlıkça belirlenen zorunlu hâllerde babaya ödenebilir. Doğum yardımı ödenmesinde Kimlik Paylaşımı Sisteminde yer alan nüfus kayıtları esas alınır. Bu kapsamda yapılan ödemeler, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanır. Bu fıkrada belirtilen tutarları artırmaya Bakanlık ile Maliye Bakanlığı müştereken yetkilidir.
3- Üçüncü Çocuk İçin Getirilen İlave % 5 Agi Desteği (6645 Sayılı Kanun)
MADDE 8 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ilk iki çocuk için %7,5” ibaresinden sonra gelmek üzere “, üçüncü çocuk için %10,” ibaresi eklenmiştir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...