Günaydın meslektaşım ne güzel bir dün değil mi? Kahvaltıdan önce biraz daha… Neyse konumuz o değil :) (Bknz. Şebnem Ferah)
Dün KDV beyannamelerinin son
günüydü. Bugün sabaha Kdv beyannameleri ile diğer işlerini bitirmiş ve kdv
beyannamesinin ekinde istenen belge sayıları ertelenmiş olarak uyanmış
meslektaşlarım için gerçekten güzel bir gün(!) Fakat benim günaydın derken
kastettiğim şey gününüzün güzel geçmesinden çok bazılarına vermek istediğim; “Hayırdır
aklınız başınıza yeni mi geldi” mesajıdır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun
yürürlüğe girmesinden önce ve devamında 660 sayılı KHK kararname ile (kısaca) Kamu
Gözetim Kurumu’nun kurulması ve de son olarak 2012 yılının son ayında
çıkarılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin ardından Bağımsız Denetimde genç
meslektaşlar aleyhine yapılan uygulamaların yanlışlığını ısrarla ve her yerde (parmağına
bir parmak bal sürülünce kendinden başka herkesi unutanlara inat) anlatmaya
çalıştım. Çünkü bu uygulama bana göre zaten var olan mesleki bölünmüşlükleri
artıracak ve özellikle genç meslektaşlarımız üzerinde ciddi bir haksız rekabet
yaratacaktı.
Biliyorsunuz 3568 sayılı
meslek yasamızda açık açık denetim yapabileceğimiz yazmasına rağmen yeni bir
lisanslama sistemi getirilmiş ve geçiş aşamasında da 15 yıldan fazla kıdemi
olanların gayet kolay bir şekilde bağımsız denetçi olması sağlanmıştı. 15 yıl
kıdemi olmayan genç meslektaşlarımız ise bir dolu prosedür ve sınav ile
uğraştırılmak zorunda bırakılmış idi. Yaşanan bu haksızlığa meslek camiası
olarak top yekûn karşı çıkmamız gerekirken maalesef kıdemi yetenler (daha
doğrusu kıdemi yetenlerin içindeki çoğunluk) bu kapsamda bir karşı duruş
gösterip meslek yasamızdaki hakkımızı aramak yerine genç meslektaşlarını hiçe sayarak
koşa koşa paralarını verip belgelerini almaya gittiler. Onlara bir kez daha Cengiz
Kurtoğlu’ndan “Ne güzel de duruyor belgen duvarda” isimli şarkıyı armağan
ediyorum. Çünkü bağımsız denetçilik belgesini alanların bir çoğu bu belgelerini
kullanamadığı gibi şimdi de yine ücretli olan lisans yenileme eğitimlerine katılmak
zorunda kalacaklar.
Bu uygulamanın yanlışlığını
ifade ettiğimizde Yeminli Mali Müşavirler alıyor ne yapalım biz almayalım mı
meydanı onlara mı bırakalım demişlerdi. Sen meslek yasana sahip çıkıp, tüm
meslek camiası olarak hakkını aradığında meydanı Yeminli Mali Müşavirlere
bırakmış olmazsın, aksine meydanda aslanlar gibi durduğun izlenimini verirsin. (Merak
edenlerin H. Burak GEMALMAZ’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde MÜLKİYET HAKKI
isimli kitabının 352. Sayfasında yer alan Hollanda’lı Var Marle davasını
incelemesini öneriyorum. Belki mesleki mücadele ve yaklaşımlarınızda sizlere
biraz faydası dokunur.) Şimdi meydanı Yeminli Mali Müşavirlere bırakmadınız da
ne oldu? Mesleki bölünmüşlükte zirve yaşattınız böyle iyi mi oldu yani?
Aldığınız belgeleri kullanabilseniz hadi bir nebze anlayış göstereceğim ama o
da olmadı, dereyi görmeden paçaları sıvadınız ve bir sürü insanın sebeplendiği
o dereyi kirlettiniz. Mutlu musunuz?
Gelelim 2017 yılına…
03 Ağustos 2017 tarihinde
Bilirkişilik Yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmeliğe göre bilirkişi olabilmek
için 5 yıllık mesleki kıdeminiz olması gerekiyor. Yani kısacası döndük 2012
yılına. 3568 sayılı meslek yasamızda tıpkı denetçi olabileceğimiz gibi
bilirkişilik yapabileceğimiz de yazmakta. 2012 yılında sırf kıdemleri yettiği
için koşa koşa bağımsız denetçilik belgesini almaya gidenler şimdi kalkmışlar
bilirkişilik için istenen 5 yıllık kıdemi eleştiriyorlar. Bu meslektaşlarımıza
GÜNAYDIN demek istiyorum.
Yalnız bu eleştirilerini de ne
hikmetse Bilirkişilik Eğitimi verecek kurum ve kuruluşlar açıklandıktan sonra
yapıyorlar. Aslına bakarsanız daha doğrusu bilirkişi eğitimi verecek kurum ve
kuruluşların bu eğitimler için istediği ücretleri gördükten sonra bu
eleştirilerini getiriyorlar. Bilirkişilik yönetmeliği 03 Ağustos’ta yayımlandı.
Eğitim izni alan kuruluşlar ve onların alacağı ücretler ise geçtiğimiz hafta ufak
ufak belli olmaya başladı. Meslek yasamıza sahip çıktığını iddia eden bu
arkadaşlarımız neden 03 Ağustos’tan sonra bu tepkilerini dile getirmediler de;
ücretler belli olduktan sonra serzenişte bulunmaya başladılar. Neden olacak 2012
ve devamında bir dolu para vererek aldıkları bağımsız denetçilik belgesi hiçbir
işlerine yaramadı da ondan. Şimdi yine çok da fazla getirisi olmadığını
düşündükleri bilirkişilik için para vermek istemiyorlar. Yani sütten ağızları
yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Acaba eğitimler ücretsiz olsaydı bu arkadaşların akıllarına meslek yasamız falan gelir miydi?
2012 yılı ve devamında meslek
yasamızı savunmak aklına bile gelmeyenlerin ve koşa koşa parasını verip bağımsız
denetçilik belgesini almaya gidenlerin; bugün bilirkişilik yönetmeliğini eleştirmeleri,
zaten meslek yasamızda bilirkişilik yapabileceğimiz yazıyor, böyle bir
dayatmaya karşıyız, meslektaşlarımızın buna para vermesine karşıyız türünden
söylemleri inanın hiç samimi gelmiyor.
Gelelim olayın Türmob ve
Odalar kısmına…
Türmob ve bağlı odaları bilirkişilik
yönetmeliğine göre bilirkişi eğitimi verebilecek kurumlar arasında sayılmış. Biliyorsunuz
nispi aidatlar artık yasal olarak kalktı. Güya Türmob konu ile ilgili yeni bir
yasal düzenleme yapılması için çalışacakmış ama bu bana göre pek mümkün
görünmüyor. Haliyle odalar ve Türmob kendilerine üyelerinin verdiği aidatlar
haricinde gelir kaynakları yaratmak zorundalar. Bilirkişilik eğitim izni alan
Sakarya Üniversitesi eğitim bedelini 1.200-TL olarak belirlemiş. Nispi
aidatların kaldırılmasından dolayı zor durumda olduklarını iddia eden odalar ve
Türmob önlerine gelen bu fırsatı kaçırmayacak ve meslek yasamızdaki haklarımızı
korumak yerine ellerini ovuşturarak kasalarına koyacakları paraları hesap
edeceklerdir diye düşünüyorum. Haliyle 2012 yılı ve devamında koşa koşa belge
almaya gidip, bu gün bilirkişi eğitim ücretlerini duyunca eylem çağrısı yapan
meslektaşlarımız maalesef bu sefer türmob ve odaları yanlarında
bulamayacaklardır.
Haliyle 2012 yılında kıdemi
yetenlerle, dönemin yöneticileri (ki yöneticilerinde hemen hemen hepsinin zaten
kıdem sorunu yoktu) nasıl ki el birliği ile meslek yasamızı savunmamış ve kendi
menfaatlerini ya da belirli bir zümrenin menfaatlerini mesleğimizin genelinin
menfaatlerinden önde görmüşler ise bugün de yine mevcut yöneticilerimiz sırf odalara
gelir yaratmak adına meslek yasamızı ve var olan haklarımızı savunmayıp kendi
menfaatlerinin peşinden koşacaklardır.
Değerli meslektaşlarım
yöneticilerimizin önderliğinde tüm meslek camiası olarak ayrım gözetmeksizin
bir bütün halinde hareket etmez isek hiçbir şeyi başaramayız. Zamanında
yapılanlara göz yummak bir zümreye bir şey kazandırdığını zannettirmiş olabilir ya da
bugün odaların paralı eğitim vermesi onlara maddi olarak kazanç sağlayabilir
ama başta meslek yasamızdan gelenler olmak üzere haklarımızı savunmamak emin
olun hem mesleğimize ve hem de genç yaşlı ayrımı yapmadan bütün meslektaşlarımıza
yapılmış en büyük ihanettir.
Hepinizi kişisel
menfaatlerinizden sıyrılıp meslek odaklı faaliyetler ve eylemlerde bulunmaya
davet ediyorum.
Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir
Not: Daha önce bağımsız
denetim ile ilgili yapılmış olan uygulamaları eleştirdiğim yazıları aşağıya
paylaşıyorum. İlgi duyanlar inceleyebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder