7 Şubat 2020 Cuma

Prokrastineyşın



Sabah iş yerine gelirken kafanda bir sürü planın vardı. Akşama kadar bir dünya iş yapacaktın. Sonra gelirken bir poğaça aldın, poğaçamı yiyeyim de sonra işlere başlarım dedin. Poğaçandan bir ısırık aldın, kuru kuru gitmez tabi, dumanı tüten sıcacık çayından korkudan dudaklarını büzüştürerek bir yudum aldın. Sonra aklına poğaça yerken ki zamanı "değerlendirmek" maksadı ile maillerine ve facebooka bakmak geldi. Poğaçanın son ısırığı ile çayın son yudumunu ayarladıktan sonra, poğaçanın ağızda kalan o güzel tadı ile bir bardak çay daha içmek istedin. Oturdun çayını yudumlarkan facebookta gezinmeye devam ettin. Sonra telefon çaldı, artık neyse ne. Kapatınca kaldığın yerden devam ettin gezinmeye. Bir de twittera bakayım derken çoktan bir saatin geçtiğini fark ettin. Oturup tam işe başlayacaktın ki mesai arkadaşın bir şey sormaya geldi ardından biraz geyik yaptınız. Sonra işe başlamadan şu facebooka tekrar bakayım dedin. Derken saatin öğlene yaklaştığını fark ettin. Bu seferde öğlen ne yiyeceğim telaşı başladı. Öğlen yemeği, yemek sonrası çay ve yemek masasında konuşulan hayata dair konular derken saat oldu bir buçuk. Biraz çok yemişsin galiba üzerine bir ağırlık çöktü, sodadır, çaydır, telefonlar derken sabah planladığın işlerin bir çoğunu yapamadığını fark ettin ve kendine çok kızdın. Hele bir yarın olsun asla bugün yaptığın gibi yapmayacaktın. Yarın oldu ve dün yaptığının aynısını yaptın ve yine kendine kızdın. Taki yapmak zorunda olduğun işler için zamanın iyice daralana kadar.

Merak ediyorum bu yazdıklarım sizlere de oluyor mu? İşte bunun adı savsaklama hastalığı. Sadece işimizi değil o kadar çok şeyi savsaklıyoruz ki; işimizi, eşimizi, çocuklarımızı, yarınımızı ve hatta öbür dünyamızı bile. Savsaklama hastalığının farkına varmak ve bundan bir nebze de olsa kurtulabilmek için okuyabileceğiniz bir kitap. Ben okudum ve beğendim sizlere de tavsiye ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...