29 Kasım 2012 Perşembe

Muhteşem 100 Yıl ve Ahlak Anlayışımız...


Toplumun en küçük birimi ailedir; anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşanına çekirdek aile denir. Böyle kitabi bir tanımın ardından olayın beni ilgilendiren kısmına geçeyim diyorum. Bir çocuk en temel ahlaki öğrenimlerini aile ortamında almaya başlar. Daha anne karnındayken bile hissetme yetisine sahiptir. Doğduktan bir müddet sonra çevresinde gördüklerini kaydetmeye başlar. Anne ve babanın yaptıkları onun bilinçaltına kazınır ve çocuk için en önemli rol modeller anne ve babası olur. Yani anne babanın gelecek nesillerin yetişmesindeki payı diğer etkenleri de düşündüğümüzde en önemli olanıdır.
 
 Son günlerde hepinizin de bildiğini düşündüğüm bir muhteşem yüzyıl tartışmasıdır sürüp gidiyor. Başbakanımız dizinin ahlaki değerlere zarar verdiğini, tarihimizi yanlış anlattığını ve gençler için olumsuz örnekler sunduğunu söylemekte. Bu söylemi ilk duyduğunuzda eğer diziyi de izlemişseniz başbakanımıza hak vermenizden daha doğal bir şey yok gibi görünüyor. Fakat bizim toplumumuzu sadece bu dizi mi dejenere etmekte! Bu dizinin haricinde yayınlanan programlar çok mu yararlı, diğer programlar gençlere örnek teşkil edecek bilgilerle mi dolu yani?
 
     Bütün dizilerin içinde bin bir türlü entrika, bütün programlar kavgalardan besleniyor ve alttan alta toplumu bilinçli olarak zedeleme amacı taşıdığını düşündüğüm türlü reklam, resim, haber vs. ne ararsan var. Toplumumuza baktığımızda dizilerin yansıması olan hayatları yaşamaya çalışan insanları görmek mümkün. Gençler kolay yoldan zengin olma gayretinde, zenginliği başaramayanlar ise herkesin kendisine karşı olduğunu düşünüp Polat Alemdar moduna geçmiş durumda. Yaşları gereği gençler doğal olarak karşı cinsle olan münasebetlerini hayatlarının en önemli yerinde tutuyorlar. Fakat ilginç olan bu durumun gençlikten sonra da devam etmesi, tek eşliliği aptallık olarak görmek moda bir tabir durumuna geldi. Söz aptallıktan açılmışken doğru dürüst yaşamaya çalışan insanlara da aptal gözüyle bakıldığını unutmamak lazım. İşyerinde kaytarma peşinde koşan işçiler, çok çalışana patron yalakası aptal derler. Vergisini düzgün ödeyen iş adamı da bir başka aptaldır. Vergisini kaçıracağı bir çok yol vardır oysa ki, aptal olmayan kesime göre vergi ödenmemeli, işçilerin hakları gasp edilmeli ve türlü oyunlarla aslında “kendi hakları” olan paralar devlete ödenmemelidir. Toplumun her kesiminde kendine çıkar sağlayıp, nasıl bir açık bulurumda daha ucuz yırtarım veya ödenmesi gereken bir şeyi nasıl olurda ödemem telaşının olduğu da aslında hepimizin malumu.
 
    Bu saydıklarımın tamamı toplumumuzu zehirleyen ve içten içe kemiren erdemsiz davranışlardan bazıları. Bütün bu olumsuz davranış kalıplarını bize muhteşem yüzyıl mı kazandırdı peki? Tabii ki hayır. Bizler böyle olmaktan aslında içten içe mutluluk bile duyuyoruzdur belki de! Çünkü düzgün insan olmak çaba gerektirir, yalan söylememeyi gerektirir, riyakar olmamayı gerektirir, elalemin karısına kızına bakmamayı gerektirir, uçkuruna sahip çıkmayı gerektirir, bizim adamımızda olsa bir hata varsa eleştirmeyi gerektirir, haram yememeyi gerektirir, işçisinin sırtındaki teri kurumadan hakkını vermeyi gerektirir, insan olduğunu zannetmeyi değil gerçekten insan olmayı gerektirir. Bütün bunları yapmak çaba gerektirir, oysaki kötü olanı yapmak her zaman daha kolay ve çekici gelmiştir insana. İşte onun için insanlar hiç kendilerine bakmazlar, kendileri süper doğru insanlardır ve tek suçlu muhteşem yüzyıldır, kurtlar vadisidir, x’tir, y’dir, zarttır, zurttur.
 
 Şimdi gözünüzde bir şey canlandırmanızı isteyeceğim. Çekirdek bir aile var, anne baba ve küçük bir erkek çocuk. Bu aileye bir gün arkadaşları misafirliğe geliyorlar. Misafir aile, bizim çekirdek aileye yeni aldıkları evden bahsediyorlar. 4 oda bir salon, asansörlü, otoparkı var, sosyal tesisleri çok iyi ve şehir merkezine de çok yakın. Çekirdek ailemizin annesi diğer eş anlattıkça çok iyi çok iyi diyerek sevincini belli etmeye çalışıyor, aynı şekilde çekirdek baba da durumdan memnuniyetini belli ediyor, hayırlı olsunlar, güle güle oturunlar dökülüyor ağızlarından. Biraz daha sohbetin ardından misafirler gidiyorlar ve çekirdek aile baş başa kalıyor. Misafirler kapıdan çıkar çıkmaz çekirdek anne hasedini dışarı kusuyor, kim bilir nasıl aldılar o evi, eee tabi şuradan para alıyormuş ve daha neler neler? Çekirdek baba da katılıyor bu söylemlere. Sonra bizim çekirdek çocuk tüm yaşananlara bir anlam vermeye çalışıyor. Misafirler ordayken anne babasından misafirleri için övgü dolu sözcükler duyarken, misafirler gittikten hemen sonra anne ve babasının neden misafirleri için kötü sözler söylediğini anlamaya çalışıyor ve işte o zaman farkına varıyor riyakarlığın. Toplumumuz bir tane daha riyakar kazanmış oluyor ama durun suçlu anne baba değil, SUÇLU muhteşem yüzyıldaki hürrem, ah hürrem toplumu dejenere ettin geber emi!!!
 
Baba rakı masasından kalkmaz, ağzından küfürler eksik olmaz, milletin karısına kızına laf eder, ondan sonra tutar sırf “başbakanı” eleştirdiği için muhteşem yüzyıldaki ağzı sulanarak izlediği dekolteleri eleştirir. Evet haklısınız muhteşem yüzyıl tarihimizi yanlış anlatıyor, evet haklısınız harem yanlış anlatılıyor belki ama unutmayın Osmanlı Devleti islami usullere göre yönetildi. Siz şimdi kalkıp içki içmek haramken, küfür etmek haramken, milletin namusuna laf etmek haramken, zina haramken, hırsızlık günahken, yalancılık günahken, riyakarlık günahken ve bütün bunların hepsini yaparken kalkıp muhteşem yüzyıla laf edin. Efendiler bizim toplumumuzu böyle diziler de bozuyordur tabi ki ama en başta sizin gibi iktidar yalakaları, riyakar insanlar bozuyor bizim toplumumuzu.
 
 Şunu unutmayın ki; çekirdek aile içinde sadece çekirdek yenen yer değildir. Çekirdek aile, toplumu oluşturan insanların yetiştiği yuvadır. Siz o yuvada ne yaşarsanız topluma da onu yansıtırsınız...
 
Hasan Volkan ÇEVİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...