31.12.2018 tarihli resmî
gazetede yayımlanan yönetmeliğe göre; Esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı erkek
üyelerin aidatı 350-TL olarak belirlenmişken, esnaf ve sanatkar siciline
kayıtlı KADIN üyelerin aidatı 256-TL olarak belirlenmiştir. Yanlış anlaşılmasın
ben aidatlarda indirim falan istemeyeceğim sadece danışma meclislerinde daha
önce söz almamış olanlara buna benzer bir pozitif ayrımcılık yapılmasını rica
ediyorum. Çünkü bizler sizleri yıllardır dinliyoruz, yeni fikirlere öncelik vermek
faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Mesleki gelişmelerin, Türmob
sürekli eğitimin ve poşet beyanının değerlendirilmesi gündemiyle toplandık.
23 Haziran 2018 tarihinde
sürekli eğitim yönetmeliği yayınlanınca hemen aynı gün inceledim. Yönetmeliği
incelediğimde kurulacak eğitim merkezinin mali kaynakları arasında SMGM'nin faaliyetleri dolayısı ile sağladığı gelirler
maddesini görünce odalar da ve Türmob’da nispi aidatın kalkmasından oluşan
rahatsızlıkta düşünüldüğünde bu yönetmeliğin Türmob’a ve odalara gelir yaratmak
için çıkartıldığı haliyle eğitimlerinde ücretli olacağı izlenimi oluştu bende.
Bu nasıl bir nispi aidatmış ki
meslektaşların gelişimize katkı sağlayacak fakat 10 yıldan fazladır Sümen altında
duran yönetmeliğin çıkmasına vesile oldu. Şimdilerde mesleki kamuoyunun da
baskısı ile bu eğitimlerin ücretsiz olacağı söyleniyor. Bence de eğitimler
mutlaka olmalı ama kesinlikle ücretsiz olmalıdır. Meslektaşlarının zorunlu
tutulduğu eğitimler üzerinden para kazanmaya çalışmayı ben mesleki kuruluşumuza
yakıştıramıyorum. Eğer maddi olarak zor durumdaysak bunu aşmak için başka mali
kaynaklar yaratmalıyız.
Her geçen gün mali müşavir sayısında yaşanan
artış meslektaşlarımızın uzmanlık alanlarına yönelmesini zorunlu hale
getiriyor. Meslektaşlar hedefledikleri uzmanlık alanları ile ilgili olarak
ücretli eğitimlere katılarak kendilerini bu alanlarda geliştirebiliyorlar. İşte
buradan hareketle Türmob bünyesinde eğitmenlerinin tamamının mali müşavirlerden
oluştuğu bir eğitmen kadrosu ile bir eğitim enstitü kurulabilir. Bu eğitim
enstitüsü hem ücretsiz eğitimlerin hem de odalara ve Türmoba kaynak yaratacak
uzmanlık eğitimlerinin planlaması yapılabilir. Yalnız eğitmenlerin seçilirken
liyakatin esas alınmasını unutmayalım. Bu sayede üniversitelerde hep hayalini
kurduğumuz sadece Muhasebe ve yan dalları ile ilgili eğitim veren bir
fakültenin kurulmasına ve sadece oradan mezun olanların mali müşavir
olabileceği bir sisteme de öncülük edilmiş olur.
Denetim ve kontrolleri işi yapana değil bir
başkasına yaptırırız bunun amacı kontrolü işi yapan yaparsa hatasını
göremeyecek oluşudur. O yüzden kontrollerin başka bir göz tarafından yapılması
daha iyi olur. İşte odalar ve Türmobta da aynı durum geçerli bana göre. 30
yıldır aynı insanlar buralarda, üretebildikleri çözümler ortada. Ülke
yönetimini var olan kaynakları sattığı ve sıkıntıyı vatandaşın sırtına
yüklediği için haklı olarak eleştiren oda ve Türmob yöneticileri mali
kaynakları azalınca benzer davranışlar sergileyip, başka başka çözümler bulmak
yerine sıkıntıyı meslektaşının sırtına yükleyerek aşmaya çalışıyor. Buna
ileride tekrar değineceğim o yüzden müsaadenizle başka bir mesleki gelişmeye
geçmek istiyorum. Biliyorsunuz asgari ücret tarifemiz yayınlandı ve gözüme bazı
hususlar takıldı.
Tarifeye göre bir anonim
şirket kuruluşunda SMMM'nin alacağı ücret 823-TL iken, aynı kuruluş işlemi için
YMM'nin alacağı ücret1.243-TL. Yine tarifeye göre birleşme ve bölünme ücreti
SMMM için sırasıyla; 1.700-TL ve 2.000-TL olarak belirlenmişken bu ücretler
YMM'ler için yine sırasıyla 5.959-TL ve 9.935-TL olarak belirlenmiş durumda.
Yeminliler bu işlemleri yaparken bizden farklı ne yapıyorlar? Bu ücret
farklılığının sebebi nedir? Tarifedeki takıldığım birinci kısım bu.
Gelelim tarifenin bizler için en önemli kısmına daha
doğrusu bir önceki yıla göre yapılmış en önemli değişikliğine. Biliyorsunuz
Maliye Bakanlığı yayınlanan taslaklar ile e-defter kapsamındaki mükelleflerin
sayısını artırmayı planlıyor.
Yine hepinizin bildiği gibi bu sene işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler zorunlu olarak defter beyan sistemine dahil olmuş durumdalar. 2019 yılından itibaren işletme defterlerinin meşakkati önceki yıllara göre biraz daha fazla olacak haliyle ücreti de ona göre güncellenmeli.
Geçtiğimiz yıl defter beyan sistemine zorunlu olarak
geçen Serbest Meslek Erbabı olan mükelleflerin sözleşmelerini E-Birlik
sistemine girdiğinizde ücreti; tarifenin notlar bölümünde yer alan "3.9-
E-defter tutacak firmalarda tarifede yer alan ücretlere % 50 ilave
edilir." maddesinden hareketle tarifede yer alan ücretin %50 artırılmış
hali oluyordu. Bu sene yayınlanan asgari ücret tarifesinde ise ne olduysa
bilmiyorum bu maddeyi kaldırmışlar. Yani artık E-defter tutacak firmalarda (ki
geçen seneki serbest meslek defterleri için yapılan uygulamayı düşündüğümüzde
buna bu seneki işletme defterlerini de katabiliriz.) tarifede yer alan ücretin
%50 artırılmış hali uygulanamayacak. Haliyle pratikte e-deftere geçen
firmalarda ve zorunlu olarak defter beyan sistemine geçmiş olan firmalarda bir
ücret artışından söz etmemiz maalesef mümkün görünmüyor.
Aksine kaybımız şöyle oluyor; Listeye bak.
Peki 3568 sayılı kanunun 46. maddesine göre tarifeyi
hazırlamak odaların ve Türmob'un görevi ise neden bu % 50 oranındaki artış
maddesi tarifeden çıkarıldı. Yoksa kanundaki yetkisinden hareket ile Maliye
Bakanlığı mı yaptı bu değişikliği? Eğer öyle ise bizim yöneticilerimiz bu hak
kaybına neden izin verdi? Yöneticilerimiz diyorum sebebi şu;
Konya Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından Antalya Belek’te yapılan ve 3 gün
süren eğitim semirenin bir bölümünde Türmob sekreteri Yahya Arıkan odalar
ve Türmobun mali sıkıntılarını ele aldığı konuşmasında nispi aidatlar ile
ilgili şöyle diyor;
“…Üzüdüldüğüm nokta şu; Parlamentoda oturduk
sayın bakanı ikna ettik bir nispi aidatla ilgili hatta taviz vererek ücretlerle
ilgili, plan bütçede grupların kararıyla alınan, hükümetinde desteklediği karar
genelde parlamentoda geri çevrilmez ama maalesef ne olduysa geri çevrildi. “
Türmob sekreteri ya da her hangi bir oda
başkanı ya da Türmob başkanı bizim gelirlerimiz üzerinden nasıl böyle bir taviz
verebilir. Hadi böyle bir şey yapmaya yeltendi bizim yöneticilerimiz buna nasıl
izin verebilir. Az önce de söylediğim gibi bir kişi 30 yıldır bu görevlerde
olmasına rağmen hala meslektaşlarının sömürülmesi üzerinden başka bir çözüm
üretemiyorsa artık yeni fikirlere genç ufuklara yer vermekten başka bir çaremiz
kalmamıştır. Belki de 30 yıldır aynı kişiler bu görevlerde oldukları için çözüm
üretemiyoruz olamaz mı?
Ve düşünün ki
meslektaşlarımız direk ceplerini, kendi geleceklerini ilgilendiren bir konuya
kafa yormaları gerekirken; poşetlerden alınan ücretleri ve bunun nasıl beyan
edileceğini düşünür haldeler. Buradan halkımızın verdiği genel tepkiyi
düşünerek çıkardığım sonuç “Biz galiba küçük kazık sevmiyoruz.”
Çok fazla oldum biliyorum
ama son olarak başka bir konuya daha değinmek istiyorum. 19 Ocak 2019 Cumartesi
günü odamızda “Dalgalı Piyasalarda Geleceği Öngörme ve Şirket Yönetimi"
konulu bir seminer düzenlendi. Öncelikle böyle güzel bir seminer düzenledikleri
için başta başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve daha
geniş katılımlı olacak şekilde tekrarının yapılmasını talep ediyorum.
Seminerden
küçük bir not aktarıp sözü getirmek istediğim yere getireyim. Seminerde en can
alıcı noktalardan biri şuydu. Reel piyasanın döviz borcu 210 milyar dolar. Şubat
2018'de 3,70'den aldığı dövizin kuru bugün 5,40. Sadece kur farkından oluşan
kambiyo zararı 357 milyar TL. Bu rakam İSO 500'ü oluşturan firmaların 2017
yılında yaptığı toplam karın 3,5 katı.
Yani
önümüzdeki günlerde bizleri çok büyük işsizlik rakamları, firma kapanışları ve
bunlara benzer sıkıntılı ekonomik durumların beklediği kaçınılmaz bir gerçek. Yani
şu anda bile ödemelerin son sıralarında yer meslek camiası sıkıntılı durumların
iyice artacağı günlerde ne yapacak çok merak ediyorum. Ben tahsilatı artırmak
için müşterilerime bir mesaj gönderdim dedim ki; Muhasebe
ücretlerinizi zamanında düzgün bir şekilde ödemeniz yarın ruz-i mahşerde beraat
belgelerinizden biri olacaktır. Fakat maalesef çok etkili olmadı.
Seminer öncesi başkanımız
açılış konuşmasında o haftanın popüler konusu olan 10 yıl önce 10 yıl sonra
şeklinde yapılan paylaşımlara atıfta bulunarak ülkemizin ekonomik verilerindeki
10 yıl öncesi ve 10 yıl sonrası durumunu bizlerle paylaştı. Kendisinin bu
paylaşımına katılmak ile birlikte bir başka paylaşımda daha bulunmasını
beklerdim. O da meslekte 10 yıl önce 10 yıl sonra. Müsaadenizle bu paylaşımı da
buradan ben yapayım.
Meslek mensuplarının sayısı 1990-1991 döneminde 27.115
iken bu sayı, 2004 yılı temmuz ayı sonu itibariyle 64.153’e, 2009 yılı sonu
itibariyle 80.256'ya, 2013 yılı sonu itibariyle 92.418’e ulaşmıştır. 2019 yılı
itibariyle Türmob'un internet sitesinden aldığım bilgiye göre meslek
mensuplarının sayısı 107.320'ye ulaşmıştır.
Yani özetle son 10 yılda "kısaca" KDV
mükellefi olarak adlandıracağım mükellef sayısında % 10 civarında bir artış
olmasına rağmen meslek mensubu sayısında 2009 yılına göre son 10 yılda % 33'ten
fazla bir artış meydana gelmiş bulunmaktadır.
2019 yılında tüm dünyada beklenen olası küresel kriz
ile mükellef sayısında ciddi düşüşler olacağını yada mevcut mükelleflerin
meslek mensubuna karşı olan yükümlülüklerini yerine getiremeyecek oluşlarını ve
buna rağmen mevcut düzenlemeler ile bu kötü gidişat ortada olsa bile meslek
mensubu sayısındaki artışında öncekinin aynı hatta daha hızla artacağını da
lütfen aklınızdan çıkarmayın.
Şu anda bile ödeme planlarının sonlarında yer alan
muhasebe meslek camiasının dünyada ve ülkemizde yaşanacak yada yaşanması
muhtemel bir krizden nasıl etkileneceğinin takdirini sizlere bırakıyorum.
Mevcut durumda bile mükellef sayısına oranla ciddi ve plansız bir meslek
mensubu artışı varken kriz zamanlarındaki durumu düşünmek bile istemiyorum.
İşte yaşanması muhtemel böyle bir kriz öncesi sayın
başkanımızdan mesleğin bu tarafına yönelik de fikirlerini beyan etmesini beklerdim.
Bu sıkıntı sadece bizlerin değil avukatların, doktorların vb. de ortak
sıkıntısı aslında. Fakat onlarda komşunun avukatı yada komşunun doktoru kavramı
bizdekiler kadar yaygın değil. 2016 yılında dönemin sağlık bakanı Mehmet
Müezzinoğlu doktor fazlası verecek olunmasından ötürü tıp fakültelerindeki
kontenjanların dondurulacağını ifade etmişti. İşte bizde eğer mesleğimizin
geleceğine yönelik bu ve buna benzer öngörülerde bulunmayıp buna yönelik
hareket etmez isek küresel kriz olmasa bile mesleki bir krizin çıkması
kaçınılmazdır. Umarım yöneticilerimiz bizler üzerinden kendi çıkarları için pazarlık
ve kulis yapmak yerine, bu kulis ve pazarlıkları mesleği ve meslektaşları için de
ve hatta sadece bunun için yapabilirler.
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir
Mali Müşavir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder