16 Şubat 2019 Cumartesi

30.01.2019 Danışma Meclisi Konuşma Metnim


31.12.2018 tarihli resmî gazetede yayımlanan yönetmeliğe göre; Esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı erkek üyelerin aidatı 350-TL olarak belirlenmişken, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı KADIN üyelerin aidatı 256-TL olarak belirlenmiştir. Yanlış anlaşılmasın ben aidatlarda indirim falan istemeyeceğim sadece danışma meclislerinde daha önce söz almamış olanlara buna benzer bir pozitif ayrımcılık yapılmasını rica ediyorum. Çünkü bizler sizleri yıllardır dinliyoruz, yeni fikirlere öncelik vermek faydalı olabilir diye düşünüyorum.

Mesleki gelişmelerin, Türmob sürekli eğitimin ve poşet beyanının değerlendirilmesi gündemiyle toplandık.

23 Haziran 2018 tarihinde sürekli eğitim yönetmeliği yayınlanınca hemen aynı gün inceledim. Yönetmeliği incelediğimde kurulacak eğitim merkezinin mali kaynakları arasında  SMGM'nin faaliyetleri dolayısı ile sağladığı gelirler maddesini görünce odalar da ve Türmob’da nispi aidatın kalkmasından oluşan rahatsızlıkta düşünüldüğünde bu yönetmeliğin Türmob’a ve odalara gelir yaratmak için çıkartıldığı haliyle eğitimlerinde ücretli olacağı izlenimi oluştu bende.

Bu nasıl bir nispi aidatmış ki meslektaşların gelişimize katkı sağlayacak fakat 10 yıldan fazladır Sümen altında duran yönetmeliğin çıkmasına vesile oldu. Şimdilerde mesleki kamuoyunun da baskısı ile bu eğitimlerin ücretsiz olacağı söyleniyor. Bence de eğitimler mutlaka olmalı ama kesinlikle ücretsiz olmalıdır. Meslektaşlarının zorunlu tutulduğu eğitimler üzerinden para kazanmaya çalışmayı ben mesleki kuruluşumuza yakıştıramıyorum. Eğer maddi olarak zor durumdaysak bunu aşmak için başka mali kaynaklar yaratmalıyız.

Her geçen gün mali müşavir sayısında yaşanan artış meslektaşlarımızın uzmanlık alanlarına yönelmesini zorunlu hale getiriyor. Meslektaşlar hedefledikleri uzmanlık alanları ile ilgili olarak ücretli eğitimlere katılarak kendilerini bu alanlarda geliştirebiliyorlar. İşte buradan hareketle Türmob bünyesinde eğitmenlerinin tamamının mali müşavirlerden oluştuğu bir eğitmen kadrosu ile bir eğitim enstitü kurulabilir. Bu eğitim enstitüsü hem ücretsiz eğitimlerin hem de odalara ve Türmoba kaynak yaratacak uzmanlık eğitimlerinin planlaması yapılabilir. Yalnız eğitmenlerin seçilirken liyakatin esas alınmasını unutmayalım. Bu sayede üniversitelerde hep hayalini kurduğumuz sadece Muhasebe ve yan dalları ile ilgili eğitim veren bir fakültenin kurulmasına ve sadece oradan mezun olanların mali müşavir olabileceği bir sisteme de öncülük edilmiş olur.

Denetim ve kontrolleri işi yapana değil bir başkasına yaptırırız bunun amacı kontrolü işi yapan yaparsa hatasını göremeyecek oluşudur. O yüzden kontrollerin başka bir göz tarafından yapılması daha iyi olur. İşte odalar ve Türmobta da aynı durum geçerli bana göre. 30 yıldır aynı insanlar buralarda, üretebildikleri çözümler ortada. Ülke yönetimini var olan kaynakları sattığı ve sıkıntıyı vatandaşın sırtına yüklediği için haklı olarak eleştiren oda ve Türmob yöneticileri mali kaynakları azalınca benzer davranışlar sergileyip, başka başka çözümler bulmak yerine sıkıntıyı meslektaşının sırtına yükleyerek aşmaya çalışıyor. Buna ileride tekrar değineceğim o yüzden müsaadenizle başka bir mesleki gelişmeye geçmek istiyorum. Biliyorsunuz asgari ücret tarifemiz yayınlandı ve gözüme bazı hususlar takıldı.

Tarifeye göre bir anonim şirket kuruluşunda SMMM'nin alacağı ücret 823-TL iken, aynı kuruluş işlemi için YMM'nin alacağı ücret1.243-TL. Yine tarifeye göre birleşme ve bölünme ücreti SMMM için sırasıyla; 1.700-TL ve 2.000-TL olarak belirlenmişken bu ücretler YMM'ler için yine sırasıyla 5.959-TL ve 9.935-TL olarak belirlenmiş durumda. Yeminliler bu işlemleri yaparken bizden farklı ne yapıyorlar? Bu ücret farklılığının sebebi nedir? Tarifedeki takıldığım birinci kısım bu.

Gelelim tarifenin bizler için en önemli kısmına daha doğrusu bir önceki yıla göre yapılmış en önemli değişikliğine. Biliyorsunuz Maliye Bakanlığı yayınlanan taslaklar ile e-defter kapsamındaki mükelleflerin sayısını artırmayı planlıyor.

Yine hepinizin bildiği gibi bu sene işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler zorunlu olarak defter beyan sistemine dahil olmuş durumdalar. 2019 yılından itibaren işletme defterlerinin meşakkati önceki yıllara göre biraz daha fazla olacak haliyle ücreti de ona göre güncellenmeli. 

Geçtiğimiz yıl defter beyan sistemine zorunlu olarak geçen Serbest Meslek Erbabı olan mükelleflerin sözleşmelerini E-Birlik sistemine girdiğinizde ücreti; tarifenin notlar bölümünde yer alan "3.9- E-defter tutacak firmalarda tarifede yer alan ücretlere % 50 ilave edilir." maddesinden hareketle tarifede yer alan ücretin %50 artırılmış hali oluyordu. Bu sene yayınlanan asgari ücret tarifesinde ise ne olduysa bilmiyorum bu maddeyi kaldırmışlar. Yani artık E-defter tutacak firmalarda (ki geçen seneki serbest meslek defterleri için yapılan uygulamayı düşündüğümüzde buna bu seneki işletme defterlerini de katabiliriz.) tarifede yer alan ücretin %50 artırılmış hali uygulanamayacak. Haliyle pratikte e-deftere geçen firmalarda ve zorunlu olarak defter beyan sistemine geçmiş olan firmalarda bir ücret artışından söz etmemiz maalesef mümkün görünmüyor.

Aksine kaybımız şöyle oluyor; Listeye bak.

Peki 3568 sayılı kanunun 46. maddesine göre tarifeyi hazırlamak odaların ve Türmob'un görevi ise neden bu % 50 oranındaki artış maddesi tarifeden çıkarıldı. Yoksa kanundaki yetkisinden hareket ile Maliye Bakanlığı mı yaptı bu değişikliği? Eğer öyle ise bizim yöneticilerimiz bu hak kaybına neden izin verdi? Yöneticilerimiz diyorum sebebi şu;

Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından Antalya Belek’te yapılan ve 3 gün süren eğitim semirenin bir bölümünde Türmob sekreteri Yahya Arıkan odalar ve Türmobun mali sıkıntılarını ele aldığı konuşmasında nispi aidatlar ile ilgili şöyle diyor;

“…Üzüdüldüğüm nokta şu; Parlamentoda oturduk sayın bakanı ikna ettik bir nispi aidatla ilgili hatta taviz vererek ücretlerle ilgili, plan bütçede grupların kararıyla alınan, hükümetinde desteklediği karar genelde parlamentoda geri çevrilmez ama maalesef ne olduysa geri çevrildi. “

Türmob sekreteri ya da her hangi bir oda başkanı ya da Türmob başkanı bizim gelirlerimiz üzerinden nasıl böyle bir taviz verebilir. Hadi böyle bir şey yapmaya yeltendi bizim yöneticilerimiz buna nasıl izin verebilir. Az önce de söylediğim gibi bir kişi 30 yıldır bu görevlerde olmasına rağmen hala meslektaşlarının sömürülmesi üzerinden başka bir çözüm üretemiyorsa artık yeni fikirlere genç ufuklara yer vermekten başka bir çaremiz kalmamıştır. Belki de 30 yıldır aynı kişiler bu görevlerde oldukları için çözüm üretemiyoruz olamaz mı?

Ve düşünün ki meslektaşlarımız direk ceplerini, kendi geleceklerini ilgilendiren bir konuya kafa yormaları gerekirken; poşetlerden alınan ücretleri ve bunun nasıl beyan edileceğini düşünür haldeler. Buradan halkımızın verdiği genel tepkiyi düşünerek çıkardığım sonuç “Biz galiba küçük kazık sevmiyoruz.”

Çok fazla oldum biliyorum ama son olarak başka bir konuya daha değinmek istiyorum. 19 Ocak 2019 Cumartesi günü odamızda “Dalgalı Piyasalarda Geleceği Öngörme ve Şirket Yönetimi" konulu bir seminer düzenlendi. Öncelikle böyle güzel bir seminer düzenledikleri için başta başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve daha geniş katılımlı olacak şekilde tekrarının yapılmasını talep ediyorum.

Seminerden küçük bir not aktarıp sözü getirmek istediğim yere getireyim. Seminerde en can alıcı noktalardan biri şuydu. Reel piyasanın döviz borcu 210 milyar dolar. Şubat 2018'de 3,70'den aldığı dövizin kuru bugün 5,40. Sadece kur farkından oluşan kambiyo zararı 357 milyar TL. Bu rakam İSO 500'ü oluşturan firmaların 2017 yılında yaptığı toplam karın 3,5 katı.

Yani önümüzdeki günlerde bizleri çok büyük işsizlik rakamları, firma kapanışları ve bunlara benzer sıkıntılı ekonomik durumların beklediği kaçınılmaz bir gerçek. Yani şu anda bile ödemelerin son sıralarında yer meslek camiası sıkıntılı durumların iyice artacağı günlerde ne yapacak çok merak ediyorum. Ben tahsilatı artırmak için müşterilerime bir mesaj gönderdim dedim ki; Muhasebe ücretlerinizi zamanında düzgün bir şekilde ödemeniz yarın ruz-i mahşerde beraat belgelerinizden biri olacaktır. Fakat maalesef çok etkili olmadı.
Seminer öncesi başkanımız açılış konuşmasında o haftanın popüler konusu olan 10 yıl önce 10 yıl sonra şeklinde yapılan paylaşımlara atıfta bulunarak ülkemizin ekonomik verilerindeki 10 yıl öncesi ve 10 yıl sonrası durumunu bizlerle paylaştı. Kendisinin bu paylaşımına katılmak ile birlikte bir başka paylaşımda daha bulunmasını beklerdim. O da meslekte 10 yıl önce 10 yıl sonra. Müsaadenizle bu paylaşımı da buradan ben yapayım.

Meslek mensuplarının sayısı 1990-1991 döneminde 27.115 iken bu sayı, 2004 yılı temmuz ayı sonu itibariyle 64.153’e, 2009 yılı sonu itibariyle 80.256'ya, 2013 yılı sonu itibariyle 92.418’e ulaşmıştır. 2019 yılı itibariyle Türmob'un internet sitesinden aldığım bilgiye göre meslek mensuplarının sayısı 107.320'ye ulaşmıştır. 

Yani özetle son 10 yılda "kısaca" KDV mükellefi olarak adlandıracağım mükellef sayısında % 10 civarında bir artış olmasına rağmen meslek mensubu sayısında 2009 yılına göre son 10 yılda % 33'ten fazla bir artış meydana gelmiş bulunmaktadır.

2019 yılında tüm dünyada beklenen olası küresel kriz ile mükellef sayısında ciddi düşüşler olacağını yada mevcut mükelleflerin meslek mensubuna karşı olan yükümlülüklerini yerine getiremeyecek oluşlarını ve buna rağmen mevcut düzenlemeler ile bu kötü gidişat ortada olsa bile meslek mensubu sayısındaki artışında öncekinin aynı hatta daha hızla artacağını da lütfen aklınızdan çıkarmayın.

Şu anda bile ödeme planlarının sonlarında yer alan muhasebe meslek camiasının dünyada ve ülkemizde yaşanacak yada yaşanması muhtemel bir krizden nasıl etkileneceğinin takdirini sizlere bırakıyorum. Mevcut durumda bile mükellef sayısına oranla ciddi ve plansız bir meslek mensubu artışı varken kriz zamanlarındaki durumu düşünmek bile istemiyorum.

İşte yaşanması muhtemel böyle bir kriz öncesi sayın başkanımızdan mesleğin bu tarafına yönelik de fikirlerini beyan etmesini beklerdim. Bu sıkıntı sadece bizlerin değil avukatların, doktorların vb. de ortak sıkıntısı aslında. Fakat onlarda komşunun avukatı yada komşunun doktoru kavramı bizdekiler kadar yaygın değil. 2016 yılında dönemin sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu doktor fazlası verecek olunmasından ötürü tıp fakültelerindeki kontenjanların dondurulacağını ifade etmişti. İşte bizde eğer mesleğimizin geleceğine yönelik bu ve buna benzer öngörülerde bulunmayıp buna yönelik hareket etmez isek küresel kriz olmasa bile mesleki bir krizin çıkması kaçınılmazdır. Umarım yöneticilerimiz bizler üzerinden kendi çıkarları için pazarlık ve kulis yapmak yerine, bu kulis ve pazarlıkları mesleği ve meslektaşları için de ve hatta sadece bunun için yapabilirler.

Hasan Volkan ÇEVİK
Mali Müşavir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...