DENETİM AMA OLMADI!!! (Tarih Tekerrürden İbarettir...)
Mesleğimizin
en son ve gözde açılımı DENETİM. 26.12.2012 tarihinde yayınlanan yönetmelikle
kimlerin nasıl denetçi olabileceği açıklandı. Yönetmeliğin öncesinde şartlar
zaten belliydi ve daha bu dedikodular yaşanırken denetçi olamayacağım yönünde
oluşan kanım yönetmelik yayınlandıktan sonra da değişmedi maalesef.
Yayınlanan
yönetmelikle gençler bir kez daha halının altına süpürülmüş oldu. Gençlere “armut”
gibi davranılmaya devam edildi. Çok sevdiğim bir arkadaşım yönetmelik
yayınlanmadan kimlerin denetçi olabileceği konusundaki dedikodular devam
ederken; “Armut muyuz biz zaman geçtikçe olgunlaşalım? Biz SMMM ünvanını hem de
bin tane sınavı geçerek anamızın ak sütü gibi alın teriyle almadık mı?”
demişti.
Arkadaşımın
armut muyuz biz sorusuna bizi yönetenler içlerinden evet diyerek cevap
veriyorlardı. Her ne kadar bizi yönetenler böyle olmadığını, gençlerin de
denetim yapma haklarının olduğunu söyleselerde; geçen sene dedikodular devam
ederken ve şimdi yönetmelik yayınlanmışken takınılan tavırlar hiç de öyle
düşünmediklerini açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Yönetmelikte
15 yıllık kıdem şartını yerine getirenler KGK tarafından belirlenen
üniversitelerde eğitimden geçmek şartıyla başka hiç bir şarta gereksinim
olmaksızın denetim yapma yetkisini alabilmekteler. Gençlerin ise denetim yapma
hakkını elde edebilmesi için sınavlara girme ve deneyim sahibi olmak gibi
zorunlulukları bulunuyor.
14.09.2013
tarihinde Ankara SMMM Odası tarafından düzenlenen Bağımsız Denetimde Yeni Dönem
konulu seminere kadar; 15 yıllık kıdem şartının içinde, 4 yıllık üniversite,
stajda geçen süreler ve meslekte ruhsatlı olarak geçen süreler dikkate
alınıyordu diye biliyordum. Fakat o semineri izledikten sonra durumun öyle
olmadığını, bu yönetmeliğin bazılarına başka güzellikleri olduğunu da anladım.
Bilindiği gibi
1989 yılında önüne gelene belge dağıtıldığı gibi bir düşünce hakim mesleği icra
eden özellikle genç arkadaşların üzerinde. Aslına bakarsanız kendi geçtikleri
uzun ve meşakkatli yolu düşündüğünüzde haksız da değiller gibi. Kendini
sigortalı olarak bir yerlerde gösterenler Serbest Muhasebeci ruhsatı ile
ödüllendirilmişler. Mesleğimizde bir arada olamayışımızın ana sebeplerinden
birisi olarak gördüğüm meslekteki unvan üçlemesi, daha sonra serbest
muhasebecilerin yine uyduruk olarak addedilen bir sınavla mali müşavir olmaları
(ki o zamanlar trink mali müşavir diye bir yazı yazmıştım.) mesleğimizdeki
ayrışmaları körükleyen ve üzerimize yüklenen angaryalara hep birlikte ses
çıkaramayışımızın ana sebeplerinden.
Şimdi de
denetimde benzer senaryolar yazılmaya devam ediyor ve yöneticiler tarih
tekerrürden ibarettir dedirtiyor bizlere. Buradan denetimdeki 15 yıllık kıdem
şartını birkaç yılla kaçırmış arkadaşlara müjde sayılacak bir haber vermek
istiyorum. 15 yıllık kıdem şartının içerisinde “stajdan önce bir muhasebe yada
ymm bürosunda ssk’lı olarak geçen sürelerinizde bu süreden sayılacak” Bu haberi
Cumartesi günü yapılan seminerde öğrendim. Muhasebe bürolarındaki elemanlara
olan yaklaşımı düşündüğümüzde stajdan önce ssk’lı olarak çalışanların sayısı
nedir bilemiyorum ama yine de mutlaka bu imkandan yararlanacak arkadaşlar
vardır.
Muhasebe
bürolarında özellikle geçmiş yıllarda ssk yapılmazdı, yapılsa da başka bir
yerde örneğin defterinin tutulduğu bir şirkette sigortalı olarak gösterilirdi.
Yani eğer sigortalı olarak göründüğünüz yer muhasebe bürosu veya ymm bürosu
değil ise bu imkandan yararlanamayacaksınız. Peki gerçekten şirkette
muhasebecilik yapmış ve daha sonra ruhsatını almış olan arkadaşlarımız ne
yapacak derseniz, onlarla ilgili bir gelişme yok yani bu durumdakiler
yararlanamıyor.
Sonuç olarak
yine birilerine bir avantaj sağlanmış ve bana göre meslekteki ayrışmalar iyice
derinleşmiştir. Denetimdeki kıdem şartını Avrupa Birliği uyum yasalarına (8
nolu yönerge) bağlayanlar ilerleyen süreçte meslekteki birliğe zarar verdiklerini
gördüklerinde umarım bu durumla ilgili tüm meslek camiasını kapsayan bir
çalışma yapmadıkları/yapamadıkları için pişmanlık duymazlar.
Tüm bunları
yazarken mesleği layığı ile yapan ve biz gençlere ilham olmuş büyüklerimizi
kızdırmayı elbette istemem ama sadece kıdem bir konuyu çok iyi bilmenin tek
göstergesi midir? Kendini geliştirmiş ve uzmanlaşma sağlamış genç
arkadaşlarımızın suçları nedir?
Mesleğimizin
tamamını kapsayan adımlar atılmadığı sürece meslek mensupları olarak daha çok
eziliriz ve maalesef ağzına bir parmak bal sürülerek türlü avantajlara kavuşan
meslektaşlarımız yüzünden hakkımızı da arayamayız. Çünkü onlar için her şey süt
liman her şey çok güzeldir. Haklarını aramak isteyen gençler bazen dik kafalı,
bazen düzen bozucu olarak adlandırılır onlar tarafından. Oysa ki onların yani
bizler gibi genç olan arkadaşların tek istediği haksızlıklara uğramak
istememeleridir. Haksızlık karşısında harekete geçmek istendiğinde ilk önce
karşı çıkanlar; kendilerine o tatlı avantaj sağlananlar ile o avantaj
sağlananların sözlerine inanan duyarsız meslektaşlarımızdır.
Herkese
saygımız sonsuz ama eşitlik istiyoruz. Adalet ve eşitliğin olmadığı yerde
mesleğimizin hak ettiğini düşündüğümüz saygınlığı kazanması çok ama çok zordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder