Toplumun en
küçük birimi ailedir; anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşanına çekirdek
aile denir. Böyle kitabi bir tanımın ardından olayın beni ilgilendiren kısmına
geçeyim diyorum. Bir çocuk en temel ahlaki öğrenimlerini aile ortamında almaya
başlar. Daha anne karnındayken bile hissetme yetisine sahiptir. Doğduktan bir
müddet sonra çevresinde gördüklerini kaydetmeye başlar. Anne ve babanın
yaptıkları onun bilinçaltına kazınır ve çocuk için en önemli rol modeller anne
ve babası olur. Yani anne babanın gelecek nesillerin yetişmesindeki payı diğer
etkenleri de düşündüğümüzde en önemli olanıdır.
Son günlerde hepinizin
de bildiğini düşündüğüm bir muhteşem yüzyıl tartışmasıdır sürüp gidiyor.
Başbakanımız dizinin ahlaki değerlere zarar verdiğini, tarihimizi yanlış
anlattığını ve gençler için olumsuz örnekler sunduğunu söylemekte. Bu söylemi
ilk duyduğunuzda eğer diziyi de izlemişseniz başbakanımıza hak vermenizden daha
doğal bir şey yok gibi görünüyor. Fakat bizim toplumumuzu sadece bu dizi mi
dejenere etmekte! Bu dizinin haricinde yayınlanan programlar çok mu yararlı,
diğer programlar gençlere örnek teşkil edecek bilgilerle mi dolu yani?
Şunu unutmayın
ki; çekirdek aile içinde sadece çekirdek yenen yer değildir. Çekirdek aile, toplumu
oluşturan insanların yetiştiği yuvadır. Siz o yuvada ne yaşarsanız topluma da
onu yansıtırsınız...
Bütün
dizilerin içinde bin bir türlü entrika, bütün programlar kavgalardan besleniyor
ve alttan alta toplumu bilinçli olarak zedeleme amacı taşıdığını düşündüğüm
türlü reklam, resim, haber vs. ne ararsan var. Toplumumuza baktığımızda
dizilerin yansıması olan hayatları yaşamaya çalışan insanları görmek mümkün. Gençler
kolay yoldan zengin olma gayretinde, zenginliği başaramayanlar ise herkesin
kendisine karşı olduğunu düşünüp Polat Alemdar moduna geçmiş durumda. Yaşları
gereği gençler doğal olarak karşı cinsle olan münasebetlerini hayatlarının en
önemli yerinde tutuyorlar. Fakat ilginç olan bu durumun gençlikten sonra da
devam etmesi, tek eşliliği aptallık olarak görmek moda bir tabir durumuna
geldi. Söz aptallıktan açılmışken doğru dürüst yaşamaya çalışan insanlara da
aptal gözüyle bakıldığını unutmamak lazım. İşyerinde kaytarma peşinde koşan
işçiler, çok çalışana patron yalakası aptal derler. Vergisini düzgün ödeyen iş
adamı da bir başka aptaldır. Vergisini kaçıracağı bir çok yol vardır oysa ki,
aptal olmayan kesime göre vergi ödenmemeli, işçilerin hakları gasp edilmeli ve
türlü oyunlarla aslında “kendi hakları” olan paralar devlete ödenmemelidir.
Toplumun her kesiminde kendine çıkar sağlayıp, nasıl bir açık bulurumda daha
ucuz yırtarım veya ödenmesi gereken bir şeyi nasıl olurda ödemem telaşının
olduğu da aslında hepimizin malumu.
Bu
saydıklarımın tamamı toplumumuzu zehirleyen ve içten içe kemiren erdemsiz
davranışlardan bazıları. Bütün bu olumsuz davranış kalıplarını bize muhteşem yüzyıl
mı kazandırdı peki? Tabii ki hayır. Bizler böyle olmaktan aslında içten içe
mutluluk bile duyuyoruzdur belki de! Çünkü düzgün insan olmak çaba gerektirir,
yalan söylememeyi gerektirir, riyakar olmamayı gerektirir, elalemin karısına
kızına bakmamayı gerektirir, uçkuruna sahip çıkmayı gerektirir, bizim
adamımızda olsa bir hata varsa eleştirmeyi gerektirir, haram yememeyi
gerektirir, işçisinin sırtındaki teri kurumadan hakkını vermeyi gerektirir, insan
olduğunu zannetmeyi değil gerçekten insan olmayı gerektirir. Bütün bunları yapmak
çaba gerektirir, oysaki kötü olanı yapmak her zaman daha kolay ve çekici
gelmiştir insana. İşte onun için insanlar hiç kendilerine bakmazlar, kendileri
süper doğru insanlardır ve tek suçlu muhteşem yüzyıldır, kurtlar vadisidir, x’tir,
y’dir, zarttır, zurttur.
Şimdi
gözünüzde bir şey canlandırmanızı isteyeceğim. Çekirdek bir aile var, anne baba
ve küçük bir erkek çocuk. Bu aileye bir gün arkadaşları misafirliğe geliyorlar.
Misafir aile, bizim çekirdek aileye yeni aldıkları evden bahsediyorlar. 4 oda
bir salon, asansörlü, otoparkı var, sosyal tesisleri çok iyi ve şehir merkezine
de çok yakın. Çekirdek ailemizin annesi diğer eş anlattıkça çok iyi çok iyi
diyerek sevincini belli etmeye çalışıyor, aynı şekilde çekirdek baba da
durumdan memnuniyetini belli ediyor, hayırlı olsunlar, güle güle oturunlar
dökülüyor ağızlarından. Biraz daha sohbetin ardından misafirler gidiyorlar ve
çekirdek aile baş başa kalıyor. Misafirler kapıdan çıkar çıkmaz çekirdek anne hasedini
dışarı kusuyor, kim bilir nasıl aldılar o evi, eee tabi şuradan para alıyormuş ve
daha neler neler? Çekirdek baba da katılıyor bu söylemlere. Sonra bizim
çekirdek çocuk tüm yaşananlara bir anlam vermeye çalışıyor. Misafirler ordayken
anne babasından misafirleri için övgü dolu sözcükler duyarken, misafirler
gittikten hemen sonra anne ve babasının neden misafirleri için kötü sözler
söylediğini anlamaya çalışıyor ve işte o zaman farkına varıyor riyakarlığın.
Toplumumuz bir tane daha riyakar kazanmış oluyor ama durun suçlu anne baba
değil, SUÇLU muhteşem yüzyıldaki hürrem, ah hürrem toplumu dejenere ettin geber emi!!!
Baba rakı
masasından kalkmaz, ağzından küfürler eksik olmaz, milletin karısına kızına laf
eder, ondan sonra tutar sırf “başbakanı” eleştirdiği için muhteşem yüzyıldaki ağzı
sulanarak izlediği dekolteleri eleştirir. Evet haklısınız muhteşem yüzyıl tarihimizi
yanlış anlatıyor, evet haklısınız harem yanlış anlatılıyor belki ama unutmayın
Osmanlı Devleti islami usullere göre yönetildi. Siz şimdi kalkıp içki içmek haramken,
küfür etmek haramken, milletin namusuna laf etmek haramken, zina haramken, hırsızlık
günahken, yalancılık günahken, riyakarlık günahken ve bütün bunların hepsini
yaparken kalkıp muhteşem yüzyıla laf edin. Efendiler bizim toplumumuzu böyle
diziler de bozuyordur tabi ki ama en başta sizin gibi iktidar yalakaları,
riyakar insanlar bozuyor bizim toplumumuzu.
Hasan
Volkan ÇEVİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder